Olaylar Ve Görüşler

Ölüm cezası mı?

10 Ağustos 2016 Çarşamba

15 Temmuz’un Türk siyasal ve hukuk hayatına getirdiği pek çok tartışma konusundan biri, ölüm cezasının yeniden getirilmesi yönünde ortaya atılan önemli ve yoğun istek oldu.

Önceki günlerde belirtilen ölüm cezasının yeniden getirilmesi isteği, adeta benimser nitelikte ve dolaylı biçimde Sayın Cumhurbaşkanı, konunun TBMM tarafından ele alınabileceğini belirtirken ve son Yenikapı mitinginde ölüm cezasının çeşitli ülkelerde uygulandığını açıklarken aynı tutumunu devam ettirdi.

Önemli ilkeler
Öncelikle, bu yazıda şu önemli noktayı vurgulamak gerekir ki, ceza hukukunda önemli bir ilke, aleyhe olan, daha ağır olan ceza yaptırımının geriye yürümemesidir. Öğretide, “aleyhe olan ceza kuralı geçmişe yönelik olarak uygulanmaz” ya da “failin lehine olan ceza kuralı geçmişe etkilidir” şeklinde açıklanan bu ilke TCK 7/2’de şöyle yer almıştır: “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.”
Diğer önemli bir ilke de eylemin işlendiği zaman yürürlükte olan kanuna göre cezalandırılmasıdır. Bu ilke de anayasa 38/1. maddesinde yer almıştır.
Buna göre, “.... Kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suç işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.”

15 Temmuz için olamaz
Anayasanın 38/1. ve TCK 7. maddelerinde yer alan bu ilkeler güncel tartışmalar açısından çok önemlidir, çünkü TCK’de ve hatta anayasada yapılacak değişiklik, örneğin ölüm cezasının tekrar yürürlüğe konulması 15 Temmuz ve öncesi eylemlerinde uygulama yeri bulmayacaktır. Bu durum insan hakları kavramının vazgeçilemez bir gereği olarak da ortaya çıkmaktadır.
Ölüm cezasının yürürlüğü ve uygulanması ile ilgili karşılaşılacak bu durumdan başka bu cezanın uluslararası boyutlardaki olumsuz etkilerinin tekrarlanmasının yanı sıra, Türkiyemizin on bir yıl önce bu cezayı kaldırarak uygar ve çağdaş bir siyaseti benimsemiş olduğunun, bunun Türk insanına saygı gereği verilmiş tarihsel bir karar olduğunu, bundan geri dönmenin yargı, yasama ve yürütmede giderek hukuku zorlayıcı ve hatta ihlal edici uygulamalara gidileceğini belirtmek gerekmektedir. Evet, ölüm cezası ve cezaların ağırlığı insan haklarına aykırıdır ve insanı amaç olarak kabul etmeyen bir anlayışın ürünüdür.

Dönülemez nitelikte
Doğaldır ki, ölüm cezasının verildiği ve uygulandığı örneklerde, adli ve idari sistemin hatalarının artık dönülemez nitelik taşıyacağını belirtmek zorunlu olacaktır. Özellikle buhranlı dönemlerde verilen ölüm cezalarının temelindeki yanlışlıklar toplumların hiç unutmadığı hazin olayları oluşturmaktadır. Toplumumuz bu olguları yeniden yaşamak istiyor mu? Bunu sorgulamak gerekir.

 

Prof. Dr. KÖKSAL BAYRAKTAR
Yeditepe Üniv. Hukuk Fakültesi
Ceza Hukuku Öğretim Üyesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları