Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yönetimle seçmen kitlesi arasındaki ilişki 180 derece terse
Tabii ki beklediğim tepkiler geldi dünkü yazıma... Yıllardır bu böyle değil mi, yeni mi delege avcılığını farkettin kinayelerinden tutun, ta Baykal dönemine ve öncesine giden ve somut olaylar anlatan okurlar. Hepsine yanıt veremiyorum, affetsinler.
Delegeleri bilemiyorum, bu konuda kulis söylentilerini bilgi ve haber diye yayan ve CHP’yi bu anlamda bölen, kurultay delegelerinin oylarını ve fikirlerini sabitleyen çok bilmişler ortalığı epey karıştırıyor. “Kulis var mı abi kulis...” Varsa gözdesin ve zaten programlardan da bu nedenle paranı kazanıyorsun.
Salla gitsin gazeteciliği
Gazeteciliğin vardığı noktaya üzülüyorum. İnsan bir duyum alır, zaten tanıdıklarına ne var ne yok diye sorsan, bir sürü şey anlatır, ama bu dinlediklerini çıkar çatışması olmayan farklı kaynak ve kişilerden doğrulatmadan TV ekranlarından veya köşelerden ortalığa sallayan gazetecilik değil. Türkiye’de durum bu.
Bunlara kulaklarımı kapatıyorum. Şüphesiz ki delege avcılığı var (CHP’ye özgü değil). Zonguldak’tan bir okurum “Biz yıllar önce bir rakı ziyafetine milletvekili sıralamasına oyunu satan delegeyi de gördük” diyor.
Delege robot değil!
Bu parti siyasetlerinin bir gereği mi? İzlediğim kurultaylarda parti yönetimlerine girmek ve delegelerin oylarını almak için çok yoğun kulis çalışmalarını gördüm. Listelere girmek için çırpınan insanları da... Tamam, bu iş böyle, delegeyi ikna etmek için çalışırsın. Ama daha delege seçiminde insanları sabitlemek ve robotlamak ne kadar mümkün? Çok büyük vaatlerle mi bu işler dönüyor... Mesela “Oğluna, gelinine mutlaka iş hazır...” veya parti içinde mevkiler falan gibi.
Ben yine de delege çoğunluğunun kurultaylara hazırlanmış/ayarlanmış robotlar olmadığını düşünüyorum. Bunu kimseye yakıştıramadığım için olabilir. Bazı okurlar bu iyi niyetime gülebilir, safsın, diyebilir. Eğer öyleyse demek CHP’nin ülke-gelecek diye bir meselesi yok, derim.
Bu noktada önemli soru
Evet şu: Eğer seçmen kitlesi ile delege tercihi/parti yönetimi arasında 180 derece bir anlayış farkı ortaya çıkarsa ne olur?
Kitlesiyle ilişkisini koparan parti...
Büyüyen bir parti yerine, küçülen, küçük olsun benim olsun anlayışın parti yönetimlerine egemen olduğu bir parti...
İktidar iddiasını yitirmiş ve tarihsel misyonundan kesinlikle vazgeçmiş bir parti.
Mars’tan yayın
Bir de parti içinde “Kılıçdaroğlu, salt Aleviliğinden dolayı giderse...” diyerek Alevilerin kopabileceğini ve daha ayrı parti bile kurabileceğine ilişkin bazı okur mektupları da yok değil.
Bir bu inanç ayrılığı eksikti!
Bir de parti içinde bazı aklıevvellerin, başarılı ve Ankaralıların benimsediği Mansur Yavaş yerine sözde gerçek CHP’li birini (Bunu Levent Gök asla için söylemiyorum, eminim onun da Yavaş konusunda bir itirazı yoktur) Ankara için aday gösterelim diye, Mars’tan dünyaya radyo sinyalleriyle yayın yaptığını izliyoruz.
Neyse bu yazı da böyle oldu.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Mahruki yine yandı
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!