Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tank Palet ve Milli Olmak - Sadettin TANTAN
Adını, Kurtuluş Savaşı’ndaki 5. Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Altay’dan alan Altay Ana Muharebe Tankı
(AMT), Türkiye’de geliştirilen 3+ nesil ana muharebe tankıdır. Yerli ve
milli üretim olması hedeflenen AMT projesi, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nca
(SSM) 2007’de başlatılmıştı.
Proje geliştirme
ve seri üretim olarak iki ana fazdan oluşturulan projenin geliştirme fazı,
Otokar tarafından 2016 yılında tamamlanmıştı. Seri üretim fazı için Savunma
Sanayi Başkanlığı (SSB) ile BMC arasında 2018 sonunda 250+1 adet için anlaşma
yapılmış, üretimin askeri fabrikalara bağlı Arifiye tesislerinde yapılabilmesi
için BMC ile Arifiye tesislerinin kullanım hakkı sözleşmesi imzalanmıştı.
Tankın en kritik parçası olan güç grubunun (motor + şanzıman + soğutma sistemi) ayrı bir
projeyle yerli olarak yapılabilmesi için 2015’te Tümosan ile SSB arasında anlaşma yapıldı. Ancak yurtdışı
firmaların teknoloji transferini reddetmesiyle, Tümosan projeden çekilince güç
grubu geliştirme projesi, SSB ve BMC arasında 2018’de imzalanan sözleşmeyle BMC’ye verildi.
Altay tankı güç grubu
geliştirme projesinde elde edilecek bilgi birikimiyle, Fırtına obüsleri gibi
daha küçük kara araçlarında kullanılabilecek motorun geliştirilmesi için SSB
ile BMC arasında ikinci bir proje sözleşmesi
yine 2018’de
yapıldı.
PROJENİN BÜYÜKLÜĞÜ
Günümüzde sözleşmelerde
belirtilen üretim ve teslimat takvimlerine, BMC tarafından uyulamadığı veya
uyulamayacağı düşünülüyor. Bu aksamanın ana sebebi, bu işlerin zorluğu yanında
BMC’nin
proje yürütme kabiliyetinin bu büyüklükteki işler için yeterli olmaması. Son
günlerde, Katar ve Türk ortaklığından oluşan BMC’nin yerli hisselerinin, çelik
üreticisi Tosyalı Holding tarafından alınacağı basına yansıdı.
Tosyalı Holding’in
geçmişte yurtiçi ve yurtdışında yaptığı büyük ve başarılı projeler, yukarıda
bahsedilen işleri de başarıyla yürütebileceğine dair ümit veriyor. Ancak gerek
bu projelerin Tosyalı Holding’in alışık olduğu çelik tesislerinden farklılığı gerek şimdiye dek
BMC tarafından boşa geçirilen zaman düşünüldüğünde muhtemelen BMC mücbir sebep
kaynaklı ek süre talebinde bulunabilir. Bu da savunma sanayimiz için önemli bir zaman kaybı olur.
AMT’nin geliştirilmesi ve üretilmesi sürecinde yaşananlar, analiz edilmelidir. Gerek yüklenici firma, gerek SSB, “başarısızlıkla suçlanma” korkusunu kenara bırakmalıdır. Siyasette egemen olan, “aman benden bilinmesin” mantığı terkedilmeli, sorunlar halının altına süpürülmemelidir. Sorun ortaya konmalı, çözüm bulunmalıdır. AMT, teknolojik ve proje yürütme yönünden kolay proje değildir. Projenin sorunsuz yürütülebilmesi için riskler yaşanmadan önce, doğru yaklaşımlar belirlenmeli, çözüm seçenekleri üzerinde çalışılmalıdır.
PROJEDEKİ EKSİKLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Birincisi, tankın ana ekipmanları ve silah sistemleri için Hyundai-Rotem / Güney Kore firmasından gerekli teknoloji transferi başarıyla yapılabildi. Bu başarının iki ana unsuru var: Bu teknolojileri Otokar koordinasyonunda transfer eden Aselsan, MKE, Roketsan gibi kurumların, bu konulardaki birikimi ve o dönem Türkiye’nin dış ilişkilerinin iyi olması.
İkincisi, güç grubu geliştirme aşamasında teknoloji transferi başarıyla yapılamadı. Çünkü o dönemde Türkiye’nin dış ilişkilerinde gerilimler yaşandı, ülkelerin doğrudan veya dolaylı ambargoları oldu.
Üçüncüsü, 2007’de tank geliştirme projesi başlatıldığında, güç grubu geliştirme projesi de eşzamanlı olarak başlatılmalıydı. Böylece hem bazı sorunların çözümü için yeterli zaman elde edilir hem dış ilişkilerde gerilim dönemi başlamadan teknoloji transferi yapılabilirdi.
Dördüncüsü, güç grubu ve tank yapımı projeleri aynı firmaya (BMC) verilmeyip farklı firmalara verilebilirdi. İki zor konunun tek firmada olması, sistemlerin uyumunu kolaylaştırsa bile, teknik ve yönetsel güç, odaklanma, yeterlilik sorunu yaşadı.
Beşincisi, günümüzde dizel motorlar yerine Dizel-Elektrik Drive uygulamaları başlatıldı. Madem geleceğin tankını yaptığımızı iddia ediyoruz, mevcut teknoloji değil geleceğin teknolojisi olarak Dizel-Elektrik Drive alternatifi çalışılmalıydı. Bu sistem için MKE, kendi imkânlarıyla proje başlatmıştı. Ancak yönetici değişiklikleri, sonraki yöneticilerin sahip çıkmaması nedeniyle proje ilerlemedi. Dizel-Elektrik Drive, önemli bir seçenektir, üzerinde çalışılmalıdır.
Altıncısı, Arifiye Tesisleri, basında belirtildiği gibi, altyapısı yetersiz, sadece tank paleti üreten tesisler değildir. Dahası, Altay tankının tank motoru dökümleri, Türkiye’de özel sektör aracılığıyla da üretilebilir. Bu üretimleri MKE, dost ve müttefik ülkelere satabilir. Böylece savunma sanayimiz ekonomik olarak da güçlendirilebilir.
Yaşadığımız bilim ve teknoloji çağında nitelik öne çıkmaktadır. Türkiye’yi kalkındıracak olan da budur. Bu,
hükümet politikası değil, devlet politikası olmalıdır.
SADETTİN TANTAN
ESKİ İÇİŞLERİ BAKANI / YURT PARTİSİ GENEL BAŞKANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!