Olaylar Ve Görüşler

Yerel yönetimler çevreyi kurtaracak - Ali Orkun ERCENGİZ

12 Ekim 2023 Perşembe

Son dönemde temiz çevre yenilenebilir enerji, doğa dostu projeler gibi birçok kavramı sıkça duyar olduk.

Hemen hemen her kurumun faaliyet raporları ve stratejik planlarının içinde bu kelimelerin geçtiği cümleler okuyoruz.

Peki gerçekten bu kavramların içini doldurabiliyor muyuz? Biz gerçekten yol alabiliyor muyuz? 

Örneğin, yerel yönetimlerinin etki ve yetki alanları güçlü olan gelişmiş Batı toplumları, fosil yakıtlı araçların kent merkezine girişini 2030’dan sonra yasaklamayı planlıyor. Bizim böyle bir yetkimiz olabilir mi ya da karar alsak başarılı olabilir miyiz? 

PLANLAMA ŞART

Türkiye’de yerel yönetimlerin görev alanı çok geniş gibi görünse de bazı kararların yerel meclislerden alınması mümkün değil. Bu nedenle yerel yönetimler yasasında bazı değişikliklerin yapılması gerekiyor.

Hatta öyle ki geçmişteki DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) benzeri bir yapıyla, yerel yönetim eylem planları kısa, orta ve uzun vadeli planlanarak sınırlı kaynakların kullanımı da planlanmalıdır.

Yerel yönetimlere verilecek yetkilerle, sınırları içersinde yer alan su kaynaklarını, tarımı ve sanayi bölgelerini de çok iyi planlamak gerekiyor.

Küresel iklim krizinden en çok etkilenecek kuşak üzerinde olan Anadolu’da, su kaynakları hızla tükeniyor.

Göller bölgesi olarak adlandırılan yöremizde birçok göl çekiliyor yani suyunu kaybediyor. Nedeni yalnızca azalan yağış ya da buharlaşma değil. Havzadaki tarım modelinin değişmiş olmasının da ciddi bir etkisi bulunuyor. 

Yıllardır bölgemiz tarıma dayalı hayvancılık yaparken son yıllarda hayvancılığa dayalı tarım yapmaya başladı. Büyükbaş hayvancılık yaygınlaştıkça yem bitkisine duyulan gereksinim de bir o kadar artmış oldu. Yem bitkisi üretebilmek için ya sondajlara ya da sulama barajlarına ihtiyaç duyuldu.

Gölleri besleyen kaynaklar üzerine yapılan barajlar nedeniyle, göller artık beslenemez noktada. Göllerin “kader planı” da olumsuz işliyor.

KİRLİLİK ALARM VERİYOR

Geçmişte atık suları denizlere ya da göl gibi durağan sulara boşaltılma fikri kolay uygulanabilir ve atığın gizlenebilirliği açısından yöneticilere cazip geldi. Ancak bugün geldiğimiz noktada temel kural hayat bulmuş ve hiçbir şey yoktan var vardan da yok edilememiş. Durgun sular ve denizlerde kirlilik alarm vermeye başlamış durumda.

Geldiğimiz noktada her yerel yöneticinin görev bilmesi gereken birkaç önemli projeyi hayata geçirebilmektir; 

Evsel atıkların bertarafını ve çöpten enerji üretebilmeyi, ileri biyolojik atık su arıtma tesisinin yapımını ve güneş enerjisi santralı ile gereksinim duyduğumuz enerjinin bir kısmını karşılayabilmeyi başardık.

KENTLERİN KADERİ

Popülizmden uzak siyasi anlayışın Türkiye’de bir an önce uygulanması gerekiyor. Aksi halde, hızla kirlettiğimiz doğa, kaybettiğimiz su ve toprak ile birlikte artan enerji gereksinimi adeta çığ gibi büyüyen bir sorun olarak önümüze geliyor. 

Tüm bunları ve daha fazlasını düşündüğümüzde; yerel yöneticiler her ne kadar yetkisi ve görevi olmasa da genelden görünmeyen tehdit ve fırsatları görüp değerlendirip yönettikleri kentlerin kaderini değiştirebilir.

Sözün özü; önümüzdeki süreçte artan maliyetler azalan kaynakların yanı sıra gereksinimlerin katlanarak artması doğa ile olan dostluğumuzu sona götürüyor.

Doğayla barışık yaşamak için; doğadaki kaynakları sorumsuzca tüketmeden, teknolojik gelişmeleri de kullanarak bizden sonraki kuşağa yaşanabilir bir kent, bir vatan, bir dünya bırakabilmeliyiz.

Unutmayalım dünya önceki kuşağın mirası değil sonraki kuşağın emanetidir...

ALİ ORKUN ERCENGİZ

BURDUR BELEDİYE BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları