Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Norma İşkence Yapmak - Hamdi Yaver AKTAN
TCK’de düzenlenmiş olan halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu (TCK m.216/1) “halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse”nin cezalandırılacağını öngörmektedir. Madde metninden bir kısmını yazdığımız suçun oluşabilmesi için tahrik eyleminde kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması aranmaktadır.
YAKIN TEHLİKE KOŞULU
Maddenin yorumlanmasında yol göstericiliği kabul edilen gerekçede, tahrikin, soyut saygısızlık ve reddin ötesinde, bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tür
davranışları pekiştirmeye nesnel olarak elverişli olması gerekliliğine işaret
edilmiştir. Maddenin ilk fıkrası TBMM Genel Kurulu’nda değişikliğe uğramıştır.
Değişiklik gerekçesinde “...İfade özgürlüğünün genişletilmesi süreci ve
AİHM’nin kararlarının bağlayıcılığı da göz önünde
tutularak madde metnine ifade özgürlüğünün
kapsamını genişletmek
amacıyla açık ve yakın tehlike koşulu eklenmiştir.
Buna göre, söz konusu suçun oluşması için işlenen fiil nedeniyle kamu güvenliği açısından açık ve yakın
tehlikenin ortaya çıkması gerekir. Açık ve yakın tehlikenin belirlenmesinde,
hâkimin böyle bir durumun
ortaya çıktığına dair somut olguların varlığına ilişkin dayanak noktalarını
tespit etmesi ve bunları kararında göstermesi gerekmektedir” denilmiştir.
Bu açıklama karşısında hemen belirtilmelidir ki organize olarak değişik yerlerden özel ve tüzel kişilerin yapacakları suç duyurularından açık ve yakın tehlikenin oluştuğunun kabulü olanaksızdır. Gerekçe buna elverişli değildir. Çağdaş hukukta soyut tehlike suçlarının azaltılması eğilimi giderek güçlenmekte, alanı daraltılmaktadır. Madde somut tehlike suçunu getirmektedir. Suçun oluşabilmesi için kamu güvenliğinin bozulması tehlikesinin, somut olaylara dayalı olarak varlığı gereklidir. Hatta hem kin hem de düşmanlık bir arada bulunmalıdır.
Yargıtay, TCK m.216/1’i de gözeterek verdiği bir kararda “zarar vermeye” dayalı olarak yorumda bulunmuştur. Tahrik varlığının saptanmasında şiddet öğesinin bulunup bulunmadığı da kararlarda gözetilmektedir. Tahrikin elverişli olabilmesi için şiddet çağrısının gerekliliği karşısında bunların dışında kalan söylemler ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Dahası Ceza Genel Kurulu “...kışkırtmanın şiddet çağrısını içermesi ve bu çağrının etkin düzeyde gerçekleşmesi” gerekliliğini kararlarında benimsemiştir.
DEMOKRATİKLEŞME GÖSTERGESİ
Yargıtay’ın “şiddet” koşulunu araması isabetlidir. Öğretide bir
kısım yazarlar tarafından eleştirilse de açık ve yakın tehlike ölçütü modern ceza hukukunda oldukça eskimiştir. Şiddet çağrısı dışındaki açıklamalar ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmeli ve korunmalıdır.
AİHM içtihadı da bu yöndedir. Kaldı ki Türkiye pratiği
dikkate alındığında Yargıtay uygulamasının yerinde olduğu belirtilmelidir. Öte
yandan düşmanlık sözcüğünün
zarar vermeyi içerdiği
dikkate alındığında ve evrensel hukukun geldiği aşama düşünüldüğünde etkin şiddet çağrısı aranmasının demokratikleşmenin göstergelerinden olacağı da
unutulmamalıdır.
Söz konusu maddenin (TCK m.216) üçüncü fıkrasında açık ve yakın tehlikeden söz edilmemesine karşın Yargıtay bu fıkrada düzenlenen suç için de “şiddet çağrısı ve tavsiyesini” aramıştır. Anlaşılmaktadır ki suçun oluşabilmesi için tahrik de yeterli değildir. Tahrikin şiddet çağrısını içermesi, etkin bir şekilde yapılması ve önerilmesi gerekmektedir.
ÖLÇÜ ÇOK NET
İfadenin şiddet çağrısı içermesi ile şiddetli ifade karıştırılmamalıdır. İfade özgürlüğünün rahatsız edici olması niteliği gereğidir. Bu konu daha fazla açıklamayı gerektirmeyecek ölçüde açıktır. Tartışmasızdır! Ne var ki son zamanlarda açılan davalarda şiddet çağrısı şöyle dursun, şiddetli bir ifade içermeyen öznel tespitlerden dolayı davalar açıldığına tanık olunmaktadır.
Lekelenmeme hakkı kapsamında değerlendirilerek işlem yapılmayı
gerektirmeyen ve dolayısıyla soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar
verilmesi gerekirken (CMK m.158/6) kovuşturmaya yer olmadığı kararı (CMK
m.171/1) evresi de geçilerek
davalar açılması acaba “Norma işkence yapmak!” olmaz mı?
HAMDİ YAVER AKTAN
YARGITAY ONURSAL DAİRE BAŞKANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!