Olaylar Ve Görüşler

Rusya’nın küresel güç oluşu - Yahya Emirhan KARABAY

11 Eylül 2021 Cumartesi

Uluslararası sistemde hiçbir şekilde gözardı edilemeyen, onun işbirliği olmadan uluslararası veya bölgesel siyasi, askeri, iktisadi hiçbir sorunun çözülemediği devlete, küresel güç denir. Soğuk Savaş döneminde, SSCB ve ABD, birbirlerinin tepkisini dikkate almış, birbirlerini göz ardı etmemişlerdi. 

Soğuk Savaş bittikten sonra, 1991’de kurulan Rusya Federasyonu’nda ideoloji boşluğu oluştu. İç karışıklıklar yaşandı. Askeri gücü zayıfladı. Doğal kaynaklarının bir kısmını kaybetti. Ekonomide uygulanan “şok terapi” yani ülke ekonomisini özelleştirme ve serbest piyasa uygulamalarıyla geliştirme politikası, beklenen sonucu vermedi. Rusya, küresel jeopolitik rekabette savunma pozisyonunda kaldı. Siyasi anlamda eski SSCB ülkeleri üzerinde etkisini korumak için 1991’de Bağımsız Devletler Topluluğu’nu (BDT) kurdu. Sonra, 1993’te Yakın Çevre Doktrini’ni ilan etti. 

1991’den beri Rusya, ABD hegemonyasının olduğu tek kutuplu dünya düzenini, kendi varlığına yönelik bir tehlike olarak görmekte, mevcut dünya düzenini Rusya lehine değiştirmek amacıyla, ulusal güç kapasitesini artırmaya çalışmaktadır. Ulusal güç unsurları arasında en çok dikkat çekenler, siyasi ve askeri gücüdür. Ayrıca enerji zenginliği de küresel ölçekte önemli bir kozdur. 

Siyasi gücüne bakıldığında SSCB’nin ardılı olması sebebiyle Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde daimi üyedir. Bu da onun, uluslararası gelişmelerde etki alanını genişletmekte, küresel sorunlarda Moskova’ya söz hakkı tanımaktadır. AGİT ve Şanghay İşbirliği Örgütü’ndeki kurucu üyeliği de Rusya’ya, dünyanın birçok bölgesindeki gelişmelerde, siyasi ve diplomatik anlamda güç vermektedir. 

RUSYA’NIN İTTİFAKLARI 

Askeri anlamda, stratejik ve taktik düzeyde, toplam 7 bin 500 adet nükleer silaha sahiptir. Geliştirdiği Avangard ve Satan-2 füzeleriyle, ihraç ettiği silahların küresel silah pazarındaki payıyla (yüzde 22), yurtdışındaki askeri konuşlanmasıyla (10 ülkede 21 adet askeri üssü vardır), dünyanın en yüksek savunma harcamasına sahip dördüncü ülkesi olmasıyla dikkat çekmektedir. Askeri güç özelliği, öne çıkmaktadır. 

Enerji zenginliğine bakıldığında Rusya, dünyanın en çok doğalgaz ihraç eden ülkesidir. Petrol ihracatında da üçüncüdür. Bu konumu da dış politikada elini güçlendirmektedir. 

Bir diğer husus da ulusal güç kapasitesini artırmaya çalışan Rusya’nın, tek kutuplu sistemi değiştirmek amacıyla, hem bölgesel hem küresel düzeyde aynı tehdidi algılayan ülkelerle işbirliği yapması, ittifak kurmasıdır. Bölgesel düzeyde Suriye bunalımının çözümü için İran ve Türkiye’yle işbirliği yapmakta, Suriye’nin ABD’nin etki alanına girmesini önlemektedir. Libya’da da benzer durum mevcuttur. ABD’nin bu bölgede etkisini artırmasını önlemek için diplomatik alanda krizin iç ve dış aktörleriyle görüşmektedir. Bu sayede bölgedeki güç boşluğunu doldurmaya çalışmaktadır. Küresel düzeyde de ABD’ye karşı, Çin’le ittifak yapmaktadır. 

Kısacası Rusya, 90’larda kendi içine çekilen, ülkedeki politik ve ekonomik sorunlarla boğuşan bir devletken günümüzde ulusal güç kapasitesini artırmıştır. ABD’ye karşı küresel ölçekte jeopolitik mücadele veren, küresel bir güç olmuştur. 

YAHYA EMİRHAN KARABAY

ARAŞTIRMACI 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları