Özdemir İnce

Menderes ve Said Nursi

07 Şubat 2023 Salı

“Kör ölür badem gözlü olur!” demeyeceğim. Ancak, “Yeter! Söz milletindir” seçim afişiyle seçim kazanan Demokrat Parti’nin ilk ve tek başbakanı Adnan Menderes ne demokrasi kahramanı ne de şehididir. Ceza yasasında en ağır ceza “idam” olduğu için idam edildi. Partisi, ceza yasasından kaldırmış olsaydı idam edilmezdi.

İktidara geldiğinde 14, idam edildiğinde 24 yaşında olan bir tanığın gözlemiyle konum betimlemesi yapıp idama neden olan bir gerçekliği yazacağım:

14 Mayıs 1950 günü Türkiye Cumhuriyeti’nin mali durumu, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden diplomalı Prof. Dr. Bilsay Kuruç’tan (kendisine teşekkür ederim) öğrendiğime göre aynen şöyleydi:

- Osmanlı borçlarının birkaç taksidi dışında Cumhuriyetin bir kuruş bile dış borcu yoktu. 

- Merkez Bankası’nda altın rezervi yüksekti. Demokrat Parti bu rezervi 1952 yılında tüketti.

- Ölçüsüz ithalat bolluk yarattığı için halkın gözünü boyadı ama kasayı tamtakır bıraktı ve dış borçlanma başladı.

Demokrat Parti’nin mirasyedi siyaseti ve devrim karşıtlığı Cumhuriyetin günümüze kadar yaşadığı bütün belaların kaynağıdır.

Şimdi, idamına yol açan ve günümüze de bir belalı miras olarak kalan Nurculuk olgusunu, siyasal İslamcı, laik Cumhuriyet düşmanı bir fesat kaynağından aktaracağım:

 Nurcuların sitesi Sorularla Risale Sitesi’ne “Üstad Bediüzzaman’ın Adnan Menderes’e bakış açısı nasıldı” diye sormuşlar. Soruya cevap veren zat da aşağıdaki satırları yazmış. Ben araya girmiyorum:

[Bediüzzaman Said Nursi, 1923 yılı başında Meclis’te yaptığı konuşmanın ardından, Ankara’nın siyasi havasından rahatsız olup Van’a giderek mesaisinin tamamını iman hizmetine teksif etti. Yıllarca siyasi atmosferi, basını takip etmediği gibi İkinci Dünya Savaşı sırasında dahi dünya ile alaka kurmadı. Ancak, savaşın acı sonuçlarından da kaynaklanan hürriyet arayışları ve bizdeki yansıması olan çok partili hayata geçişle birlikte siyasetle alakadar olup Demokratları destekledi.

Menderes’i açık bir şekilde destekleyerek talebelerini de bu doğrultuda yönlendirdi. Bu desteğinin sebeplerini muhtelif vesilelerle izah etmiştir. Bu izahlarının bir kısmı şöyledir:

Demokratları küfre karşı muhafaza edip destekliyoruz. Desteğimizi çekersek Demokratlar yıkılacak ve küfür ortaya çıkacaktır. Menderes komünizm, anarşizm tehlikesini bertaraf etmek, dinsizlik hareketini durdurmak konusunda Risale-i Nurların önemini anlamış olup, bu Nurların okullarda ders kitabı olarak okutulması için etrafındakileri iknaya çalışmaktadır. Adnan Menderes Nurların neşri için maarif vekili Tevfik Bey’e emir verdi. Menderes İslamiyetin ulviyetini anlayan samimi bir Müslümandır. Adnan Menderes’le çok alakadarım. Onu duama dahil ettim.

Bediüzzaman Hazretleri bir yandan Demokratları desteklemiş, diğer yandan da ikazlarıyla onlara Kuran hakikatlerini hatırlatmaya devam etmiştir (...)

Üstad, Menderes’i ziyarete giden talebelerine; kendisinden selam söylemelerini, kendisini dindar bir vekil olarak bildiğini, onun hatırı için bu memlekette kaldığını, kendilerine yardımcı olunmasını söylemiştir. Menderes selamı hürmetle almış ve kendilerinin müsterih olmalarını, arzularının yerine getirileceğini beyan etmiştir. Bilahare Menderes’in, milletvekili Tahsin Tola’ya: “Seni vazifelendiriyorum. Hemen faaliyete geçin, Diyanet İşleri’ne gidin... Eyüp Sabri Efendi (Hayırlıoğlu) ile görüşün... Risale-i Nurları neşretsin” dediği ifade edilmektedir.

Bediüzzaman’ın Menderes ve kendisi ile ilgili tespiti de çok dikkat çekicidir. “Menderes bir din kahramanıdır. Dine büyük hizmetleri olmuş ve olacaktır. Fakat Adnan Bey arzu ettiği hizmetinin semeresini göremeyecektir. Benim de dine hizmetim olmuştur. Ketm etmeyeyim... Ama ben de hizmetimin semeresini Adnan Bey gibi göremeyeceğim. Her ikimizin de hizmetlerimizin semeresi ileride görülecektir.”]

Evet, bu hizmetin semeresini Adnan Menderes ile Said Nursi birlikte gördüler ve bu semerenin meyvelerini AKP ve devlete çöreklenen tarikatlar bol bol yemektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaş yetmiş 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları