Örsan K. Öymen

Cumhuriyete kelepçe

19 Nisan 2021 Pazartesi

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, emperyalist işgal kuvvetlerinin dayattığı ve Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye yönetimindeki vatan hainlerinin kabul ettiği antlaşma, 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması’dır. Bu antlaşmayı tanımayan ve emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı mücadelesini yürüten ise Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Kurtuluş Savaşı sırasında ve sonrasında emperyalist güçlerle işbirliği yapan ve hem Kurtuluş Savaşı’na hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna karşı çıkan, bugün Türkiye’yi yöneten AKP’nin hayranlıkla andığı İskilipli Mehmet Atıf ve onun kurucuları arasında yer aldığı Teali-i İslam Cemiyeti’dir.

Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını belirleyen ve Sevr Antlaşması’nı geçersiz kılan antlaşma ise Atatürk’ün öncülüğünde 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’dır.

***

Ancak Lozan Antlaşması’nda eksik kalan iki temel konu vardır. Birisi İstanbul ve Çanakkale boğazlarının egemenliği, diğeri Hatay’ın egemenliği konusudur. Atatürk ve İsmet İnönü, Lozan Antlaşması ile elde edilen büyük başarıyı ve kazanılan hakları, daha da ileri bir seviyeye ulaştırarak 1936’da imzalanan Montrö Antlaşması ile boğazların egemenliğinin Türkiye’ye devredilmesini ve Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin gemilerinin boğazlardan geçişlerinin sınırlandırılmasını sağladı.

1937-1939 yıllarında da hem Fransa ile yapılan antlaşmalarla hem de Milletler Cemiyeti’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Hatay Cumhuriyeti’nin aldığı kararlarla, Hatay Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarına katıldı. Böylece bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları son halini aldı.

***

Ancak Türkiye Cumhuriyeti sadece topraktan ibaret bir vatan parçası değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte monarşik ve teokratik düzen yıkılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak kurulmuştur. Bunun yıkılması durumunda Türkiye Cumhuriyeti yıkılmış olur. Çünkü bu ilke Türkiye Cumhuriyeti’nin özünü oluşturur. Söz konusu öz ortadan kalktığında, özle birlikte var olan varlık da ortadan kalkar.

Devletin omurgası olan anayasada ifade bulan özün ortadan kalkması durumunda, Türkiye Cumhuriyeti olarak adlandırılabilecek bir ülke kalmaz. Bu durumda sözcük ve kavram arasındaki örtüşme ortadan kalkar. Özün ortadan kalkması durumunda, o devletin adı Türkiye Cumhuriyeti değil, olsa olsa Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye veya Devlet-i Aliyye-i Erdoğaniyye olur!

***

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde vatanın savunmasına bir ömür boyu emek veren emekli amiraller, Montrö Antlaşması’nın AKP tarafından tartışmaya açılmasını ve TSK içinde laiklik karşıtı hareketlere karşı önlem alınmamasını bir kamuoyu duyurusuyla eleştirdikleri için, darbecilik iftirasına uğradılar, sekiz gün gözaltına alındılar! AKP ve MHP, terör örgütleri FETÖ’ye ve PKK’ye karşı yıllarca mücadele veren komutanları, ilk günden itibaren darbecilikle suçlayarak yargısız infaz gerçekleştirdi, savcılık soruşturmasında ise darbecilik iddiasının uydurma olduğu ortaya çıktı! Buna rağmen amirallerin il dışına çıkmaları yasaklandı, ayak bileklerine elektronik kelepçe takıldı!

Hükümete ait olan bu tarihi utançtan dolayı sadece AKP ve MHP değil, ABD, AB, Yunanistan, FETÖ ve PKK de çok mutlu oldu!

***

AKP’nin ve MHP’nin emekli amiralleri darbecilikle suçlamalarının, kendi gerçekleştirdikleri sivil darbenin devamını sağlamak amacını taşıdığı açıktır. Türkiye’deki demokratik, laik, sosyal hukuk devletini ortadan kaldırarak darbe yapan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını tehdit eden AKP ve MHP’dir! Darbe yapanların başkalarını darbecilikle suçlaması boş laftan ibarettir.

AKP’nin ve MHP’nin hedefi, TSK’nin içindeki laiklik karşıtı hareketlerin yolunu açarak, TSK’yi FETÖ tarzı yandaş odaklarla doldurmaktır! AKP’nin ve MHP’nin, serbest, özgür ve adil bir seçimle iktidardan ayrılmak gibi bir niyeti yoktur! Muhalefete yönelik yoğun ve akıl almaz baskılar bunun en açık kanıtıdır!

AKP’nin ve MHP’nin oy kaybına uğradığı bir dönemde, darbeyi askerler değil, AKP’nin ve MHP’nin kendisi yapmaktadır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Adaletsizliğin kaynağı 23 Aralık 2024
Suriye bataklığı 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları