Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Üçgendeki Suriye sorunu
Türkiye bölge için önemli bir müttefik olsa da, ABD’li yetkililerin belirttiği üzere Kürt güçleri uzun zamandır yatırım yapmakta oldukları bir gruptur. Mevcut gelişmeler ABD’nin taviz vermemesi halinde Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşacağını göstermektedir ancak Rusya’nın Türkiye’ye sağlayabilecekleri ABD ile kıyaslanamayacak kadar az olduğu somut bir gerçektir.
Rusya ile zedelenen ilişkiler beklenen hızla onarılamamaktadır. Rusya’daki birçok politikacı açısından Türkiye artık temkinli yaklaşılması gereken bir ülke konumundadır ve Putin’in Antalya’da gerçekleşecek olan Türkiye- Rusya futbol dostluk maçına gelmeyeceğini açıklaması da bu bağlamda değerlendirilebilecektir.
Uçak krizi süresince Rusya, böyle bir hamleyi Türkiye’den beklemediğini belirtmiş, bu sebeple Putin, sırtımızdan hançerlendik deyimini kullanmıştır. Bugün itibarıyla Putin’in, Türkiye’ye tekrar sırtını dönecek kadar güven kazanmadığı söylenebilir. Ancak bölge politikaları açısından ABD ile çıkarları çakışan Türkiye, Rusya’ya daha yakın durma arzusunu açıkça belli etmiştir. Suriye hükümeti ve Rusya açısından ise, Suriye’nin bütünlüğünü desteklediğini belirten Türkiye ile işbirliği yapmak oldukça yararlı bir adım olacaktır. Her ne kadar Rusya ile ilişkiler henüz eski haline dönmemiş olsa da, kısa bir süre içerisinde eskiden de yüksek bir seviyeye taşınabilme potansiyeli günden güne daha da belirginleşmektedir.
Suriye’ye müdahale
Türkiye’nin Suriye müdahalesi için Rusya ile ilişkilerini düzeltmeyi beklediği hükümet tarafından da son dönemde dile getirilmiştir. Türkiye Suriye’ye müdahale hazırlığı içerisinde, Suudi Arabistan hava kuvvetlerini ülkede ağırlamış ancak bu dönemde Erdoğan’ın belirttiği üzere, Türkiye ABD’den destek, başka bir değişle onay alamamıştır. Ardından, Rusya’dan özür mektubu ile başlayan ilişkilerin düzeltilmesi adımı ve takiben yaşanan darbe girişimi sonrasında oluşan durum, Türkiye’nin uzun zamandır beklediği adımı atmasındaki engelleri ortadan kaldırmıştır. Bir başka deyişle Türkiye’nin ABD’ye ihtiyacı azalmıştır.
Darbe girişiminin 6. haftasında orduda yaşanan büyük çaptaki tutuklamalara rağmen, TSK Suriye’ye girmiş ve son bir yıl içerisinde 18 kez bombalı saldırıda bulunmuş olan IŞİD ve PKK ile doğrudan bağlantılı olan PYD ile sıcak çatışmalar başlamıştır. Ancak ABD’nin açık bir şekilde PYD’nin arkasında duruyor olması sürecin geleceğini belirsiz kılmaktadır.
ABD ile çıkar çatışması
Darbe girişimi öncesinde FETÖ örgütlenmesinin ordudaki gücü artık yadsınmaz bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Bu örgütün Rus jetinin düşürülmesindeki etkisi ciddiyetle dikkate alınması gereken ama ispatlanması da zaman alacak bir ihtimaldir. Yalnızca 17 saniye süren hava ihlali içerisinde vurulan Rus jetinin askeri uzmanların belirttiği üzere, önceden planlanmadığı taktirde gerçekleşmesi mümkün değildir. Putin’in, Rusya’nın hava operasyonu bilgilerinin ABD’ye verildiğini yine bu dönemde açıkça ifade etmiş olması ise unutulmaması gereken başka bir bilgidir. Aylar sonra netleşen durum, Türkiye’nin tehlikeli bir oyunun ortasında kaldığı ihtimalini doğurmaktadır.
Rusya-ABD dengesi ve PYD
29 Haziran’da toplanan Milli Güvenlik Kurulu, PYD’nin Fırat Nehri’nin batısına geçmemesini ve bu konunun Türkiye için bir kırmızı çizgi olduğunu bir kez daha ifade etmiştir. Fırat’ın batısındaki Menbiç şehrinin IŞİD’ten temizlenmesinin ardından, PYD’nin, ABD’ye taahhüt ettiği şekilde şehri Arap güçlerine bırakarak Fırat’ın doğusuna çekilmemesi, Fırat Kalkanı harekâtını tetikleyen hadiselerden biri olmuştur.
15 Ağustos’ta Pentagon sözcüsü Adrian Rankine-Galloway, PYD’nin önceden kararlaştırıldığı gibi bölgeyi terk edeceğini belirtmiştir. Ancak fiili durum bu şekilde gerçekleşmemiştir. Fırat Kalkanı operasyonu ile NATO üyesi ABD ve Türkiye, PYD üzerinden karşı karşıya getirmiştir.
Türkiye bölgede önemli bir müttefik olsa da, ABD’li yetkililerin belirttiği üzere Kürt güçleri uzun zamandır yatırım yapmakta oldukları bir gruptur. Mevcut gelişmeler ABD’nin taviz vermemesi halinde Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşacağını göstermektedir ancak Rusya’nın Türkiye’ye sağlayabilecekleri ABD ile kıyaslanamayacak kadar az olduğu somut bir gerçektir.
ABD’nin Türkiye üzerindeki etkisi yalnızca askeriye ile sınırlı olmayan bir derinliktedir. Dolayısıyla, Erdoğan’ın Rusya yakınlaşmasının, yalnızca bir koz olabileceği düşünülebilir. Hükümet, Rusya kartını kullanarak, son aylarını yaşamakta olan Obama hükümetinden bir artı sağlamayı planlıyor olabileceği gibi bunu yalnızca B planı olarak da elinde tutuyor olabilir. Süreç ne şekilde gelişirse gelişsin, ordunun Suriye’ye girmiş olması Türkiye’nin artık daha ciddiyetle dinleneceğini ortaya koymaktadır.
Av. EFE TANAY Moskova
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 'Ben o gün tecavüze uğramadım diye...'
- MSB'den açıklama geldi
- İki jandarmanın davası görüldü
- Teğmenleri değil yargıçları konuşalım
- İmamoğlu'ndan Bakan Tekin'e sert tepki
- Saat verildi, sayı istendi
- CHP'li isimden Cevizoğlu'nun sözlerine tepki
- TCMB ve TBB'den açıklama
- Sürecin şifreleri!
- İstanbul'da sahilde 2 ceset bulundu