Çarşamba öncesinde 31 Türk şoförünü kaçıran “IrakŞam İslam Devleti (IŞİD)” o gün de Musul’da Türk Başkonsolosu ile birlikte 49 kişiyi rehin aldı. Toplamda 80 Türk tutsak!

***

Bu olayı algılamak için Adana’da yaşanan TIR olayının gelişimini anımsamadan önce IŞİD’e göz atalım! IŞİD, Irak ve Suriye’de örgütlenen, bu iki ülkenin yanı sıra Filistin ve Ürdün topraklarını da kapsayan “şeriat devleti” peşinde…
2004’te “Tevhid ve Cihat” adıyla Irak’ta kuruldu. Afganistan’daki Usame bin Ladin’in El Kaide’sine katılınca, adını “Mezopotamya’da El Kaide’ye” çevirdi. 2011’de El Kaide’nin Suriye kolu ile bağlantıya geçince adı “IrakŞam İslam Devleti” oldu.
Türkiye’den bazı şeriatçıların yanı sıra bazı Çeçenlerin de IŞİD’e katıldıkları biliniyor. İstanbul Laleli’de, Seyfullah Çeçen, Yakup Lezgi Çeçen, Ebu Musa Çeçen ve Ebu Ömer Çeçen adlı Çeçenlerin de MİT’in gözetiminde, IŞİD’le bağlantıları açıklanmıştı.

***

Mısır kökenli Türk işadamı Usame Kutub’un 15 Şubat 2013 gecesi İstanbul Merter’de geçirdiği trafik kazasıyla ilgili telefon görüşmesi internete düşmüştü. Bu ses kaydında Kutub, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a kazayı anlatıyor, Yasin el Kadı adlı kişinin hafif yaralandığını, Başbakan’ın koruma amiri İbrahim Yıldız’ın ise baygın olduğunu söylüyordu. Erdoğan da onları hastaneye yönlendirirken oğlu Bilal’i de yardıma gönderiyordu.
Kutub, Hürriyet’e bu görüşmeyi yalanlayıp “Başbakanımızın kazayı öğrendiğini, suikast ihtimalinden dolayı tedirgin olduğunu(!) duydum. Bence de bu normal bir kaza değildi. Suikast ya da komplonun sonucuydu” demişti. Erdoğan ise oğlunun El Kadı ile görüşmesi hakkında “El Kadı aile dostumuz!” açıklamasını yapmıştı.
Erdoğan’ın “Aile dostumuz” dediği yaralı El Kadı kimdir? IŞİD’in maddi kaynağını sağladığı söylenen Suudi Arabistanlı işadamı Yasin Abdullah Ezzedine el Kadı ABD’de mimarlık okumuştur.
Nev York’ta 11 Eylül İkiz Kuleler olayından sonra El Kaide bağlantısı gerekçesiyle ABD’de “Belirlenmiş Küresel Özel Terörist” olarak aranmasına başlanmıştı. Avukatlarının ABD’de açtığı davalarda bu olaylardan aklanmıştı. Türkiye’de de 2012 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla tutuklanma kararı yürürlükten kaldırılmıştı.

***

Geçen şubatta bir TV kanalındaki söyleşide Erdoğan, “El Kadı için ‘El Kaide’ye destek veren’ diye manşet atıyorlar. Allah cezanızı vermesin! Bu adamı tanımasam inanacaktım, bu adam Türkiye’ye yatırımlar (!) yapacaktı. Yasin el Kadı, El Kaide karşıtı Türkiye hayranı bir insan!” dedi.
21 Şubat’ta Karşı gazetesinde Ufuk Köroğlu ekteki fotoğraf dizisini açıkladı. Birinci karede Erdoğan, ikincisinde El Kadı, üçüncüsünde MİT Müsteşarı Hakan Fidan kısa süre aralıklarla Haliç Kongre Merkezi’nde asansöre yürürken görülüyorlar.
Diyelim ki El Kadı Türkiye’de yatırım yapacak ama MİT Müsteşarı Fidan ekonomi bakanı mı ki o da bu “aile toplantısına” geliyor?

***

Bu buluşmadan bir ay sonra 27 Mart’ta MİT Müsteşarı Fidan, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile Bakan Ahmet Davutoğlu’nun odasındaki toplantının ses kayıtları internete düştü. Kayıtlarda, bazı çetelerin Suriye’de Türk ordusunca eğitildiği, bir generalin de oraya gittiği belirtiliyordu.
MİT Müsteşarı Fidan “2000’e yakın TIR malzeme gönderdik biz oraya, gerekirse (Türkiye toprağı olan) Süleyman Şah Türbesi’ne 8 füze attırırız!” diyor. İşin faturası da IŞİD’e çıkarılacaktı!

***

Şimdi de 19 Ocak’a gidelim! Adana Cumhuriyet Savcısı, İl Jandarma Komutanlığı’na “Suriye’ye götürülmek üzere patlayıcı madde, silah ve mühimmat yüklü 3 TIR’ın durdurulup aranması” talimatını verdi.
Üç araç durduruldu, birinde 2 MİT görevlisinin bulunduğu saptandı. Aydınlık gazetesi TIR’lardaki top mermilerinin resmini yayımladı. Sonrasında savcı ve jandarma komutanı görevlerinden uzaklaştırıldılar. Savcılığa ihbar edenlerin de “casusluk suçlamasıyla” aranmalarına başlandı!
İçişleri Bakanı Efkan Ala, “silahların Türkmenlere gönderildiğini” söyledi, ancak bu açıklamayı Türkmenler yalanladılar. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Bir savcının 300 jandarmayla çalışmasını '69lk kez duyuyorum. Silah göndermemiz akla ziyandır!” dedi.
Erdoğan da “Paralel yapılanmanın diğer bir versiyonu. Savcı benim iznim olmadan böyle bir müdahalede bulunamaz” sözleri ile papağanlaşıyordu! Şükredin, “Oğlum Bilal’den izin almalıydı!” da diyebilirdi!
20 Nisan’da Aydınlık gazetesi “MİT’in yolladığı silahlar terör örgütleri pazarında. Silahlar El Kaide’ye yakın örgütlere satılıyor!” haberini bildirdi. Suriye’de El Kaide’ye yakın örgüt IŞİD değil miydi?
Bu olaylar üzerine uzmanlar, “Böyle giderse Türkiye ‘terörü destekleyen ülkeler’ listesine girer!” yorumunu yaptılar!

***

TIR olayları ortaya çıkınca Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, İsrail ile Mavi Marmara gemisi olayına yol açan “İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH)” mayısın ilk haftasında Suriye’ye gönderdiği “yardım (!) TIR’larını” füzeyle vurdu!

***

Bir gün önce TBMM’de, MHP Milletvekili Sinan Oğan “Besleyip büyüttüğünüz IŞİD, Musul Başkonsolosluğu’nu kuşatmış!” derken AKP’liler “Atma” diye bağırıyorlardı. Muhalefet IŞİD için “AKP’nin gayrimeşru çocuğu” ve “Hükümetin büyüttüğü canavar, döndü dolaştı Türkiye’yi vurdu” tepkisini gösterdi.
Böylece Erdoğan ile Fidan’ın beslediği karga, Musul’da Türkiye Cumhuriyeti’nin gözlerini oyuyordu…

Bir Not: Gaziantep Uluslararası Arkeoloji Çalıştayı yazımın ikincisini ertelemek zorunda kaldım!