55 Yıl Sonra (2)!

19 Ocak 2016 Salı

55 yıl önce İstanbul’da gazete ile telefonla konuşmak için ucuz “normal basın” bağlantısı istediğimizde, saatlerce beklerdik. Ancak konunun önemine göre “acele basın” ya da “yıldırım basın” bağlantısı isterdik. “Yıldırımın” fiyatı “normalin” 3 katı idi. Gazetecilere “basın” önceliği ve indirimi sağlanırdı.
55 yıl sonra bugün, bırakın masa başındaki telefonu, cebinizdekiyle saniyesinde dünyanın en uzak köşesi ile görüntülü konuşabiliyorsunuz. Bu çağdaşlaşma, dünyada özellikle genç kuşaklarda “basılı gazete” okumayı gittikçe azaltıyor, interneti öne çıkartıyor.
Böyle olunca gazete satışlarındaki düşüşe, reklam gelirlerindeki düşüş de ekleniyor. Gazeteler, ekonomik güçlüklerle boğuşmak zorunda kalıyor.

***

55 yıl önce partilerin sözcüleri olan gazeteler vardı. Demokrat Parti’nin (DP) “Zafer”, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) “Ulus” ve Millet Partisi’nin (MP) “Kudret” gazeteleri yayımlanırdı. Bugün partilerin gazeteleri yok!
Ne var? Yalnızca iktidarın yandaş gazeteleri var. 55 yıl önce “Akşam” gazetesinde Çetin Altan, iktidardaki DP’ye tepki olarak köşesinde yalnızca “Bugün canım yazmak istemiyor!” diye yazınca olay olmuştu.
Günümüzde ise Akşam gazetesinde, 13 yıldır AKP’nin yoldaşı olan bir kadın gazeteci, bırakın Sultan aleyhinde yazmayı, Sultan’ın gözdesi bir meslektaşı hakkında “pespaye” diye yazınca kovuluyor.

***

Günümüzde “yandaş” gazetelerin dışında bir de “çıkardaş” basın türedi! Tarafsız görünen “çıkardaş” basının sahibi holdingler, devletten ihale almak, çıkar sağlamak için iktidara övgüler düzüyorlar.
“Yandaş” basını okuyanlar, bir anlamda 55 yıl öncesinin “Zafer’ini”, okuduklarının bilincindeler. Hiç olmazsa bu gazeteler, bu açıdan dürüst kabul edilebilirler. Peki, “çıkardaş” basının “tarafsızlığından” söz edilebilir mi?
Bugün hangi gazetemizde çalışanlar sendikalı ve hangi gazetelerde toplusözleşme var? Çünkü “çıkardaş” basın, Türkiye’de sendikalı gazeteci kavramını sıfırladı.
Bu nedenle “çıkardaş” basın ve TV’lerde son iki yılda köşe yazarı, muhabir ve yöneticilerden 772 kişi işsiz kaldı. Eskiden Sultan’ın “paraleli” olan İpek medyaya el konulunca, kayyum 140 kişinin işine son vermedi mi?
Ayrıca “Hürriyet” gazetesi binasına, bir AKP’li milletvekilinin önderliğinde saldırılıp birkaç yıl önce gazetenin sahibi Aydın Doğan, yüksek vergi cezasına çarptırılmadı mı?

***

Cumhuriyet’te Fırat Kozok, CHP milletvekili Levent Gök’ün kamu belgelerinden derlediği değerlendirmeyi yayımladı. Son 5 yılda, üç kamu bankası “yandaşlara” 1 milyar TL’yi aşan reklam vermiş! “Çıkardaş” basının destekçisi öteki holdingler Tarafsız gazeteler ise dolaylı dolaysız siyasal ve ekonomik baskılara hedef oluyorlar. Böyle olunca bu gazeteler kemer sıkmak zorunda kalıyorlar. Cumhuriyet de bu baskıların altında… İstemeyerek bir örneği kendimden vereyim… 55 yıl önce işe başladığım ay iki maaş birden alan ben, 55 yıl sonra haftada iki gün olan yazılarım bire indirilince gelirim de yarıya inmiş oldu…

***

Türkiye’de 31 gazeteci, yeni yıla tutuklu girdi. Hükümetin açıklamasına göre Türkiye’de bir tane bile tutuklu gazeteci yokmuş! Örneğin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, “basın suçundan” değil “casusluktan” içerideymişler! Gel de inan!
Arama motoru Google’da Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret davaları” diye yazınca, karşınıza çıkacak yanıtlara şaşırırsınız. Genelde bizler İstanbul, Ankara, İzmir’deki davalardan haberdar oluyoruz. Oysa yanıtlardan Sultan’ın Türkiye’nin her köşesindeki insanları dava ettiğini öğreniyoruz.
Bu koşullar altında Türkiye’de “basın özgürlüğünden” ve “çalışanların haklarından” söz edilebilir mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları