Olaylar Ve Görüşler

Özgürlükler Nasıl Genişletilebilir?

05 Mart 2015 Perşembe

AKP hükümetince, halkın sosyal ve ekonomik haklar yönünden sürekli mağdur edilmesi, demokratik hukuk devletinin örselenmesi, polis devletine doğru giden bir sürecin zorlanması ancak birleşik muhalefet cephesi ile engellenebilir.

Anayasamızın 2. maddesi ile güvence altına alınmış “Demokratik, Hukuk Devleti”nin en önemli güvencesi bağımsız yargıdır ancak bu kendi başına yeterli değildir. Bizim gibi ülkelerde yürütmenin yargı üzerinde etkisigücü de eklenince “demokratik, hukuk devleti”nin anayasal güvence altına alınmış olması kâğıt üzerinde kalmaktadır.

Demokrasi alanında abluka
“Demokratik hukuk devleti”nin güvencesi, bağımsız ve tarafsız yargını yanında özgür bir basının varlığı, demokratik kitle örgütlerininsendikaların, sivil toplum kuruluşlarının, meslek örgütlerinin özgürce faaliyet gösterebilmesi, yasama ve yürütmenin karar alma süreçlerini etkileyebilmesinden geçmektedir. Hükümet antidemokratik politikalarını başta yasama organını olmak üzere (Ör: İç Güvenlik Yasası) medyayı yandaş yapmak, meslek örgütlerini işlevsizleştirmek, sendikaları etkisizleştirmek üzerine kurgulamaktadır. Anayasa ile güvence altına alınmış gösteri ve yürüyüş hakkı da İç Güvenlik Yasası Paketi ile ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Demokrasi ve özgürlükler alanında var olan abluka her geçen gün daraltılmaya çalışılmaktadır. Söz konusu abluka nasıl kırılabilir?

Özgürlükler mücadelesi
Eğitim Sen üyesi Tayfun Cengiz 28 ve 29 Mart 2012 tarihlerinde tüm ülke çapında “uyarı grevi” adı altında işe gelmeme eylemine katılmış, bu eyleminden dolayı kendisine “uyarma” disiplin cezası verilmiştir. Söz konusu ceza idari yargıda iptal davasına konu edilmiş ancak idari yargı söz konusu cezayı iptal etmemiştir. İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine konu bireysel başvuru yolu ile Anayasa Mahkemesi’ne taşınmış ve mahkeme başvurucu lehine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu 18.09.2014 tarih ve Başvuru No: 2013/8463 sayılı kararı, 4 Aralık 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Karar, hak ve özgürlükler mücadelesinde sendikalarının önünü açan önemli bir karardır.
Anayasa Mahkemesi bu kararında: “… Anayasanın 51- 54. maddelerinde düzenlenen sendikal hak ve özgürlükler, benzer güvenceler getiren başta Örgütlenme Özgürlüğü Sözleşmesi ile Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi olmak üzere ilgili Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartı ile tamamlanmaktadır. …. Başvurucu, ‘ülke çapında yapılan bir sendika eylemine katıldığı için kendisi hakkında uyarma cezası verilmesinin sendika hakkına müdahale teşkil ettiğini’ iddia etmektedir. ‘Bakanlık görüşünde bu tür cezaların sendika hakkına müdahale oluşturduğu’ ifade edilmiştir. Başvurucunun sendikal faaliyet kapsamında ülke çapında yapılan bir eyleme katılması nedeniyle ‘cezalandırılması’ ile başvurucunun, ‘sendika hakkına yönelik bir müdahale yapılmıştır’. Sendika hakkını kullanan kişilerin disiplin soruşturması tehdidi altında kaldıklarını not etmek gerekir… Açıklanan nedenlerle, her ne kadar hafif bir ceza olsa da şikâyet edilen uyarma cezasının ‘toplumsal bir ihtiyaç baskısına’ tekabül etmemesi nedeniyle ‘demokratik toplumda gerekli olmadığı’ sonucuna varılmıştır. … Açıklanan nedenlerle; başvurunun, ‘kabul edilebilir olduğuna’, sendika hakkına yapılan müdahale nedeniyle anayasanın 51. maddesinin ‘ihlal edildiğine’, 18/9/2014 tarihinde ‘oybirliğiyle’ karar verildi” şeklindeki kararı demokratik hukuk devletine, sosyal ve ekonomik hakları yapılacak tüm saldırılara karşı üretimden gelen gücü kullanma hakkını vermektedir.

Emsal karar
Mahkemenin bu kararı işçi sendikaları için de emsal niteliktedir. Sendikanın aldığı karara uyarak işçi işe gelmezse veya işyerini terk ederse, işçinin 4857 sayılı iş kanununun 25/ II maddesi “g” fıkrası: “İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki işgünü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” gereği iş akdine son verilebilecek olsa da Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı ile işçiye herhangi bir müeyyide uygulanamaz.

Birleşik muhalefet cephesi
AKP hükümetince halkın sosyal ve ekonomik haklar yönünde sürekli mağdur edilmesi, demokratik hukuk devletinin örselenmesi, polis devletine doğru giden bir sürecin zorlanması ancak birleşik muhalefet cephesi ile engellenebilir.
Bu cephenin en önemli ayaklarından biri DİSK, TTB, TMMOB ve KESK’tir. Sosyal demokrat, sol ve sosyalist partiler ile bağımsız medya da diğer unsurlarıdır. Anayasa ile güvence altına alınmış “demokratik, sosyal hukuk devleti”ni hayata geçirmek ve yaşatmak bu güçlerin birleşik mücadelesi ile mümkün olacaktır. 7 Haziran seçimleri ve Ağustos 2015 Toplusözleşme Görüşmeleri için Anayasa Mahkemesi’nin 18.09.2014 tarih ve Başvuru No: 2013/8463 sayılı kararı sendikalar için üretimden gelen gücü kullanmakta önemli bir olanak sunmaktadır. Demokrasi güçleri olanakları iyi kullanması halinde AKP’nin örmek istediği ablukaya geçit verilmeyecektir.  

Av. ERSİN ALBUZ KESK-BTS İstanbul 1 No’lu Şube Hukuk, TİS ve İnsan Hakları Sekreteri

 

-

 

Grev Güvenliği Tehdit Edebilir mi?

Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun (TİSGLK) 33. maddesine göre bir grev, ancak Bakanlar Kurulu kararınca genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu niteliklerin ortaya çıkması durumunda altmış gün boyunca ertelenebilir. Ertelemenin altında yatan giz ise sendikal özgürlüklerin, toplu pazarlık haklarının ve grev seçeneğinin ortadan kaldırılması; yandaş sarı sendikalar, istihdam büroları ile emek dünyasının sosyal hakları yok edilerek taşeron sisteme teslim edilmesidir!

Greve erteleme
2014 Ağustos ayı itibarıyla başlayan toplusözleşme görüşmelerinde Metal Sanayicileri Sendikası’nın (MESS) önerdiği ücret zammı yöntemine, ihbar ve kıdem tazminatlarının toplusözleşmedeki hakların geriletilmesine, devamlılık primlerinin kaldırılmasına, deneme süresi adı altında güvencesiz çalışma süresinin dört aya çıkarılmasına, esnek çalışma düzeninin dayatılarak fazla mesai ücretlerinin yok edilmesine karşın, metal işçilerinin çoğunluğu “MESS’e dur!” dedi. 29 Ocak 2015 günü, on kent ve yirmi iki fabrikada metal işçisinin greve çıkmasıyla beraber; aynı gün Bakanlar Kurulu tarafından, Sendikalar ve Toplu İş Kanunu’nun 63. maddesine göre grev, “Milli Güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle ertelenir. Benzerlerinde görüleceği üzere, taraflardan biri uyuşmazlığı Yüksek Hakem Kurulu’na taşıyarak işçi aleyhine bir sonuca ulaşılacaktır. Erteleme süresinin sonunda tekrar greve çıkılması yasal olarak olası değil! Görüleceği üzere ertelemenin gerçek anlamı, emekçinin en büyük silahı olan grevin yasaklanmasıdır!

Grev yasaklarına dar çerçeve
6356 sayılı sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu ile 2822 sayılı kanunda yer alan grev yasakları ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) standartlarına aykırıdır.
Can ve mal kurtarma işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğalgaz, petrol üretimi ve dağıtımı; bankacılık hizmetlerinde; petrokimya işlerinde; Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nca doğrudan işletilen işyerlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev ve lokavt yapılamaz. ILO, hastaneleri, elektrik üretim, dağıtım hizmetleri, şehir suyu şebeke hizmetlerini “temel hizmet” olarak nitelendirerek, grev yasaklarına dar bir çerçeve çizer!

Milli güvenlik nasıl gerçekleşir?
İşçi ve emekçilerin hakları için mücadele eden ve alın terinin, demokrasinin vazgeçilmezi gören; en temel örgütlenme faaliyetleri çeşitli yasaklarla engellenmeye çalışılan, üyeleri baskılarla, işsizlikle, hapislikle tehdit edilen az sayıdaki sendikanın önünde aşılması olanaksız olan “milli güvenlik” tanımı bulunmaktadır.
Bu tanım, iktidar veya egemen güçler tarafından geliştirilerek aranan her hakkın karşısına çıkarılmaktadır! Metal işçisinin mücadelesi özel istihdam bürolarının getireceği pazar düzeninin bozulmasında; eşit işe eşit ücret ile kadın haklarına sahip çıkılmasında, esnek çalışma saatlerine, emeğin sonucunda oluşan artı değerin adaletli paylaşımında bu mücadelenin etkisiz kalması olanaksızdır.
Milli Güvenlik, sermayeemek barışının sonucunda gerçekleşecektir!

BAYRAM SARI Yazar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları