Olaylar Ve Görüşler

Sadece Bir Tane Dünyamız Var - Prof. Dr. Suat GEZGİN

12 Haziran 2021 Cumartesi

Tarihin en önemli bilim insanlarından, gökbilimci ve astrobiyolog Carl Sagan, “Milyarlarca ve Milyarlarca: Milenyumun Eşiğinde Yaşam ve Ölüm Üzerine Düşünceler” isimli kitabının bölümlerinden birinde Suudi Arabistanlı astronot Prens Sultan bin Salman El Suud’un bir sözüne yer verir: “İlk bir iki gün hepimiz kendi ülkelerimizi görmeye çalışıyorduk. Üçüncü ve dördüncü günlerde ülkemizin yer aldığı kıtaları birbirimize gösteriyorduk. Beşinci güne geldiğimizde sadece tek bir dünya olduğunu fark etmiştik.”

Bizim de tek bir dünyamız olduğunu fark etmemiz gerekmiyor mu artık, üstelik bunu uzay yolculuğuna çıkmadan anlamamız? İnsanlık olarak belki de tek yanılgımız, yaşadığımız dünyanın sınırları dışına çıktığımızda bir kum tanesinden bile daha küçükken kendi türümüze ve doğaya her an her istediğimizi yapabilecek kadar kendimizi “güçlü” görmemiz. Oysa bizler evrenin efendileri değiliz ve bu dünyaya “meydan okumaya” gelmedik.

Üstelik “sonlu varlık” insanın “sonsuz evren” içinde nasıl bir üstünlüğü olabilir ki? Sanırım öncelikle türümüzün sonlu bir varlık olduğunu kabul etmesi ve geleceğin her şeyden önemli olması gerektiğini idrak etmesi gerekiyor. Geçmişimiz şimdiyi şekillendiriyor, şimdi ise geleceğimizi şekillendirecek. O halde hemen harekete geçmeliyiz, çocuklarımıza, torunlarımıza, bizden sonra bu dünyada vakit geçirecek neslimize güzel bir ortam bırakmak için.

DERS ALMAK ZORUNDAYIZ

Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı 2020 Küresel Riskler Raporu bize çok vahim bir tablo sunuyor. Raporda gerçekleşme olasılığına göre sıralanan riskler içinde ilk beş risk, doğrudan çevre ve iklim değişikliğiyle ilgili. Birçoğumuzun gündeminde olmayan, yaşam koşuşturması içinde göz ardı ettiğimiz çevre ve iklim sorunları, böyle devam ederse yakın gelecekte hepimizin bir numaralı gündem maddesi haline gelecek. Temiz suya ve gıdaya ulaşamama, salgın hastalıklar, yoğun hava kirliliği, doğal afetler... Bu durumun çok basit bir ön izlemesini Covid-19 salgınıyla yaşadık/yaşıyoruz. Bir anda tüm o rahatımızın bozulduğu, koronavirüse yakalanma endişesiyle aylar geçirdiğimiz bir süreç... Yine şu an gündemimizde olan Marmara’yı çepeçevre saran müsilaj, gezegenimizin biyolojik çeşitliliğinin en önemli kaynaklarından birinin can çekiştiğinin göstergesi. Tüm bunlardan ne kadar ders alıyoruz peki? Böyle devam edersek yakın gelecekte bizi bekleyen çok daha büyük çevre felaketlerinin, her şeyin ötesinde büyük bir kaosun yaşanması mümkün.

Ne yazık ki devletler ve organizasyonlar, ekonomik ve siyasi kaygılar nedeniyle yaşamı tehdit eden bu riskleri görmezden geliyorlar. Öte yandan hükümetlerin ve küresel şirketlerin borazanlığını yapan medya, gerçek tehlikeleri gündemine taşımaktan her daim kaçınıyor. Geleceğimizle ilgili gerçekleri, insanlığı ve canlıları bekleyen sorunları ciddiye almıyor. Küresel iklim değişikliğinin elbirliğiyle önüne geçilmezse doğa ve yaşam büyük tehlikeye girecek, bu su götürmez bir gerçek. Devletler, organizasyonlar ve medya hemen şimdi değişen çevre gerçeklerini fark etmeliler ve sürdürülebilir yeşil çevre politikalarına geçiş yapmalılar. Ve elbette bireyler olarak bizler de üzerimize düşen görevleri yapmalıyız. Sadece bir dünyamız olduğunu anlamamız için dünyaya uzayın derinliklerinden bakmamıza gerek yok. Bu dünya bizim ve ona sahip çıkmak, onu korumak yalnızca bizim elimizde.

HEMEN HAREKETE GEÇİLMELİ

Tarihten kısa bir anekdotla sözlerime son vermek istiyorum. İspanya İç Savaşı’nda Nazi ve İtalyan kuvvetleri yeni uçaklarını İspanya’nın Guernica kasabasında test etmeye başlamıştı.

Nazi Almanyası’na ait 28 bombardıman uçağı, İtalyan hava kuvvetlerinin yardımıyla 26 Nisan 1937’de Guernica’yı bombalamış ve kasaba üç gün boyunca ateşe bürünmüştü. Binlerce kişinin öldüğü ve yaralandığı kasabanın bombalanması haberi kısa sürede Paris’e ulaşmış ve Paris’te yaşayan Picasso haberi gazetelerden öğrenmişti.

Hayatı boyunca sevinçlerini, öfkelerini, tüm duygularını resmine yansıtan Picasso, çok etkilendiği Guernica bombalamasını tuvaline aktarmaya karar vermişti. Ve iki ay süren çalışmasının ardından siyah beyaz bir resim ortaya çıkmıştı. Dünyanın renklerini bir çırpıda yok eden insanlığın resmiydi bu, renksiz tablo. Ve bir gün “Bu tabloyu nasıl yaptınız” diyen bir askeri lidere Picasso, şu yanıtı vermişti hiç düşünmeden: “Bu tabloyu ben değil, siz yaptınız!”

Ve biz hemen harekete geçmezsek çocuklarımız, torunlarımız bize “Bu dünyayı biz değil, siz bu hale getirdiniz” diyecekler!

PROF. DR. SUAT GEZGİN

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ AVRUPA ÇALIŞMALARI ENSTİTÜSÜ MÜDÜRÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları