55 Yıl Önce (1)!

12 Ocak 2016 Salı

“Gazeteci olmak için” 13 Kasım 1960’ta, Cumhuriyet Ankara Bürosu’na adımımı attım. Başvurum kabul edildi. 1 Aralık’ta hukuken işe başlayıp kadroya alındım. O günlerde “kadro” kavramı, “olağan” idi. Bugün işe alınan bir gazeteci, “kadro” kavramını ancak rüyasında görüyor. O tarihte “maaşlar” çalıştıktan sonra, ay sonunda ödenirdi. 31 Aralık’ta ilk aylığımı aldım. Ancak 4 gün sonra, Milli Birlik Komitesi “212 Sayılı Basın İş Kanununu” yürürlüğe koydu.
Yasa, basında çalışanlara önemli haklar getiriyordu. Bunlardan biri de, aylıkların aybaşında peşin ödeneceğine ilişkindi. Bu nedenle çömez gazeteci olarak elime iki aylık geçmişti.
Dokuz gazetenin patronu, bu yasaya tepki olarak 11-13 Ocak 1961’de gazeteleri yayımlamadılar. Çalışan gazeteciler ise üç büyük kentte yasaya destek gösterisi yaptılar. Cumhuriyet’te en kıdemsiz ben olduğum için, beni büroya nöbetçi diktiler, herkes yürüyüşe gitti.
Böylece “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı” ilan edildi. Bu olaydan sonra üç büyük kentteki gazeteci sendikaları, zamanla “Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)çatısı altında birleştiler. Bu gelişme, öteki sendikaların da güçlenip Türk-İş şemsiyesi altında kapsamlı bir yapılanmaya yol açtı.

***

TGS, merkezi Brüksel’de bulunan “Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’na (IFJ)” üye oldu. TGS’yi Cumhuriyet yazarı Ömer Sami Coşar temsil etti. 1971’de Coşar, bu görevi bana devretti. IFJ Yönetim Kurulu’nda Türkiye’yi bir yıl temsil ettim. 12 Mart 1971muhtırası ile başta gazetenin sahibi Nadir Nadi olmak üzere, İlhan Selçuk ile birlikte 11 “çalışan” gazeteden uzaklaştırıldı. Türkiye’de basın ve sendikal özgürlüklere düşen bu gölge nedeni ile IFJ Genel Kurulu, beni “Başkanlık Divanı’nda Avrupa Temsilcisi” seçti.
1971’de IFJ Genel Kurulu’nu İstanbul’da düzenleyip yabancı meslektaşlarla birlikte askeri muhtırayı, basın özgürlüğünün sınırlanmasını kınadık. IFJ, ikişer yıldan üç dönem daha seçti. 11 Cumhuriyet çalışanı da gazeteye döndü.

***

Anayasanın 28. maddesi “Basın hürdür, sansür edilemez” diyor. “Sendika kurma hakkını” öngören 51. maddesi ise şöyle: “Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.”
Zamanla Türk basın dünyasında gazeteleri “gazeteci patronlar” değil de “işadamı patronlar” sahiplenmeye başladı. Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde “işadamları” güçlendiler, “çalışanlar” ise güç yitirdiler.
Hatta öyle oldu ki büyük bir gazete sahip değiştirince, genel yayın yönetmeni, binanın girişinde kimlik kartlarını okuyan güvenlik araçlarını durdurdu. Çalışmaya gelenler kartlarını okutamadılar. Oraya getirilmiş notere “sendikadan istifa belgesini” imzalayanların kartları çalışmaya başladı. Sendikasız emekçiler içeri girdiler, sendika kapının dışına konuldu!
Oysa anayasa “Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz” demiyor muydu? Sonrasında TGS ve öteki sendikalarda çöküş başladı!

***

1991’de Cumhuriyet’te başta İlhan Selçuk olmak üzere 80 gazeteci istifa etti. Gazetenin satışı 115 binden 35 bine düşünce, 5 ay sonra bize dönün dediler, arkadaşlar beni Genel Yayın Yönetmeni yaptılar.
Haftalardır aylıklarını alamayan çalışanlar, başta Uzan’lar olmak üzere alacaklıların kapıya gelen icra yetkililerini içeriye sokmamak, Cumhuriyet’i yaşatmak için direndiler.
O tarihte TGS hiçbir gazete ile “toplusözleşme” yapamıyordu. Cumhuriyet çalışanları ise TGS üyeliğini sürdürüyorlardı. TGS, o ekonomik koşullar altındaki Cumhuriyet’e toplusözleşme önerdi ve kabul edildi. 2 yıl sonra görevimden ayrılırken satış 90 bine çıkmıştı.
(Konuyu gelecek yazıda günümüze taşıyacağım!)  

Ankara Kitap Fuarı…
Cumartesi günü saat 15.30’da Ankara Kitap Fuarı’nda “Telgrafhane Yayınevi” bölümünde Cumhuriyet yazarları olarak Işık Kansu, Ali Abalı ve ben kitaplarımızı imzalayacağız.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları