AB Rafa Kaldırılıyor!

05 Eylül 2014 Cuma

“Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı’na İstanbul milletvekili Volkan Bozkır getirildi. Doğru bir seçim! 2000-2003 yıllarında AB Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığı ve 2005-2009 arasında Brüksel’de AB Büyükelçisi olarak Türkiye’yi temsil etti. Ankara’ya dönünce AB Genel Sekreterliği görevini yüklendi. Dolayısıyla AB’ye Brüksel’in ve Ankara’nın gözlükleri ile bakabilme olanağına sahip.

***

Tam bu aşamada Brüksel’de AB karargâhında da önemli değişikliklere gidildi. AB’nin “ilk başkanı” olan Belçikalı Herman Van Rompuy’un yerine Polonya Başbakanı Donald Tusk geldi.
AB’nin Dışişleri Bakanlığı olan “Yüksek Temsilcilik” görevindeki İngiliz Catherine Ashton’un yerine İtalyan Dışişleri Bakanı Federica Mogherini getirildi. Bir kadın gitti, bir başka kadın geldi.
Yeniler Türkiye için olumlu kişiler. Polonya da, İtalya da Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor. Mogherini ile yakın dirsek temasında olacak Bozkır, “Türkiye, AB ilişkilerinin yeni bir dinamizm kazanarak hızlanacağını” söyleyerek değişikliklerden duyduğu memnuniyeti belirtti ve ekledi:
“Eskiden olduğu gibi, Avrupa’nın da yaşadığı evrensel değerleri bundan böyle de sürdüreceğiz. Deniliyor ki AB kapıları açarsa 20 milyon Türk, Avrupa’ya taşınır. Tam tersine biz kapıları kapatırız. Şimdi kalkıp da Türkler Belçika’ya gitseler orada ne yapacaklar? Orada iş yok, güç yok!”

***

Eski adı “Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)olan AB’ye Türkiye, Yunanistan’dan 2 hafta sonra Temmuz 1959’da üyelik başvurusu yapmıştı. 12 Eylül 1963’te Ankara’da izlediğim “Ortaklık Anlaşması” 8 ülke ile imzalandı. Yunanistan 1980’de üye alındı. Üye sayısı bugün 28’e çıktı. Ama Türkiye 51 yıldır hâlâ bekleme odasında!
Bozkır, AB konusunda bilgi birikimi ve deneyimine, AB’deki son olumlu örev değişikliklerine karşın, ağzı ile kuş tutsa “Yeni Türkiye Sultanlığı” döneminde Türkiye’yi AB’ye aldıramaz! Kendisi bile bu gerçeği “AB isterse, Türkiye’yi 1-2 yıl içinde üye olarak alır!” diyor. AB isterse! İsteselerdi, öteki 20 ülkeden önce başvuran Türkiye’yi alırlardı!
Artık almayacaklarının ilk işaretini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Almanya’da iktidar ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi CSU Genel Sekreteri Andreas Scheuer verdi.
Scheuer, “Avrupa’da işi olmayan Erdoğan’ın Türkiyesi’nin üyeliğinin rafa kaldırılmasını” önerdi. Erdoğan’ın gücü için demokratik değerleri ayaklar altına aldığını öne sürdü.
Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Alman Elmar Brok da AB’nin Türkiye’yi yakından izlemesini, hukuk devletinden uzaklaşması durumunda bunun müzakereleri temelden sarsacağını belirtti.
Alman Hür Demokrat Parti AP Aleksander Graf Lambsdorff da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığında Türkiye’nin demokrasiden ve Avrupa’dan uzaklaşacağını söyledi, “AB ve Türkiye arasındaki boşa çıkan müzakereleri sona erdirmenin tam zamanı” dedi.

***

AB’nin resmi internet sitesine girip Türkiye’nin konumunu sorguladığınızda İngilizce “Turkey” başlığı çıkar. Arama motoru Google’ın otomatik çevrisi ile “hindi” olduğunuzu öğrenirsiniz!

***

Bozkır’a koltuğunu devreden Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı’na sıçradı. Oysa kendini “gölge dışişleri bakanı” olarak algılayan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik bu göreve hevesliydi. Ama AKP genel kurul çalışmaları yerine Bodrum’da deniz kenarında puro içerken, düş kırıklığını da sergiliyordu.
Çavuşoğlu’nun Bozkır’a devir teslim töreninde ilginç bir kişi de fotoğraflara yansıdı. Resmi törende yakapaça açık, kravatsız, eski AB Bakanı Egemen Bağış da vardı. Bozkır ve Bağış, Nev York’tan tanışırlar. Bozkır başkonsolos iken, babası Milli Eğitim Ataşesi Abdullah Bağış’ın oğlu Egemen de lise öğrencisi idi. Acaba o günlerde bilirler miydi ki aynı koltuğa öncül ve ardıl olarak oturacaklarını?

Çankaya’daki hayalet!
25 Temmuz’da bu köşede “O ve Bu (4)başlıklı yazımızda “Atatürk Orman Çiftliği”nde çeşitli yürütmeyi durdurma kararlarına karşın yükselmekte olan “AK Saray”ın Başbakanlığa değil, Erdoğan’a hazırlandığını ilk kez yazmıştık. Öngörümüzü bizzat Sultan doğruladı.
AOÇ’u yok eden yapının bulunduğu yöreye bazı gazeteler “Söğütözü” diyerek Atatürk’ün adını da silmeye başladılar. Çankaya Köşkü’nü değil de AK Saray’ı neden seçtiğini Sultan açıklamadı. Yazımızın son cümlesinde “nedeni” şöyle değerlendirmiştik: “Herhalde Çankaya’da O’nun hayaletinden korkuyor olmalı...”
Başbakanlık’tan ayrılırken bazı çalışma arkadaşlarını da AK Saray’a götürmesi elbette doğaldır. Cumhurbaşkanlarının “özel kalem müdürlerinin” Dışişleri Bakanlığı’nın deneyimli diplomatları olmasına özen gösterilmiştir.
Örneğin, bugün AB Bakanı olan Bozkır, Turgut Özal ve Süleyman Demirel’e “özel kelem müdürlüğü” yaparken Dışişleri Bakanlığı ile Çankaya Köşkü arasında da köprü olmuştu. Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu da Demirel’e aynı hizmeti vermişti. Ahmet Necdet Sezer’e Sermet Atacanlı, Abdullah Gül’e de Osman Koray Ertaş aynı geleneği sürdürmüşlerdi.
Çankaya’da ayrıca “büro müdürleri” ise “sekreterlik” görevi ile Cumhurbaşkanı’nın özel işlerini izlemişlerdir. Örneğin Necati Özdoğan, Demirel’e bu hizmeti Emel Yatmaz’ın, Sezer’e de Sibel Bağcı’nın yardımcılıkları ile yüklenmişti.
Şimdi ise AK Saray’da “hülle” ile Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a “büyükelçi” unvanı verilerek sürdürülecek! Doğan’ın acaba yabancı dilbilgisi, diplomasi deneyimi nedir?

Bir Açıklama…
Son yazımızda MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın “astsubaylıktan” istifa ederek yurtdışında ve içinde kendini yetiştirerek bu makama yükselişinden,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in kendisine süreç hakkında bilgi vermeyişinden yakındığından söz etmiştik. “Askerlik geçmişini” anımsatarak, bu gibi ilişkilerin herkesten daha iyi olarak “dünün astsubayı” Fidan’ın bilmesi gerektiğini vurgulamıştık. Bazı astsubay okurlarımız bu sözlerle kendilerinin küçümsendiği gerekçesiyle sitem ettiler. Böyle bir amacımız olmadığı, yazının bütünlüğü içinde daha iyi algılanabilir kanısındayım.   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları