Olaylar Ve Görüşler

Türkiye’de Toplumsal İletişimin Çöküşü

30 Aralık 2014 Salı

Bugünün Türkiye’sinde izlenen siyasetlerin ve yaşanan krizlerin yarattığı temel sonuçlardan biri toplumsal iletişimin çökmesidir. Bunun neden kaynaklandığını anlamak için iletişime ilişkin iki paradigmayı anlamak ve o çerçevede çözümleme yapmak gerekmektedir. Ana akım iletişim paradigması bireyin içinde bulunduğu toplumsal, sınıfsal, siyasal, ideolojik ve kültürel koşul, durum ve özellikleri dikkate almadan ve buradaki eşitsizliklerin yarattığı tahakkümü görmeden iletişimi Gönderici- Mesaj-Kanal-Alıcı çizgiselliğinde ele alır. Eleştirel teori ise Marksizm ve onun farklı yorumlarının/ türlerinin ideoloji, kültür ve hegemonya kavramları ekseninde iletişim üzerine yaptığı çözümleme, bizlerin yeni bir iletişim okuması yapmamıza imkân sunmaktadır. Buradan hareketle; iletişim çizgisel bir süreç değil; bireyin ya da toplumun içinde bulunduğu koşulların, egemenlik ilişkilerinin yarattığı bir etkileşim ve de var olan ilişki ve süreçlerin yeniden üretilmesiyle gerçekleşen bir süreçtir. Buradan hareketle ülke ve toplumlarda eşitsizlikler, baskılar, olumsuzluklar ne denli fazla ise sağlıklı iletişimin (kastedilen eşit iletişimdir) kurulması o denli zordur. Çünkü bütün bu eşitsizlikleri, baskıları yaratanlar hem kişiler arası iletişimde hem de toplumsal iletişimde sınırlayıcı bir çerçeve sunar ve o çerçevede bir iletişime izin verir.

AKP döneminde Türkiye’de iletişim(sizlik)
Türkiye, darbe dönemlerinde gördüğü baskı, tahakküm, dayatma ve sınırlamaları AKP döneminde çok daha yoğun bir biçimde yaşadı, yaşıyor. AKP iktidarında ne kişisel iletişimde ne toplumsal iletişimde hiçbir özgürlüğe izin verilmiyor. Bireyler arası iletişimde korku egemen hale geldi. Kitle iletişim araçlarına AKP’nin müdahalesi darbe dönemlerinden daha ağır bir hal almıştır. AKP’nin toplumsal alanda sınıfsal, dinsel, etnik, mezhepsel, cinsel, siyasal ve ideolojik ayrıştırmaları, kutuplaştırmaları, ötekileştirmeleri bireylerin, grupların ve de toplumun bir bütün olarak sağlıklı bir iletişim kurmasına engel olmakta ve çok ciddi bir yarılma yaşanmaktadır. AKP’nin çoğunlukçuluğu esas alarak yaptığı dayatma, bu toplumun birlikte yaşama iradesine ket vurmaktadır. Bir toplum ancak sağlıklı koşullar ve sağlıklı bir ortamda sağlıklı iletişim kurabilir. Sağlıklı iletişim kurmak demek; korkmadan fikrini söylemek, örgütlenmek, tartışmak, müzakere etmek ve ortak aklı bulmaktır. Komşusuyla konuşan esnaf, telefonda eşiyle konuşan yurttaş, haber yapan gazeteci, ders anlatan öğretmen; yani bütün mikro alanlardaki iletişim iktidar baskısı ve tahakkümü ile sınırlandırılmışsa orada sağlıklı bir iletişimin ve etkileşimin olması mümkün değildir. Türkiye her alanda olduğu gibi iletişim alanında da bir toplumsal çöküşü yaşamaktadır ve bu durum birlikte yaşama iradesine çok büyük bir darbe vurmaktadır. Hem de darbe dönemlerini aratırcasına...

Dr. Ali Haydar Fırat İletişim Bilimci



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları