Olaylar Ve Görüşler

Narin’in kaybı ve gizlenen görev - Prof. Dr. Köksal Bayraktar

14 Eylül 2024 Cumartesi

Türkiye’nin sürekli değişen gündemi içinde son günlerde değişmeyen konu; küçük bir kızın, Narin’in önce kaybolması, günlerce bulunamaması, yaşadığı köy ve çevresinde aranması, ardından öldürüldüğünün ortaya çıkması ve Narin’i kimin veya kimlerin öldürdüğü oldu. 

Hukukçular, adli tıp uzmanları, güvenlik alanında çalışanlar, günlerce televizyon yayınlarında sürekli bu konuyu görüştüler. Olayın duyulması geçmişte yaşanan ve şüpheli olayları da gündeme getirdi. Aile içinde geçmiş yıllarda yine benzer olayın olduğu ileri sürüldü. Türkiye’nin başka yerlerinde de son günlerde yeni olaylar yaşandı. Bu arada yaşamını yitiren zavallı kızın geçmiş günlerde çekilmiş bazı fotoğrafları, videoları televizyon kanallarında yayımlandı. Çaresiz küçük kızın cesedinin bulunmasından sonra yapılan cenaze töreninde milletvekilleri hazır bulundu, başsağlığı dilekleri siyasetçiler tarafından dile getirildi. Devamında bu kez, mezarlık görüntüleri televizyonda paylaşılmaya başlandı. 

ASIL SORUMLU KİM?

Ancak pek çok televizyon programında gerçek suçlunun kim ya da kimler olduğu hiç söylenmedi. Olay hep yüzeysel yorumlarla, yalnızca bilmece çözme tutumu içindeydi ve böyle devam ediyor. 

Acaba sorumlu kimdir ya da kimlerdir? Sorumlu olanlar yalnızca ailesi veya yakın akrabaları mı? Yoksa, Narin’in yaşadığı köye okul yapmayanlar, orada kitaplık kurmayanlar, o bölgede yeterince eğitim kurumu açmayanlar, çocukları koruyan yasaları uygulamayanlar, kurumlar ve benzer kuruluşları bütün ülkeye yaymayanlar, dini eğitimi milli eğitime üstün tutanlar mıdır? Çocuk yuvalarının, öğrenci yurtlarının, köy okullarının, ilkokulların, yatılı bölge okullarının, kütüphanelerin, gençlik kurumlarının yokluğuna neden olanlar mıdır?

BİZE DÜŞEN GÖREV

Toplumun bütün unsurlarında, kuruluşlarında payı olanlar, geri kalmışlığı ülkeye mahkûm edenler sorumlu değil midir? Narin’in yaşadığı ortamı, çevreyi, televizyonda herkes gördüğüne göre, sorumluların daha doğru saptanmasında gerçeğin açıklanması doğru olmaz mı?

Gerçek şudur ki sorumlu olan toplum, toplumu oluşturan kesimlerdir. “Hepimiz sorumluyuz, suçluyuz” özdeyişi tam da burada geçerli olmaz mı? Çocuklar gerçekten toplumumuzun geleceği ise temel görevimizin çocuklara çağdaş bir yaklaşımla eğilmek olması daha doğru değil mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları