Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Türk Üreticisi İthalata Boğduruluyor - Mehmet Şakir ÖRS
Geçen
günlerde İzmir’de kaybettiğimiz, tarım dünyasının
önemli ismi, “hocaların
hocası”, çok değerli büyüğümüz
Prof. Dr. Reşit Sönmez’in
anısına saygıyla…
Bizim
yetişme dönemlerimizde,
ülkemizin kendi kendine yetebilen sayılı ülkelerden biri olduğu,
okullarda övünçle anlatılır ve
öğretilirdi. Bizler de üretim yörelerinde
doğup büyümemizin de etkisiyle, doğrusu
büyük sevinç duyardık. Bundan kendimize de pay çıkarıp
çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızda, bağda, bahçede
daha büyük keyifle çalışırdık…
Bütün
bu bilinenler ve öğretilenler, tarımsal alanda yaşadığımız
güzellikler, maalesef çok gerilerde kaldı. Günümüzde artık
tarımda da ithalatçı bir ülke haline geldik.
Hububattan
çaya, neredeyse ithal edilmeyen ürün yok
Tarımsal
alanda ithal edilen ürün çeşidi o kadar arttı ki artık
neredeyse ithal edilmeyen ürün çeşidi kalmadı. Bu durum,
tarımımızı dar alana hapsederken üreticimizi de mağdur ediyor.
Ayrıca ülke ekonomisi için önemli
miktarda döviz ve değer kaybına yol
açıyor.
İthalatla
ilgili o kadar çok çarpıcı örnek var
ki insan bunları öğrenince anlamakta ve kabullenmekte zorlanıyor.
CHP’nin çalışkan Niğde milletvekili
Ömer Fethi Gürer, buğday hasadının tamamlandığı dönemde
yaptığı açıklamada, çiftçimizden
esirgenen fiyatın yabancı çiftçiye
verildiğini, TMO’nun yerli çiftçiye
makarnalık buğday için 1800 TL verirken
ithal buğdaya 2 bin 450 TL verdiğini duyuruyordu. Bu bilgiye ek
olarak, dövizde yaşanan tırmanışla bu
makasın günümüzde daha da açıldığını ifade etmek gerekiyor.
Tarımsal ithalatla ilgili bir başka çarpıcı örnek ise çayda görülüyor. Çay üretiminde dünyada beşinci sırada olan Türkiye’de, çay ithalatı yapılıyor. Üstelik tam da çayın hasat döneminde. Bu durum, yerli üretimin fiyatını düşürüyor ve Rizeli çay üreticilerinin tepkisine yol açıyor.
ÜRETİMİ DÜŞÜRÜP EKİM ALANLARINI DA DARALTIYOR
Yapılan ithalatın, üretimin azalmasına ve ekim alanlarının daralmasına yol açtığı bir başka önemli ürünümüz, “beyaz altın” olarak bilinen pamuk.
Bir zamanlar, Büyük ve Küçük Menderes havzaları ile en kaliteli pamuğun yetiştiği Bakırçay yöresi başta olmak üzere Ege Bölgesi, çok geniş pamuk ekim alanlarına sahipti. Ancak son yıllarda Ege’de pamuk üretimi düşüyor ve pamuk ekim alanları azalıyor. Üstelik Ege’nin karşı kıyısı Yunanistan’dan pamuk ithalatı yapılması, Egeli üreticileri hem düşündürüyor hem de kızdırıyor. Ülkemiz ve özellikle de Ege Bölgemiz, bunca geniş ve verimli araziye sahipken Yunanistan’dan pamuk getirilmesi gerçekten anlaşılır gibi değil.
Ülkemizde bir başka önemli pamuk üretim alanı da Çukurova bölgesi. Bu bölgede de pamukta yüzde 55 oranında üretim düşüşü ve ekim alanı azalması var. Şanlıurfa’da, Harran Ovası’nda, pamuk ekim alanlarında yüzde 40 oranında eksilme görülüyor.
Tarımsal sektörü ve yerli üreticiyi vuran bir başka önemli ithalat da hayvansal üretim alanında yaşanıyor. Süt ve peynir üreticileri, dünyanın en değerli peynir çeşitlerinin bulunduğu ülkemize Venezüella’dan sıfır gümrükle peynir ithal edilmesine ateş püskürüyorlar! Sözün özü, siyasette “yerli ve milli” sözcüklerini dillerinden düşürmeyenler, tarımda ve hayvancılıkta üreticimizi ithal ürünlere boğduruyorlar!
HASAT DÖNEMİNDEN NOTLAR VE İZLENİMLER
İçinde bulunduğumuz günler, birçok tarımsal üründe hasat dönemidir... Aslında hasat döneminin üreticiler için düğün bayram günleri olması gerekiyor. Öyle ya, bir yıllık uğraşının, emeğin, alın terinin karşılığı alınacaktır. Evlenme çağına gelmiş çocuklar varsa düğün dernek kurulacak, öğrenci olanların eğitim masrafları karşılanacaktır. Çoğu zaman, bunlara daha sıra gelmeden, üretim yılı boyunca alınan gübrenin zirai ilacın borcu yatırılıp sulama idaresinin su bedelleri ödenince elde avuçta pek bir şey kalmaz. Hele bir de üretim masraflarını karşılamak üzere bankadan zirai kredi çekilmişse üreticinin işi hepten zordur.
Çoğunlukla da borç, yeni borçlarla kapatılır. Yeni ürün yılında da aynı kısırdöngü sürer gider! Ege’de üretici kesiminde çok yaygın bilinen ve söylenen bir özdeyiş vardır: “Üreticinin karnını yarmışlar, 40 tane gelecek sene çıkmış”. Egelilerin yerel şivesiyle yazarsak: “İleşberin ganını yarmışla, 40 dene gelcek sene çıkmış”... Dolayısıyla üretici için umutlar ve gelecek seneler tükenmez. Hemen her üretim yılında, umutlar ve beklentiler bir sonraki üretim yılına ve hasat dönemine devreder…
Üreticilerin çektikleri zorlukları, sıkıntıları bir kez daha gözledik, duyumsadık ve içselleştirdik.
Gelecek hasat dönemlerinin, üreticinin sorunlarının-sıkıntılarının azaldığı, en azından dolandırılmadığı üretim yılları olmasını içtenlikle diliyoruz.
MEHMET ŞAKİR ÖRS
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- 9 sayfalık not bırakmışlar
- İki ünlü markanın balları sahte çıktı!
- 'Üs bölgesi' kamera görüntüleri ortaya çıktı
- Atatürk 'sticker'ına basan kişiyi uçarak dövdü
- 'Sessiz katil' konusunda önemli uyarılar
- Yazarımız Meydan'dan, Acemoğlu'na 'Atatürk' yanıtı
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Alnı secdeye düşenlerin iktidarında...'
- Bahçeli'nin videosu neye işaret ediyor?