Olaylar Ve Görüşler

Yeni adli yılda Yargıtay - Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU

01 Eylül 2021 Çarşamba

2010’daki anayasa değişikliği sonrasında, Yargıtay Yasası’nda, Yargıtay’ın yapısına müdahale niteliğinde değişiklikler yapıldı. Yargıtay üyelerinin tamamını seçen HSYK’nin, iktidarın ve FETÖ’nün müdahalesine açık biçimde yapılandırılmasının Yargıtay’a yansıması çok ağır oldu. Yargıtay’daki 2010 öncesi sorunların çözümü yerine, sorunların artmasına ve neredeyse içinden çıkılmaz bir duruma yol açıldı.

Bir parantez açarsak, 2010’daki anayasa değişikliği öncesinde Yargıtay’da 11 ceza dairesi, 21 hukuk dairesi ve de 250 yüksek yargıç kadrosu bulunmaktaydı. Dairelerin görevleri de güvence ve bağımsızlığın gereği olarak “yasa” ile belirlenmekteyken 2010’daki anayasa değişikliği sonrasında 2011 yılında Yargıtay Yasası’nda bir değişikliğe gidildi (6110 SY). Bu yasa değişikliği ile dairelerin görevlerinin yasa ile belirlenmesi kuralından dönüldü.

AÇIĞA ÇIKAN ÇATIŞMA

Bugünkü mahkûmiyet kararlarına bakıldığında 2010’daki anayasa değişikliği ile yeniden yapılandırılan ve aynı yıl oluşturulan “ilk HSYK”de FETÖ’cü üyelerin çoğunluğu elde ettiği ortada. Yargıtay Yasası’nda 2011’deki belirtilen yasa ile yapılan değişiklikle, ceza dairesi sayısı 15’e, hukuk dairesi sayısı 23’e çıkarıldı. Ayrıca Yargıtay’a 6 daire başkanı, 131 de üye kadrosu tahsis edildi. Yeni HSYK aynı yıl bu kadrolar için seçim yaptı. Seçimin gerçekleştirdiği tarih itibarıyla boşalan diğer kadrolar da gözetildiğinde bu HSYK, toplu olarak 160 üye seçti. 2013 yılından itibaren ise HSYK’de, FETÖ ve AKP çatışmaları iyice açığa çıkmaya başladı. 

2014 Ekim ayındaki HSYK seçimleri ile oluşan “ikinci HSYK”de, bu sefer AKP iktidarının etkin olduğu bir yapı ortaya çıktı. HSYK’nin böyle biçimlenmesinden sonra aynı yıl yine Yargıtay Yasası’nda değişiklik yapıldı (6572 SY). Yargıtay’daki ceza dairesi sayısı da 23’e çıkarıldı. Yargıtay’a 9 daire başkanı, 121 de üye kadrosu tahsis edildi. Bu üye kadroları için aynı yıl sonunda seçim yapıldı ve seçim tarihi itibarıyla boşalan kadrolar da gözetilerek bu yeni HSYK, Yargıtay’a 144 üye seçti.

BÜYÜK DÖNÜŞÜM 

AKP, bu yasa ile bir başka adım daha attı. Yargıç ve savcıların, 2005-2013 arasındaki uyarma ve aylıktan kesme disiplin cezaları tüm sonuçlarıyla affedildi. Bu dönemdeki diğer tüm disiplin cezalarına karşı da bu yeni HSYK’ye başvuru olanaklı kılındı. Böylece bu ikinci HSYK döneminde, Yargıtay’a üye seçimlerinde ve diğer atamalarda geçmişten kalan disiplin cezaları engelinin ortadan kaldırılmasının zemini yaratıldı ve HSYK bu yolda çok da keyfi kararlar aldı. 

Bununla da yetinilmedi. İkinci HSYK döneminde 2016 yılında 15 Temmuz’un hemen öncesinde, Yargıtay Yasası’nda değişiklik yapan ve kamuoyunda “sıfırlama yasası” olarak bilinen yasa çıkarıldı (6723 SY). Bu yasa ile Yargıtay’daki tüm (başkan, başsavcı vb. sıfatı taşımayanlar hariç) “unvansız” üyelerin üyeliklerine son verildi. Yargıtay’daki yüksek yargıç kadro sayısı önce 310’da donduruldu. 2014’te göreve gelen bu ikinci HSYK, boşaltılan tüm “unvansız” üye kadrolarına 15 Temmuz’un hemen ertesinde 267 üye seçti. Sıfırlama yasası ile daire sayılarının kademeli olarak 12 ceza dairesi, 12 hukuk dairesine indirilmesi, üye sayısının da 200’e indirilmesi ve bu sayıya ininceye kadar boşalan üye sayısının yarısı oranında üye seçimi yapılması benimsendi.

2017’deki anayasa değişikliğiyle HSK’nin oluşum şekli daha da farklı düzenlendi. HSK, tamamen yargı bağımsızlığına aykırı biçimde iktidarın etkisinde yapılandırıldı. Aynı yıl, ilk HSK’nin 13 üyesinin 13’ü de iktidarın etkin olduğu işlemlerle belirlendi. Yeni HSK göreve başladığı yıl yapılan düzenleme ile Yargıtay’a 100 üye kadrosu daha tahsis edilerek daire sayılarının öngörülen sayıya “altı yıl içinde” indirilmesi kabul edildi (696 sayılı OHAL KHK / 7079 SY). 2018’de HSK Yargıtay’a toplu olarak 100 üye seçimi daha yaptı.

BAĞIMSIZLIK BİNAYLA OLMAZ 

Sayılan toplu seçimlerde öne çıkan, birikim ve donanım yerine, HSYK’nin (HSK) o anki üye yapısı oldu. Her bir toplu seçim Yargıtay’a müdahale niteliği taşıdı. Toplu seçimler dışındaki üye seçimleri de farklı gerçekleşmedi. 

Halen çalışmalarını yedi ayrı binada sürdüren Yargıtay, “sıfırlama yasası” ile biçim verilen yapısıyla 2021 adli yılı açılışı sonrasında kendine ait yeni hizmet binasında çalışmalarını sürdürecek. Yargıtay Yasası’nın yürürlükteki hükümlerine ve yapılan açıklamalara bakıldığında “daha etkin ve verimli çalışabilmesi” gerekçesiyle ve “sıfırlama yasası” yoluyla bazı daireler kapatıldı, üye sayısı da zaman içinde seçimlerle azaltıldı. Yargıtay’ın üye kadro sayısı 200 ile sınırlandı. 46 olan daire sayısı da 12 hukuk ve 12 ceza dairesi olmak üzere 24 daireye indirildi. Bu gerekçeyle üye ve daire sayısı azaltılıyorsa o zaman ister istemez sormak gerekiyor: Yargıtay’ın üye ve daire sayısı son on yılda yeni HSK (HSYK) döneminde neden üstelik de abartılı biçimde artırıldı? Bağımsızlığı elinden alınan HSK (HSYK) yoluyla geçmişinden de koparılıp “sıfırlanan” ve üst üste birkaç kez yapılandırılan Yargıtay, ne derece hukukun üstünlüğünü esas alıp etkin ve verimli çalışabilecek. Sadece “bağımsız, görkemli ve de kubbeli bir binaya” taşınmakla mı bağımsızlık gerçekleşebilecek!

ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU

ESKİ YARSAV BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları