Olaylar Ve Görüşler

Paganlık Döneminden Kalan Ceza: Ölüm Cezası - Hamdi Yaver AKTAN

02 Ekim 2020 Cuma

Lev Tolstoy, Paris’te bir idam cezasının infazına tanık olmuştur. Yaşama duyduğu saygıya acımasız bir saldırı kabul ettiği bu olay yüzünden öfkeyle kenti terk eder. Rus eleştirmen Botkin’e yazar: Kafkasya’da da savaşta da birçok üzücü ve korkunç olay gördüm, ama gözümün önünde bir adamı parça parça etseydiler bile, yaşayacağım şok bu dâhiyane ve zarif makinenin genç, güçlü ve sağlıklı bir adamı bir anda ölüme göndermesinin yarattığı etki kadar korkunç olmazdı…”

Büyük Tolstoy bundan sonra Rusya’daki ölüm cezasını öfkeyle protesto ediyor ve 1905 yılında Susamam” isimli ünlü makalesini yazıyordu.

EN FAYDASIZI

Aydınlanma düşünürleriyle tanışmış olan Beccaria, ölüm cezasının tek sebebinin, tanrıların öfkelerinin kanla bastırıldığı pagan dönemlerinde insanların kurban edilmeleri olduğunu belirtir. Beccaria’ya göre bütün cezalar içinde en faydasızı ve iğrenci ölüm cezasıdır. Ölüm cezası, insanlara verdiği canavarlık örneği nedeniyle de yararlı olmamaktadır.”

Albert Camus’ya göre “ölüm cezası kanun dışı bırakılmadıkça ne kişilerin vicdanları ne de toplumun töreleri huzura kavuşabilir.”

Geçen yüzyılda Fransa’da bir Nazi işbirlikçisine verilen ölüm cezasına karşı toplanan imzaya katılan Camus, gerekçesini “ölüm cezasına karşı oluşu” olarak gösterdi ve Yoksa B... ile onun asla anlamayacağı sebeplerle hiçbir zaman tokalaşmayacağı”nı da ekledi!

Kozasından çıkmamış bir kelebeğin ölümüne neden olan El Grekoya Mektuplar’ın kahramanı “Yüreğim burkuldu; ezeli bir yasayı bozmakta gösterdiğim acelecilikle kelebeği öldürmüştüm. Artık elimde bir kadavra taşıyordum. Aradan yıllar geçti ama o zamandan beri kelebeğin o hafif kadavrası hâlâ vicdanım için bir yüktür...” diyerek bir yaşama son vermiş olmanın üzüntüsünü yaşar!

Kimi zaman, toplumun tepkisini çeken suçlar nedeniyle ölüm cezasının yeniden gündeme geldiği görülmektedir. Haklı öfkeye karşın soğukkanlılıkla düşünülmesinde yarar olduğunu düşünmekteyiz. Anayasanın, Kişinin Dokunulmazlığı; maddi ve manevi varlığı başlıklı 17. maddesinin 4. fıkrasındaki Mahkemelerce verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesi hali ile...” ibaresi 07.05.2004 tarih ve 5170 sayılı kanunun 3. ve 15. maddenin 2. fıkrasındaki “ölüm cezalarının infazı” ibaresi de aynı kanunun 2. maddesi ile madde metinlerinden çıkarılmıştır.

HER KOŞULDA KALDIRILDI

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 6 No’lu protokolün 1. maddesi ile ölüm cezası kaldırılmış, ancak savaş zamanında söz konusu ceza istisna tutulmuştu. Ancak 13 No’lu protokolün 1. maddesi ile ölüm cezası her koşulda kaldırılmış ve sözleşmenin 15. maddesine dayanılarak protokol hükümlerine istisna getirilemeyeceği gibi (m.2) sözleşmenin 57. maddesine dayanılarak çekince de konulamayacağı öngörülmüştür (m.3). 3 Mayıs 2002 tarihinde imzaya açılan 13 No’lu protokol Türkiye tarafından 9 Ocak 2004 tarihinde Strazburg’da imzalanmış ve 06.10.2005 tarih ve 5409 sayılı kanunla uygun bulunmuştur.

Öte yandan Medeni ve Siyasi Haklar Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Ek Seçimlik 2 No’lu protokolü de barış zamanında ölüm cezasını yasaklamış, savaş zamanında çok ise çok sınırlı olarak kabul etmiştir.

ANAYASAL SORUN

Ölüm cezasının çok sınırlı suçlarla ilgili olarak yeniden getirilmesi öncelikle anayasa sorunudur. Ancak, AİHS’ye ilişkin 13 No’lu protokol karşısında olası sonuçları da düşünülmelidir. Protokoller, sözleşmenin ayrılmaz parçalarıdır. Her koşulda ölüm cezasını kaldıran 13 No’lu protokolden çekilmek sözleşmeden de çekilmek anlamına gelmektedir. Sözleşmeden çıkılması halinde Avrupa Konseyi’nden de çıkmak zorunluluğu doğmaktadır. Avrupa Birliği’ne girmek ise söz konusu bile olamaz.

Kanunun farklı boyutları da düşünüldüğünde ekonomik, sosyal, kültürel vb. ilişkilerin durumu ne olacaktır?

HAMDİ YAVER AKTAN
YARGITAY ONURSAL DAİRE BAŞKANI

Faydalanılan eserler:

1- George Steıner: Tolstoy mu – Dostoyevski mi (Çev: Seda Çalışkan) İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2015/ s. 239-240

2- Solomon Volkov: 20. Yüzyıl Rus Kültür Tarihi (Çev: Sabri Gürses) Alfa Yayınları, İstanbul, 2018, s. 16

3- Philipp Blom: Cadı Kazanı – Avrupa Aydınlanmasının Unutulmuş Radikalizmi (Çev: Faruk Akkuş) Sel Yayıncılık, İstanbul, 2014, s. 271

4- Camus/Koestler: Ölüm Cezası Üstüne Düşünceler (Çev: Ali Sirmen) Alan Yayıncılık, İstanbul, 1986, s.71.

5- Tony Judt: Kusurlu Geçmiş, Fransız Entelektüelleri, 1944-1956 (Çev: Nurettin Elhüseyni) Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2020, s. 67

6- Nikos Kazancakis: El Greko’ya Mektuplar (Çev: Ahmet Angın) Can Yayınları, İstanbul, 2019, s. 520




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları