CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün partisinin grup toplantısındaki konuşmasında “Başbakan’ın patolojik bir vaka olduğunu” söylüyor.

Bu iddiasının kanıtları arasında, Erdoğan’ın 17 genç şehidimizin toprağa verilmesi törenlerine katıldıktan hemen sonra gittiği Rize’de yaptığı konuşmada, ailesinin 60-70 yıl önceki durumlarını anlatmış olması da var. O konuşmayı dinledikten sonra bir hayli şaşırmış olmalı ki, “İnsanda biraz vicdan olur” diyor.

Bu karmaşa, Kemal Bey’i hem şaşırtmış, hem de bir hayli üzmüş olmalı ki, “Erdoğan’a sormaktan kendimi alamıyorum” diyor ve “Sen acaba her şehit haberinden sonra aynaya nasıl bakıyorsun”la başlayan sorularını sürdürüyor... Ardı ardına gelen şehit haberlerinin, cenazelerin toprağa veriliş törenlerinde yükselen feryatların, Kılıçdaroğlu’nun da çoğu yurttaş gibi geceleri rahat uyuyamayışlarına neden olduğunu öğreniyoruz. Kemal Bey’in, “Ülkede önemli bir çoğunluğun vicdanlarının şehit haberlerinden yorgun düştüğü”nü belirten gözlemi gerçeği yansıtmaktadır.

Cenaze törenlerinde yükselen feryatlar, şehit analarının Cumhurbaşkanı’ndan “Bitirin bu terörü” yönündeki istek haykırışları, büyük halk çoğunluğunun vicdanlarından gelmektedir.

Terörü bitirmek

Silah baronları ve o silahlara karşılık olarak verilen eroinlerin pazarlayıcıları dışında her namuslu insan, din, dil ve etnik köken farkı olmaksızın elbette terörsüz bir ülkede yaşamak istiyor.

Ama nasıl?

Bu “nasıl”ın yanıtını iktidar, kendisini tek başına ülkenin sorunlarını çözmesi için büyük bir çoğunlukla işbaşına getiren seçmenlere hesap olarak vermelidir.

2002’de terör de, Türkiye’nin komşuları ile ilişkileri de sıfır sorun halindeydi.

Bugünkü tablonun sorunlarını, sabah akşam muhalefet partilerine ve özellikle CHP’ye çatmakla gideremeyeceğini nihayet anlayan, Şişli ve Etimesgut gibi İstanbul ile Ankara’da köyleri bir gece içinde mahallelere dönüştüren Başbakan’a, “Nasıl uyku uyuyorsun? O analar ağlarken sen çocuklarını nasıl sevebiliyorsun?” diyen CHP Genel Başkanı’nın yönelttiği suçlamalardan birisi de “tek dileğinin Cumhurbaşkanı olmak isteyişi”dir. Öylelikle ana muhalefet liderinin, şayet Çankaya için Sayın Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan arasında bir yarış gerçekleşirse; tercihinin bugünkü Cumhurbaşkanı’ndan yana olacağı söylenebilir.

“Şehitlerin sırtına binip bu ülkede cumhurbaşkanı olamazsın” sözleri ile Erdoğan’ın iki yıl sonraki deparına şimdiden karşı çıkmıştır.

***

Son terör olaylarında, kimi Batı kentlerinde oturan yerel yurttaşlar ile Doğu ve Güneydoğu’dan göçmüş olanlar arasında başlar gibi olan sürtüşmelerin işaretlerini, hükümet başkanının şiddeti körükleyen konuşmalarından geldiğini söyleyen CHP liderinin halk ile terörü ayırmak gerektiği görüşü ortak bir payda olmalıdır.

Başbakan, açlık grevlerini, şiddeti körükleyecek bir araç olarak değil; tam aksine pasifist; ancak kısa süreli bir uyarı aracı olarak; öylelikle o grevleri tam tersine kullanmak isteyenlerin eline silah olarak vermemelidir.

Önceki gün Silivri’de başlayan KCK medyası sanıklarının duruşmasında bu grevler için söz almak isteyen bir erkek tutukluyu engellemek isteyen ve bu isteğinde başarılı olamayınca tüm sanıkları salon dışına çıkartan mahkemenin tutumu bence çok hatalıydı.

Tam aksine sabırlı bir dinleyiş ve sözlerin tutanaklara geçirilmiş olduğunu söyleyerek mahkeme huzurundaki ruh hallerini olabildiğince rahatlatacak bir tutum adalete güven duygusu yaymaya da yardımcı olurdu.

\n