Darbenin Kökeni (1)…

02 Ağustos 2016 Salı

17-25 Aralık “yolsuzluk olayı” örtbas edilmeyip demokratik ilkelerle aydınlansaydı, 15 Temmuz “darbe girişimi” olmayacaktı!
İzmir’de Kestane Camisi’nin bir imamını, ABD’nin Pennsylvania eyaletinde 25 milyon dolarlık bir saraya sahip yapan süreç irdelenirse günümüzün olayları daha iyi anlaşılır.
Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti için öngördüğü “laiklik ilkesi” siyasal amaçlar için çiğnenmeseydi, bu olaylar yaşanmazdı. Sorumlular bu ilkeyi çiğneyen siyasacılardır!

***

Bir gözlemimi, gelişmeler için milat olarak kabul edebiliriz. 1991 seçimleri için Cumhuriyet gazetesi çalışanları nabız yoklamak amacıyla Türkiye’ye yayılmışlardı. Ben de Doğu Anadolu’nun bazı illerinde görevlendirilmiştim.
Gittiğim illerde, partilerin il merkezlerinde yetkililerle de konuşuyordum. Necmettin Erbakan’ın kurduğu Refah Partisi’nin (RP) il şubelerinde, ilginç bir yapılanma ile karşılaşmıştım.
Salonda üçerli gruplar oturuyordu. Partiye gelen bir telefondan verilen adrese, bir üçlü hemen gidiyordu. Üçlü, bir parti üyesi, bir TV teknisyeni ve bir de din adamından oluşuyordu.
Gidilen adreste, teknisyen götürdüğü video aracını evdeki TV’ye bağlıyor, konu komşuya da videodan Erbakan’ın konuşması dinletiliyordu. Konuşma bitince partili, RP’ye oy verilmesini öneriyordu. Sonra din adamı RP’ye oy vermeleri için, izleyicilere çantasından çıkardığı Kuran üzerine el bastırıp yemin ettiriyordu!
RP, ilk kez katıldığı 1991 seçiminde yüzde 17 oyla 62 sandalye alarak TBMM’ye 4. parti olarak girdi. Aynı “üçlü” yöntemini sürdürdüğü 1995 seçiminde yüzde 21.5 oyla 158 sandalye kazanıp iktidara geldi.
Ancak 1998’de Anayasa Mahkemesi, RP’yi “laiklik karşıtı eylemleri, devletin kurucusuna karşı suçlamaları ve türbanla ilgili siyaseti de kanıtlar arasında sayarak” kapattı.

***

Üç yıl sonra, aralarında Sultan’ın da bulunduğu Erbakan’ın öğrencileri, kurdukları AKP’yi Kestane Camisi’nin imamı ile yükseltirken, “paralel devleti” de oluşturdular.
“Üçlü” yöntemi yerine; “Emniyet’i, TSK’yi, eğitimi, adliyeyi” ele geçirmeyi hedeflediler. Emniyet’in nasıl ele geçirildiğini bu köşedeki çeşitli kereler yazdığım verilerden yararlanacağım. Feto, önce Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Dairesi’ni ele geçirdi.
Ermeni ASALA teröristlerinin saldırılarından diplomatlarımızı korumaları için; Dışişleri ve İçişleri bakanlıklarının işbirliği ile Türk polislerinin yurtdışındaki büyükelçilik ve konsolosluklara atanmalarına başlanmıştı. Bu polisler 2 yıl görevden sonra Türkiye’ye döndüklerinde birer araba sahibi olmuşlardı.
Yeni görev yerindeki masa komşusu meslektaşı otobüs ile işe gidip gelirken, o özel aracını kullanıyordu. Meslektaşı da yurtdışı görev başvurusu yapınca, personel dairesinden “Elbette… Ancak eşin başını örterse…” deniliyordu. İstek benimsenince dış atama gerçekleşiyordu. Emniyet’te başörtülü eşlerin sayısı artar oldu!

***

İkinci aşamada yurtdışına atananlara bazı kişiler gelip gider oldu. Güvenlikçilerin, Türk ve yerel hizmetlilerin yardımıyla Asya’da, Afrika’da Türk okullarının açılması adımları atıldı. Bu okullara Feto’nun şemsiyesi altındaki öğretmenler gönderildi.
Türkiye’de okullar, yurtlar, dershaneler filizlendi. Kurulan vakıflara para yağmaya başladı. Finans kaynağı olarak da Bank Asya açıldı. 24 Ekim 1996’da açılış töreninde, dönemin Başbakanı Tansu Çiller kurdeleyi keserken, AKP kurucuları Abdullah Gül, Sultan ve Feto ön saftaydılar.
Sonrasında, Sultan’ın gözetiminde kurulan “İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (İSEGEV), 2012’de Türkiye çapında yayılma amacıyla adını “Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) olarak değiştirdi.
Halkın “Türkiye Gemici Evlatlar Vakfı” olarak nitelemesinde, şu kişilerin başrolde bulunmaları etkili oldu: Bilal Erdoğan (Sultan’ın oğlu), Esra Albayrak (Sultan’ın kızı), Serhat Albayrak (damadın ağabeyi), Reyhan Uzuner (Bilal’in kayınvalidesi), Ziya İlgen (Sultan’ın eniştesi), Şule Albayrak (Sultan’ın kızının eltisi)…
Böylece, “fetogiller” ile “sultangiller” bir ipte iki cambaz olarak oynamaya başlayınca, çıkarlar çatışır oldu.
(Devam edeceğiz)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları