Olaylar Ve Görüşler

Suskun sendikalar - Dr. Engin ÜNSAL

06 Mayıs 2022 Cuma

Geçen 1 Mayıs ülke genelinde ilginç yansımalara tanık olundu. Üç ayrı işçi sendikaları konfederasyonunun Taksim anıtına üç ayrı çelenk koyması işçi sınıfının olması gereken bütünlüğüne hiç yakışmadı. DİSK’in İstanbul’da Maltepe Meydanı’nda yaptığı mitinge yüz binlerin katılmaması işçi sınıfının gücüne gölge düşürdü. Sendika başkanlarının, anıtın önünde işçi sınıfının tek sorunu asgari ücret ve enflasyonmuş gibi konuşmaları düşündürücüydü. İktidarın polisinin Taksim’e çıkmak, Beşiktaş’tan Taksim’e yürümek isteyenlere anayasanın 34. maddesinde düzenlenmiş olan Toplantı ve Yürüyüş Düzenleme Hakkını ihlal ederek orantısız güç kullanıp, kadınları yerlerde sürükleyerek sadece İstanbul’da 164 kişiyi gözaltına alması AKP iktidarına yakışan bir davranıştı. 

SENDİKALARIMIZ ÖZGÜR MÜ?

AKP iktidarının Taksim korkusunu anlamak mümkün değildir. Bu meydanda defalarca barış içinde toplantılar yapıldı ve sadece 1977 yılında derin devletin düzenlediği ölümle sonuçlanan olaylar yaşandı. Taksim meydanı Atatürk anıtının simgelediği özgürlük Meydanıdır ve halka açılmalıdır.   

Özgür sendikalar demokratik düzenin ürünüdür ve bu nedenle sendikaların, varlıklarını borçlu oldukları demokrasiyi koruma ve kollama görevi vardır. Sendika özgürlüğü devletin işçi sendikalarının çalışmalarına hiç müdahale etmemesi anlamına gelir ve 1 Mayıslar özgür sendikalar tarafından meydanlarda gerçekten kutlandığı zaman anlam kazanır. Örneğin Almanya’da işçi-işveren ilişkilerini ve işçi sendikalarının çalışmalarını düzenleyen bir Sendikalar yasası veya toplusözleşme, grev yasası yoktur. İşyerlerinde üye çoğunluğunu elde ettiğine inanan sendika, işvereni doğrudan toplusözleşme yapmaya çağırabilmektedir. 

Bizde sendikalar kuruluşundan grev uygulamasına kadar her yanı ile hükümetin müdahalesi altındadır. Tüzüğü denetlenir, sözleşme yapma yetkisini Çalışma ve Aile Bakanlığı verir, grev yasakları vardır ve hükümetin başlamış bir grevi kabul edilemez bir grev erteleme yetkisi vardır. Toplu görüşme uyuşmazlıkla sonuçlanırsa sendika dilediği zaman grev uygulaması yapamaz, iş güvencesi her işçi için yoktur, yetki itirazlarının yargıda karara bağlanması yıllar sürmekte, işçinin işe iade davası açabilmesi arabulucuya başvurma zorunluluğuna bağlanması gibi maddelerle sendika özgürlüğü ve toplu sözleşme özerkliği, sendikaların özgürlüğü yok edilmiştir. İşverenler yararına yaratılan bu düzen işçileri ister istemez siyasi iktidarlara yakın durma, hükümete biat etme yolunu sendikalar için açmış ve bugün ülkemizde ücret sendikacılığının yanında biat sendikacılığı da işçi hareketimizin temel niteliği olmuştur. 

Ülkemiz sendikalarının ve işçilerin dağ gibi sorunları vardır. Aile ve Çalışma Bakanlığının 2022 Ocak verilerine göre ülkemizde 196 işçi sendikası ve yedi işçi sendikası konfederasyonu vardır. Bu bölünmüş ve çok parçalı sendikacılık ve işverenlerin işçilerin sendika üyeliğine şiddetle karşı olması nedeni ile sendikalarımız güçsüzdür ve önem ve güven nedeni il ülke gündeminin alt sıralarındadır. 

ÇÖZÜM NEDİR?

Ülkemizde 18 milyona yaklaşan işçilerin sorunlarını çözebilmek ve 1 Mayıs’ları hakkı ile kutlayabilmek için çözüm önce sendika sayısını azaltmak ve sendikalı işçi sayısını artırmaktan geçer. Bunun sağlanması yetmez. İşçi sınıfı ve onu temsil eden sendikalar ücret sendikacılığını ikincil amaç yaparak siyasal sendikacılığa soyunmalı ve ülke politikasında etkili bir konuma gelmenin yollarını aramalıdır. Yoksa daha uzun yıllar suskun sendikalar olarak sendika ağaları yaratmaktan başka bir işe yaramayacaklardır.

DR. ENGİN ÜNSAL

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları