Olaylar Ve Görüşler

Ukrayna ve ‘Yeni Avrupa’ stratejileri - Taner BAYTOK

30 Nisan 2022 Cumartesi

Soğuk Savaş döneminde NATO’da, üçüncü dünya savaşının Avrupa’da çıkmayacağı düşünülürdü. Tatbikat senaryolarında, savaşın Türk boğazlarında veya o zamanki Yugoslavya’da çıkacağı varsayılırdı. Şimdi genişletilmiş Ortadoğu’da hassas bir dönemden geçilirken, krizin Ukrayna Savaşı’yla Avrupa’ya taşınması, dünya savaşları sonunda kurulan ittifakların geçerliliklerini kaybettiğini göstermektedir. 

Baş oyuncular arasına artık Almanya da girmiştir. Rusya’nın kaybettiği bütün ülkeler, NATO’nun değil, Almanya’nın etki bölgesine geçmiştir. Polonya NATO’ya, “Elimdeki Rus malı silahları Ukrayna’ya göndermek için size veriyorum” diyor. ABD, “Hayır gönderemeyiz” diyor. Almanya, “Ukrayna’ya silah gönderiyorum” diyor. 2. Dünya Savaşı’ndan beri Almanya, savaş halindeki hiçbir ülkeye silah göndermemişti.  

DENGELER DEĞİŞEBİLİR

İkinci değişiklik, Almanya’nın ciddi bir enerji krizini göze alarak Rusya’dan gelecek Kuzey Akım 2 doğalgaz projesini askıya almasıdır. Bu, Rusya’nın Sibirya’daki petrol ve gaz kaynaklarını geliştirmesini olumsuz etkileyecektir. Batılı enerji şirketlerinin Rusya’dan çekilmeleri de Rus petrol endüstrisini zorlayacaktır. Böylece, hem Rus petrol ve gaz üretimi azaltılacak hem de Rusya ve Çin arasındaki en önemli ekonomik beklenti olan Çin’e doğalgaz ihracatı sekteye uğrayacaktır. Bunun derin etkileri olacaktır.

Bir başka konu, Almanların, Almanca konuşulan bölgelerde yeni bir finansal blok oluşturmasıdır. Doğu Almanya’yla başlayıp Avusturya, Polonya, Çekya, Hırvatistan, hatta İsviçre’de bütün Almanca konuşan kurumlar, şirketler, yatırımcılar kendi aralarında sosyal, ekonomik, politik açıdan bağlar kurmakta, ayrı pazarlar oluşturmaktadır. Ukrayna savaşı ve ambargoların etkisiyle artan finansal belirsizlikler karşısında bu blok, Almanya’nın politik konumunu güçlendirmesini hızlandıracaktır. 

ALMANYA - NATO AYRIŞMASI 

Almanya, Avrupa’da NATO üyelerinin düşünce ve eylemleri dışında belirgin davranışlar içine girerek NATO’yu fiilen iki gruba ayırmış görünümü vermektedir. Bu arada 20. yüzyılda tarafsızlıkları kararlaştırılmış İsviçre’nin, bankalarındaki 700 milyar dolarlık Rus parasına el koyması, İsveç ve Finlandiya’nın NATO manevralarına katılması, İsveç ve Polonya’nın Ukrayna’ya silah göndermesi, Macaristan’ın yaptırımlara katılmaması, bu devletlerin değişik ve alışılmamış politikalarının örnekleridir. Almanya, silah alarak ABD’ye göz kırpsa da büyük ihtimalle, yine silahlanmaya karar veren Japonya’yla birlikte, elli yıldır Atlantik ülkelerinin tekellerine aldıkları askeri alanlara gireceğini açıkça ilan etmektedir. 

Konu, Putin ve çevresini cezalandırmaktan çok ileridir. Rusya’nın gerilemesi, dünya düzenini, Sovyetler Birliği’nin çökmesinden daha az etkileyecektir. Fakat Avrupa üzerinde Rus tehdidinin jeopolitik etkileri olacaktır. Almanya ve doğusunda, NATO ve AB’den farklı bir güç merkezi oluşacaktır. NATO ve AB açısından bu yeni güç merkezinin nasıl şekilleneceğini, Ukrayna bunalımı belirleyecektir.

 Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında arabuluculuğa soyunmuştur. Ukrayna sorununun giderilmesinden de önemlisi, kriz sonunda ortaya çıkacak yeni Avrupa’da ülkemizin layık olduğu yerde olmasıdır. Asıl buna kafa yorulmalıdır. 

TANER BAYTOK

EMEKLİ BÜYÜKELÇİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları