Olaylar Ve Görüşler

Mustafa Kemal’ler tükenmez! - Barış Bulut

31 Ağustos 2024 Cumartesi

Adı Mustafa’ydı. Adaşı olan öğretmeni Kemal adını ekledi. Halbuki ne öğretmeni ne de Mustafa, yıllar sonra tüm dünyanın onu tanıyacağını, eşi benzeri olmayacağını biliyordu. 

Askerliğe olan aşkıyla teğmen rütbesiyle bitirdi harp okulunu. Teğmen Mustafa Kemal oldu. Bilgiye olan açlığı ve akademik dehasıyla kurmay yüzbaşı oldu. Çanakkale Boğazı’nda bir eli ile sallana sallana gelen düşman gemilerini denizde, diğer eli ile karınca ordusu gibi gelen askerleri karada durdururken yaralandı, Gazi Mustafa Kemal oldu.

Başöğretmen oldu. Başkomutan oldu. Cumhurbaşkanı oldu. Öyle büyüktü ki yüreği; tek bir gününü boşa harcamadığı ömründe, salıncakta çocuk da oldu. Saymakla bitmeyecek unvanları, başardıkça diziliyordu adının önüne.

ÇAĞDAŞ BİR ÜLKE

Onun umurunda olan tek şey ise “muassır” medeniyetler seviyesinde bir ülke kurmaktı.

Çanakkale Savaşı’ndan 16 yıl sonra, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde Anzak askerlerinin annelerine hitaben;

“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” diyebilen yüce bir liderdi.

KENDİNDEN EMİN...

İzmir’in işgal altında olduğu üç yıl boyunca, askeri literatüre giren dahiyane planını hazırlamış ve harekete geçmişti. Büyük Taarruz’a dört gün kala, konakladığı odasından çıktığında dört gün sonra yaşanacak savaşın sonuçlarından tedirgin kurmaylarına Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanını okumalarını gülümseyerek tavsiye edecek kadar kendinden emin bir liderdi.

Ve dört gün sonra 30 Ağustos’ta tufan olup yağmıştı düşmanın üzerine. Gerçekten adı gibi büyük bir taarruzdu. Üç yıl boyunca yerleşen işgal kuvvetlerinden 72 saatte geri alınmıştı İzmir. 

Başkomutan unvanını hak ettiğini, İzmir’e ordularının başında, atının üzerinde girerek göstermişti kendisini mutluluk gözyaşlarıyla karşılayan, çok sevdiği milletine...

İşgal kuvvetleri İstanbul’a geldiğinde

“Geldikleri gibi giderler” demişti.

Başkomutanın, İzmir’i aldıktan sonra, yüzünü İstanbul’a çevirmesi; muzaffer edasıyla gelen düşman birliklerinin, kime çattıklarını anlamaya çalışarak, apar topar kaçmalarına yetmişti.

ONU ANLAYABİLMEK...

Sayısız savaşlar, devrimler sığdırdığı 57 yıllık ömrü bizim için yapmak istediklerine yetmemişti.

Kendisi için istediği tek şey ise ölüm döşeğinde dile getirdiği enginardı. Tüm ülke seferber olmasına rağmen enginar İstanbul’a yetiştirilememişti.

Bayrağımız gölgesinde özgürce yediğimiz enginarlar, ruhuna değsin!

Ancak sağlam temellere oturttuğu devrimleri, ders niteliğindeki sözleri, bugün de yolumuzu aydınlatıyor. “Muhtaç olduğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur” demişti. “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir, düşüncelerimi anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir” demişti.

BİR ULUSUN GÖZLERİNDE

Doğru söylemişti. Çünkü -30 derecede, Cudi Dağı’nda, askeri yemek yemeden kendi yemeğini yemeyen teğmenin gözlerinde gördüm Mustafa Kemal Atatürk’ü.

Gözünü kırpmadan ateş yağmuruna karşı şaha kalkan, Çanakkale ruhundan bir nebze kaybetmemiş Mehmetçiğin gözlerinde; İstiklal Marşı’nı okurken tüylerimi diken diken eden, gözlerimi dolduran oğlumun; “Memleketimin her köşesi benimdir” diyerek en ücra köylere ışık götüren öğretmenimin; Türk Yıldızları’nı, dualar ve gözyaşlarıyla izleyen annemin gözlerinde gördüm Mustafa Kemal Atatürk’ü.

Harçlığının yarısını kitaba harcayan öğrencinin, bayrağımızı yurtdışında dalgalandıran sporcunun, İstiklal Marşı okunurken yağmura yakalanan ve kımıldamadan bitmesini bekleyen ilkokul çocuğunun gözlerinde, babalar gününde, annelerinin babalar gününü kutlayan şehit çocuklarının gözlerinde, bastonuyla zor yürüyerek Anıtkabir de selam duran dedemin gözlerinde gördüm.

Görebildikten sonra, hepimiz ne tarafa baksak görebileceğiz Mustafa Kemal Atatürk’ü. Çünkü tükenmeyecek. Şair Halim Yağcıoğlu’nun söylediği gibi;

“Tükenir elbet/ gökte yıldız denizde kum tükenir/ Bu vatan bu topraklar cömert/ Kutsal bir ateşim ki ben sönmez, inanın Mustafa Kemal’ler tükenmez!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları