Olaylar Ve Görüşler

Yoksulluğu Ölçmek ve Kır Yoksulları - Dr. Burak ÖZTORNACI

23 Eylül 2020 Çarşamba

TÜİK ve çeşitli kurumlar, her ay yoksulluk sınırıyla ilgili açıklamalar yayımlar. En son Türk-İş, temmuz ayında 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 7 bin 838 lira olduğunu açıklamıştı. Bunun gibi hesaplamalar artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu.

Hesaplamayı yapan kurumun niteliği ve siyasi iktidar ile mesafesine göre açıklanan miktar değişse bile artık herkes kendi refah düzeyini bu açıklamalara göre az çok belirleyebiliyor.

Oysa bu yaklaşım bir hayli sorunlu. Bir hanenin aylık geliri, o hanenin refah düzeyine dair ipuçları verse bile aslında bir o kadar bilginin de gözden kaçmasına neden oluyor. Mevcut iktisadi anlayış paranın her şeyi ikame edebileceği gibi garip bir varsayıma sahip.

Peki, hayat öyle mi? Diyelim ki bir işe başvurdunuz. Size iki alternatif sunuldu. Ya 8 bin 500 lira maaş ile Beytüşşebap’ta çalışacaksınız ya da 7 bin lira maaş ile Kuşadası’nda. Tercihiniz ne olurdu? Unutmayın, yoksulluk sınırı 7 bin 838 lira.

Azımsanmayacak sayıda insan, yoksulluk sınırının altında maaş alsa bile olanakları daha fazla olan yerleşim yerlerini tercih eder. Çünkü en az alınacak ücret kadar göz önünde bulundurulan başka kriterler de var. Güvenlik, eğitim, sağlık, kültürel ve sosyal olanaklar vb.

"ÇOK BOYUTLU YOKSULLUK ÖLÇÜMÜ"

Yoksulluk ölçümünün sadece para odaklı” yapılması dünyada 1970’lerden beri eleştiriliyor. Son yıllarda ise dünyada para odaklı olmayan” yoksulluk ölçümleri geliştirilmeye başlandı. “Çok Boyutlu Yoksulluk Ölçümü” isimli bir yaklaşım da bu yöntemlerden biri.

Bu yöntemi Türkiye’ye uyarlamaya çalışan bilim insanları mevcut. Biz de bu alanda naçizane katkı koymaya çalışanlardanız. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar, Türkiye’de yoksulluk olgusunun sanılandan daha vahim boyutlarda olduğunu gösteriyor.

TÜİK, her yıl yoksulluk verileri yayımlıyor. Tabii ki bizim tek boyutlu” dediğimiz para odaklı” veriler bunlar. Bu verilere göre 2019 yılında Türkiye’de yoksulluk oranı yüzde 14.4. Bizim “Çok Boyutlu Yoksulluk” yaklaşımını Türkiye’ye uyarlama çalışmalarımıza göre ise yoksulluk oranı yüzde 35 dolayında. Yani yaklaşık her üç aileden biri yoksul.

Araştırmamızın henüz 2006-2016 yılları arası sonuçlarını yayımlayabildik. Buna göre TÜİK’in 2016 yılında açıkladığı “Tek Boyutlu Yoksulluk” oranı yüzde 14.3 iken bizim “Çok Boyutlu Yoksulluk” ölçümü sonucumuz yüzde 38 (Öztornacı ve Şengül, 2019).

GÖRÜNMEYEN İŞÇİLER, HANELER

Burada ölçüm yönteminin farklılıklarına, çok boyutlu yoksulluğun nasıl ölçüldüğüne girmeyeceğiz. İlgilenenler kaynakçadaki makaleye bakabilir.(*) Ancak şunu söyleyebiliriz ki bu yeni yöntem, hanelerin sahip oldukları eğitim, sağlık vb. imkânlara odaklanıyor. Bunun için TÜİK’in yayımladığı “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” mikro-kesit veri seti kullanılıyor.

Bu verilere göre 2006-2016 yılları ortalamasına baktığımızda Türkiye’deki hanelerin yaklaşık yüzde 12’sinin konutu içerisinde tuvaletinin olmadığı anlaşılıyor. Günümüz kentli insanı için bunu idrak etmesi ne kadar zor değil mi? Ama bu haneler var, gerçekler ve çoğunlukla kırsal alanda yaşıyorlar.

Kırsal alan deyince akıllara çiftçiler geliyor. Arazisi olan veya kiralayan üreticiler. Ancak kırsalda küçümsenmeyecek sayıda tarım işçisi de var. Arazileri ve tarım aletleri olmayanlar. Çoğunlukla mevsimlik göçen, çadırlarını kurdukları tarla, bahçe kenarlarında yaşayan, sadece küçücük minibüslerde balık istifi gibi taşınırken ölünce haber olan, farklı etnisite ve milletlerden yüz binlerce insan.

ONLARA BORCUMUZ VAR

Mevcut düzenin yarattığı eşitsizliği iliklerine kadar hisseden, hatta sırf bu nedenle ölen insanlar. Banyoyu, tuvaleti geçtik, doğru düzgün bir evleri bile olmayan sarfınazar” işçiler. Erkekse günlük 100-150, kadınsa 80-100 lira için 10-12 saat insanlık dışı koşullarda çalışanlar.

Mevcut tek boyutlu” yani para odaklı” yoksulluk ölçüm yöntemi bu insanların durumunu anlamıyor, anlatamıyor. Bir mevsimlik tarım işçisi ailesi düşünün. Baba, anne ve bir oğul çalışıyor olsun. Ayda 8 bin liraya yakın geliri olur kâğıt üstünde. Böylece yoksul sayılmazlar kimilerince. Halbuki hafta sonu demeden, mesai saati olmadan, güvenlik, hijyen vb. hiçbir tedbirin olmadığı koşullarda çalışmak ve yaşamak zorundalar.

Ülkenin okumuş kesiminin işte bu insanlara” borcu var. Görmezden gelinen, yok sayılan ama her gün onlar sayesinde yemek yediğimiz bu işçilere” bir borcumuz var. Onları da görmek ve göstermek zorundayız. Adil ve eşit bir ülke kurmak, bu insanlara borcumuz.

DR. BURAK ÖZTORNACI
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ 

(*) Öztornacı, B. ve Şengül, H. (2019). Türkiye’de Çok Boyutlu Kırsal Yoksulluk. Tarım Ekonomisi Dergisi, 25 (2), 201-206.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları