Olaylar Ve Görüşler

Prof. Dr. Mehmet Tomanbay - Sosyal demokrat ekonomi politikası

22 Mart 2024 Cuma

Sefalet düzeyindeki emekli aylıkları, şimdiden açlık sınırının altına düşmüş olan asgari ücret, gelir eşitsizliği, kontrol altına alınamayan enflasyon ve yaygınlaşan yoksulluk gibi ciddi ekonomik sorunlar 31 Mart seçiminin sonuçlarında etkili olacak en önemli gündem maddeleri. Seçim sonuçlarını etkileyecek düzeye ulaşan ekonomik sıkıntıların bir nedeni, piyasa ekonomisini temel alan neoliberalizmin, pandeminin de etkisiyle derinleşen küresel krizin Türkiye’ye yansıyan doğal sonuçlarıdır. Bir diğer önemli neden ise liberal ekonomi politikalarının genel kabul gören en basit kurallarına bile gereğince uymayan, ekonomiyi nas gibi kavramlarla inançlar düzeyinde yürütmeye çalışan iktidarın ekonomi yönetimidir. 

Tek adam yönetimi liberalizmin küresel krizini daha da derinleştirerek Türkiye’yi işsizlik sorununun çözülemediği, açlık ve yoksulluğun yaygınlaştığı, halkın geleceğe güveninin hızla azaldığı ve sosyal sorunların büyüdüğü bir ülke durumuna getirmiştir. 

REFAH TOPLUMUNA ULAŞMA

İşçi ve memur gibi emeğiyle geçinenler, emekliler, işsizler, engelliler ve toplumun geniş bir kesimi açlık sınırının altına düşen asgari ücret ve asgari ücretin de altında belirlenen emekli maaşlarıyla ağır bir enflasyon altında ezilmekteler. Bu gelişmeler 2024 yılında Türkiye’yi büyük sosyal sorunlara gebe duruma getirmiştir.

Kriz düzeyindeki ekonomik sorunların çözümü, sermayenin ve bireylerin çıkarlarını değil halkın ve toplumun çıkarlarını odağına alan ekonomi politikalarıyla olanaklıdır. Bu nedenle Türkiye’yi tekrar halkının gönenç içinde yaşayacağı istikrarlı bir ekonomik yapıya kavuşturmanın tek çaresi, kamucu yani halkın bütününün gönencini hedefleyen, halkçı, eşitlikçi sosyal demokrat ekonomi politikalarının uygulanmasıdır. 

TEMEL DEĞERLER

19. yüzyılın ortalarında Avrupa’da Marksist kökenli bir ideoloji olarak ortaya çıkmış olan sosyal demokrasi, zamanla Marksizmin işçi sınıfına dayalı devrimci ve ihtilalci anlayışından soyutlanarak demokrasiyi önceleyen, temel değerleri özgürlük, adalet ve dayanışma olan bir ideolojiye dönüşmüştür. İşçi sınıfıyla birlikte emeğiyle geçinen toplum kesimlerini de savunan, sosyal politikaları öne çıkaran ve parlamenter demokrasiyi temel alan bir içerik kazanmıştır.

Sosyal demokrat partilerin ilk örneği, 1869 yılında Almanya’da kurulan Alman Sosyal Demokrat İşçi Partisi’dir. 1890’da Almanya Sosyal Demokrasi Partisi adını almıştır. Sonraları Danimarka, Norveç, İsveç ve Avusturya’da ve dünyanın birçok ülkesinde sosyal demokrat partiler kurulmuştur. Sosyal demokrat ilkelere sahip olan ilk sosyal demokrat hükümet ise 1910’da Avustralya’da, Avustralya İşçi Partisi tarafından kurulan hükümettir. Sonraları başta İsveç, Norveç ve Almanya olmak üzere Hindistan, Yeni Zelanda, Brezilya gibi dünyanın birçok ülkesinde Sosyal Demokrat ya da İşçi Partisi gibi adlarla sosyal demokrat hükümetler işbaşına gelmişlerdir.

YOKSULLUĞA ADALETLİ ÇÖZÜM

Sosyal demokrat ekonomi politikalarının ana stratejisi, ekonomik kalkınmayı ve refah toplumuna ulaşmayı sosyal adaletten ödün vermeden sağlamaktır. Bu amaca ulaşabilmenin önkoşulu ise planlı ekonomi ile sosyal ve demokratik toplumsal piyasa kontrolüdür. Öte yandan tam istihdam, sürdürülebilir ekonomik büyüme, gelir dağılımının düzeltilmesi, ekonomik eşitsizliğin ve bireyler için güvensiz bir ortamın ortadan kaldırılarak sosyal ve ekonomik hakların herkes için uygulandığı bir toplumun yaratılması planlı sosyal demokrat ekonomilerin en temel hedefleridir.

Sosyal demokrat ekonomi politikalarını günümüz egemen liberal piyasa ekonomilerinden ayıran önemli bir fark vardır. Sosyal demokratlar tam istihdamın sağlanması ve sürdürülebilmesinin bedelini toplumun özellikle emeğiyle geçinen düşük gelirli, emekçi kesimlerinin, işsizlerin, yoksulların ödemesine izin vermez. Bunun için gerekli sosyal politik önlemleri alır. 

Oysa günümüzde egemen olan piyasacı liberal ekonomilerde, ekonomik sorunlardan kurtulabilmenin ve tam istihdamın sağlanabilmesinin bedeli, ülkemizde de şu sıralarda açıkça görüleceği üzere emeğiyle geçinen çalışanlar ve dar gelirli kesimlerle emeklilere ödettirilmektedir. 

Eşitlik ve adaletten uzak böyle bir ekonomik model sürdürülemez. Bu nedenle Türkiye’nin içine sürüklendiği bu ağır yoksullaşma ve ekonomik eşitsizlik ortamından bir an önce çıkılmalıdır. Çıkabilmenin yolu ise planlamayı temel alan, sosyal politikalara öncelik veren, halkçı ve kamucu sosyal demokrat bir ekonomi politikasının hızla yaşama geçirilmesidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları