Olaylar Ve Görüşler

Tabip odaları ve siyaset - Dursun Kırbaş

27 Haziran 2024 Perşembe

“Siyaset, insanın kendini tarih ve siyasa içerisinde var kılma mücadelesinin en önemli aracıdır. Siyaset olmadan, insanın kendini gerçekleştirebilme imkânı oldukça azdır.” - H. Çetin

Yaşam pahalanıyor,

Enflasyon artıyor,

Özel okullara, hasta muayenelerine zam geldi,

İlaç katkı payları artır ıldı,

Bazı önemli ilaçlar SGK ödemesinden çıkarıldı,

Emekli hekimler de insanca yaşasın,

Dediğiniz zaman siyaset yapmış oluyorsunuz. Peki o zaman, siyaset yapmadan bir şeyler söylemeye çalışalım. “Kış geldi, kömür sobaları yandı, şehri bir kara bulut kapladı” dersek siyaset yapmış olmaz mıyız? Bir siyasi yetkili, “Siz bize ne için doğalgaz vermiyorsunuz, kullanılan kalitesiz taş kömürü hava kirliliğinin sebebidir” diyor ve bizi eleştiriyorsunuz. “Bu yıl kar yağmadı” dediğinizde de bir alıngan yetkili, bizi siz “İklim değişikliği konusunda yeterince gayret gösteremediğimiz için eleştiriyorsunuz” ve siyaset yapıyorsunuz diyebilir. Görüldüğü gibi siyaset, bir yaşamı yorumlama biçimidir. İktidar olmayı hedefler ve ben yönetsem bunlar olmaz, olmaması için de çalışacağım iddiasını taşır. Biz siyasetin bu amaçlarına girmeyeceğiz. 

13 Haziran 2024 tarihli Cumhuriyet gazetesinin “Olaylar ve Görüşler” sütununda, Prof. Dr. Gazi Zorer, “Tabip Odalarının Durumu” başlıklı yazısında, tabip odalarını ve Türk Tabipler Birliği (TTB)’ni hekim sorunlarıyla değil, gündelik siyasetle uğraşan kurumlar olarak eleştirmiştir. Tabip odaları seçimlerine katılımın neden az olduğunu açıklarken 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası değişikliğe uğratılan 6023 sayılı TTB yasasında yapılan değişikliklerle, kamuda çalışan hekimlerin, zorunlu olan üyeliğinin, isteğe bağlı kılınmasının da bunda etkili olduğunu söyledikten sonra, “oda ve birlik yönetimlerinin, hekimlerce onaylanmayan politikaları” diyerek süreci yorumlamaktadır. 

HEKİMLER DEĞERSİZLEŞTİRİLİYOR

Hekimlere saldırılar olmaktadır. Birçok meslektaşımız darp edilmekte ya da öldürülmektedir. Son 25 yılda bu saldırılar giderek artmıştır. Seçim döneminde, iktidarı öven bir videoda “Biz artık doktorları bile dövebiliyoruz, tabii ki reis” diye övünen yurdum insanının tavrında gördüğümüz gibi, burada bir oy için kimlerin feda edildiğini görebiliyor muyuz? 1 oy almak için hekimlerin değersizleştirilmesi de bir siyaset değil midir? Hekimlere yapılan saldırıları kınarken, bunlar için eylemler yapılırken de siyaset yapılıyor olması doğal değil mi? Hasta muayeneleri 5 dakika ile sınırlandırılırken burada hem hekim emeği, hem de hasta suiistimal edilmektedir. Bu performans yasasının sonucudur. Performans yasasına karşı çıktığınızda siyaset yapmış olmuyor musunuz?

İNSANCA YAŞAMI SAVUNMAK

Siyasi iktidar ve yandaş medya, bu durumların altında yatan “siyasi anlayışı” eleştirmek yerine adli vaka olarak ele almamızı istemektedirler. Gazze’de binlerce insan, çoluk, çocuk, kadın katledilirken sessiz kalmak mı gerekir? Hastalıklarla yüz yüze, aç susuz yaşayan, bombalarla paramparça edilen insanlar için sessiz kalmak mı doğru tavır, yoksa “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyerek savaşa karşı çıkmak mı?

Tabip odalarının, halkın ezilmesine, aç kalmasına, yoksulluk sınırlarının altında yaşamasına karışmaması da siyasi bir tavırdır. Enflasyonun sadece hekimleri ezdiğini kabul etmek de bir siyasi tavırdır, tümden pahalılık ve enflasyona karşı çıkmak da bir siyasi tavırdır. Bu karşı çıkışla hem halkın hem de hekimlerin insanca yaşamasını savunmuş olmaz mıyız?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları