Olaylar Ve Görüşler

Su 100 derecede kaynamayabilir - Prof. Dr. Melda CİNMAN

31 Mayıs 2022 Salı

Eminim ki hatalı bir bilgi verdiğim düşünülüyor; zira suyun 100 derecede kaynadığını, henüz ilköğrenimdeyken öğrenmiştiniz. Ancak ‘’Su, ‘belirli bir atmosfer basıncında’ 100 derecede kaynar’’. Bakınız Tübitak Genç’te ne yazılmış:

Buhar basıncı dış basınca (sıvı ağzı açık bir kapta bulunuyorsa atmosfer basıncına) eşit olduğunda sıvı kaynamaya başlar. Dolayısıyla bir sıvının kaynama noktası dış basınca bağlıdır.

“Faiz sebep, enflasyon sonuç!” teorisine de bu açıdan bakmak lazım. Sonucu gördük! Erdoğan’ın TV’deki faizlerin düşeceğine dair her beyanatının ardından dolar yükseldi ve enflasyon daha da arttı! Zira “atmosfer basıncı faktörü” dikkate alınmamıştı.  Atmosfer basıncı faktörü,  ülkenin “ithalata bağımlı” yapısıydı. İyi niyetle bakalım: Muhtemelen Erdoğan, faizlerin düşmesiyle, işadamlarının ‘hurraa!’ diye bankalara koşup düşük faizli kredi alacaklarını, yeni iş kuracaklarını, böylece istihdamı artıracaklarını, büyümeye katkı sağlayacaklarını, elde ettikleri vergilerden verecekleri vergilerle de kasaya bir miktar para gireceğini hayal etmişti. Öyle olmazdı ve olmadı. Diğer açıdan bakalım bir de. 

GÜVENİLİRLİK

Belki de faizlerin düşürülmesiyle, doların yükseleceğini, böylece ülkemizin yabancılar için “sudan ucuz hale geleceğini” , böylece satılamayan gayrimenkullerin satılacağını sanmıştı. O da tam olarak gerçekleşemedi. Halen çok sayıda satılamamış daire mevcut. Buna mukabil, ithalata bağımlı ekonomimiz nedeniyle ülke olarak çok yoksullaştık, itibardan hayli yoksunuz artık!

Faizlerin düştüğü bir ekonomide, TL’den kaçış başlar. Velev ki, faizin dinen haram olduğunu “Bu konuda nas var nas” diye açıklayan Erdoğan, TL birikim sahiplerinin dolara dönmesine sebebiyet vermiştir. Elinde rezerv nakit olanlar bu durumda, ya gayrimenkul ya da altın alır ki bunlar bireysel yatırım olmakla birlikte, iktisadi açıdan tüketim harcamasıdır ve enflasyonu körükler. Ayrıca gayrimenkulde balon oluşmuş, inşaat maliyetlerinin aşırı yükselmesinden dolayı, cazibesini yitirmiştir. Bir diğer faktör borsaya girip hisse senedi ve tahvil almaktır ama bunun için ülkenin iktisadi yapısının güvenilir olması şarttır. Son faktör ise dolar almaktır. Bu yapılmıştır. Dolar 16.4 TL’yi aşmıştır.

ÖZELLEŞTİRME ETKİSİ

Kiralara ya da belirli ürünlerin fiyatlarına sınırlama getirmek, stokçulukla savaşmak vs. otoriter ülkelere has yöntemlerdir. Neoliberal ekonomide, beğenen alır, beğenmeyen almaz. Tek amaç kâr elde etmektir. Bu yüzden stokçuluk da yapılabilir. Bu sistem tercih edilmiştir. Sağlık başta olmak üzere, her alanda özelleştirme yapılmış ve kapitalizm alkışlanmıştır. Eğer devlet kurumları, şeker fabrikaları vs. özelleştirmeye kurban edilmeseydi, tüm bunlar yaşanmayacaktı elbette. Atatürk’ün ilkelerinden olan “devletçilik” tam da oydu işte!

TOKİ sosyal konut değil, lüks konut yapmıştır. İstanbul’a ihanette sınır tanınmamaktadır. İstanbul adeta, eski İstanbullulardan fethedilmek istenilmektedir. Esasen, daima akıl ve bilim yolunda yürüyen Atatürk’ün müzeye çevirdiği Ayasofya’yı tekrar camiye çevirip yıkımın başlamasına yol açmak, tam da bu konuda mesajdır.  

Bu arada, tarım çökmüştür. Çiftçi, doların artışıyla birlikte ithalata dayalı girdi ve mazot fiyatlarının yükselmesinden dolayı, borcu artacağından, üretim yapamamaktadır. Dolardaki yükseliş, doğalgazdan elektriğe, buğdaydan samana tamamen ithalata dayalı ekonomiyi çökertmiştir. Bununla beraber, geçmediğimiz yollara, köprülere, doktorsuz kalma ihtimali bulunan şehir hastanelerine yıllarca ödeme yapılması için para gereklidir. Gençler, ülkeyi terk etmek istemektedir ve ülke, TC pasaportu taşıyan yabancılarla işgal altındadır.

Kısa vadede tünelin ucunda ışık da görülemeyecektir.

PROF. DR. MELDA CİNMAN

MARMARA ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları