Nazizm... Kemalizm... Rabiaizm... (11)

11 Nisan 2017 Salı

Türkiye’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın kızı Dr. Nilüfer Gürsoy (96) “Hangi demokrasilerde tek adamlık yer bulabilir? Değişiklik temel değerlerimizi sarsmaktadır. Meclis’e dinamittir. Tarihte oyla diktatörlüğe geçen Hitler örneği var!” diyor.
Ortanın sağında Demokrat Parti’nin baş kurucularından Bayar’ın kızı Dr. Gürsoy, anayasa halkoylamasında “hayır” oyu kullanacağını açıklarken, Adolf Hitler dönemi “Nazizm” benzeri gidişe dikkati çekiyor.
Hollandalı Türkolog Prof. Dr. Erik J. Zürcher, geçen hafta Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada “Nazilerin Almanya’yı kararnameler ile yönetmelerine” dikkati çekti.
Sözcü gazetesinde Emin Çölaşan, Almanya’da Führer Hitler döneminin Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in uygulamalarına yer verdi. Bu uygulamalar günümüz Türkiye’si ile uyuşum gösteriyor.
Sultan, Hollanda ve Almanya hükümetlerine her nedense “Naziler!” suçlaması ile yüklenme gereğini duydu!
Bu köşede,11 haftadır “Nazizm ile Rabiaizm” arasındaki benzerlikleri vurgulamamızın doğrulandığını görerek seviniyor, ama çıkacak sonuca üzülüyoruz.

***

Sultan “Siyasi hayatta ne aldanan, ne aldatan oldum!” diyor…
Sultan, Feto hazretleri ile yıllarca beraber yürümedi mi? O günleri anımsatanlara “Kandırıldık, milletten özür diliyoruz, Allah affetsin!” dememiş miydi?
MHP’de “evet’e” savaş açtığı için konuşma yapacağı salonları kapatılan, engellemelerle karşılaşan milletvekili Meral Akşener, “Bize FETÖ’cü hain diyorsunuz, aynaya bakın, aldatılma öyküsü 200 sayfalık kitap olur!” diyor. Tonlarca “baş danışmanları” olan Sultan’da, yoksa Alzheimer mı var?
CHP milletvekili Muharrem İnce soruyor: “Atatürkçü subaylar içeri alınırken, ‘Ben o davanın savcısıyım!’ diyordun. Memleketin başını belaya sokarken, FETÖ’cüler 17 üniversite kurarken, ne istediler de vermedik derken parsel parsel memleketi satarken sen neredeydin?”
15 Temmuz neden oldu? Çünkü FETÖ, Sultan ile işbirliği sayesinde örümcek ağı gibi örgütlenmişti. Bu örgütlenmede bilerek ya da bilmeyerek uyuyan MİT ve Genelkurmay Başkanlığı istihbaratı, 15 Temmuz darbesini her nedense önceden uyarmadılar!
O günden sonra Sultan’a, Rabiaizm hedefi için yolu açıldı. Kim aldatıldı? Gerçekte birlikte yürüyenler, Türk halkını aldattılar… 17- 25 Aralık yolsuzluk olayında 4 bakan kurban edildi, ama Sultan ile Şehzade “montaj” açıklaması ile devreden çıkarıldılar…
Yolsuzluk bantlarını FETÖ açıklamadı mı? Nedeni de aradaki çıkar çatışması değil miydi?

***

Anayasaya göre tarafsız olması gereken “cumhurbaşkanı” yerine “sultan” havası ile meydanlarda halka “Kandili söndüreceğiz!” diyor.
Peki, 14 yıllık iktidarında neden söndüremedi? Bırakın kandili söndürmeyi, muma bile çeviremedi. Acizlik nedeniyle terör kentlere yayıldı, yabancı turist gelmez oldu. Şimdi tek adam olunca mı, lambaya püf dercesine mi kandili söndürecek?

***

Bırakın geleceğin tek adamlık dönemini, günümüzde TBMM dışlanarak “Olağanüstü Hal (OHAL)yönetimi adıyla, “kanun hükmünde kararnameler (KHK)ile “devlet” yönetiliyor. Bunun adı “acizlik yönetimi” değil midir?
Sultan, Adana’da “Meclis, hükümetin işine karışmayacak!” dedi. Hitler hem “führer”, hem de “şansölye” olarak aynı sözleri söylememiş miydi?

***

Ekonomi derslerinde öğretilen ilk kural “arz ve talep yasasından” haberi olmayan, “faiz haramdır” ilkesini benimseyen bir “imam” görüşü ile “faiz inmelidir!” diye tutturuyor…
Meydanlarda, halka Kuran’dan Arapça ayetler söyleyerek laik olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamına gölge düşürüyor. O meydanlarda, bu Arapça sözleri acaba kaç kişi anlıyor? Reklam olsun diye, ilkokul öğrencisi torununa Kuran dersi verirken bir fotoğrafı da internetten yayımlandı.
16 Nisan’da “evet” çıkmasının 2. aşaması olarak, en kısa zamanda anayasanın laiklik ilkesinin devre dışı bırakılması olacaktır. Bir zamanlar Amerikalılarca “Büyük Ortadoğu Projesi”nin (BOP) başkanı olarak pohpohlanmıştı. Şimdi hedef, “Büyük Osmanlı Projesi”nde (BOP) Türkiye İslam Cumhuriyeti’dir.

***

Bize Atatürk’e ‘Hayır!’ diyenlere ‘Hayır!’, Abdülhamit’e ‘Evet!’ diyenlere ‘Hayır!’ demek” düşer…
Haluk Besen
13 Kasım 1960’ta Cumhuriyet’te gazeteciliğe başladığımda elimden tutan Haluk Besen’i (87) İzmir’de yitirdik. Kendisi yurtdışında bir göreve gitmeden önce, bir ay boyunca kapı kapı dolaşarak, beni haber kaynaklarına tanıtmıştı. Ankara’ya dönünce yan yana çalışmıştık. Işıklar içinde yücelsin…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları