Olaylar Ve Görüşler

Milli eğitim sisteminde laik eğitimin önemi - Selçuk Kosa

24 Ekim 2023 Salı

Milli eğitim sisteminin birçok hedefi vardır; bunlardan iki tanesi olmazsa olmaz hedeflerdir. Birincisi “Bireylere, karar verme kavramıyla karıştırmamak şartıyla kendi etkili yargılarını oluşturabilme yeteneği kazandırdıktan sonra doğruyu ve yanlışı ayırt etme yeteneğini kazandırmaktır”. çünkü bilim denilen olgu, ilk etapta, var olan şeylerin kendi yargılarımız ile kodlanmasıdır. Aksi takdirde değişmeksizin var olan bilgiler ya da otoritenin bilgileri bilim olarak kabul edilecektir.

DOĞRU BİLGİ AKTARIMI

Aynı şekilde bir alandaki tüm bilgiler öğrenildikten sonra sağlam bir yargıda bulunamıyorsak bilim yapmış değil, sadece tarih öğrenmiş oluruz. Milli eğitimin sisteminin amacı sadece geçmiş bilgileri bireylere aktarmak değil, bireylerin bu bilgiler ile hâkim olan bakış açısını daha ileri bir seviyeye çıkartması için gerekli güveni vermek olmalıdır. Örneğin; Kopernik’ten önce herkes gökyüzüne bakıyordu ama kimse “Dönen güneş değil, dünyadır” dememiştir, Arşimet’ten önce herkes suyun üstünde bir tas yüzdüğünü görmüştür ama kimse “Suyun kaldırma kuvveti var” dememiştir, Newton’dan önce herkes bir şeylerin yere düştüğünü görmüştür mutlaka ama kimse “Kütle çekim diye bir şey var” dememiştir. Bu analiz ile sadece bilgi aktarımının doğruyu ve yanlışı ayırt etme yetisini kazandıramadığı ve bireye etkili bir yargıda bulunma gücü vermediği söylenebilir.

BİREY VE TOPLUM ÇIKARI

Eğitimin diğer olmazsa olmaz hedefi ise verilen bilginin toplumsal çıkarlar için kullanılmasıdır. Aksi durumda kişinin muhteşem bilgi ve beceri donanımı, toplumsal açıdan yıkım getirecektir çünkü birey menfaatleri ile toplum menfaatleri çoğu zaman çakışır. Milli eğitim sisteminin amacı, kişisel menfaatler için yaşayan birey mantığını ortadan kaldırmak olmalıdır. İşte eğitim kelimesinin başına konan milli kavramının anlamı tam da budur; eşit, parasız ve milli-toplumsal menfaatler için eğitim, çünkü özel ve paralı eğitim toplumda bir bölünme aracı olarak görev yapacağı için milli-toplumsal menfaatlere göre birey yetiştirebilme olgusuna sahip olamaz.

EPİSTEMOLOJİK İNANÇLAR

Büyük bir eğitim psikoloğu ve bu alanda birçok etkili eserleri olan William G. Perry 1970’te, öğrencinin yargı yetisi kazanabilmesi ve toplumsal menfaati destekleyecek öğretilere sahip olabilmesi için ilk olarak epistemolojik inançlarının olgunlaşması gerektiğini vurgulamıştır ve ayrıca bu iki önemli hedefin gerçekleştirilirken öğrencinin mantıksal olarak olabilecek en zayıf halinden en güçlü haline kadar geçireceği süreçleri “Okul Yıllarında Zihinsel ve Ahlaki Gelişim Başmakları: Bir Şema” adlı kitabında, dokuz basamak ile sıralayarak şöyle özetlemiştir:

Basamak 1: Tüm problemler otoriteye bağlılık ile çözülür, doğruyu da yanlışı da otorite belirler.

Basamak 2: Problemlerin farklı cevapları algılanır fakat gerçekdışı görülür.

Basamak 3: Otoritenin bazı cevaplara sahip olmadığı algılanır fakat tehdit olarak görülmez.

Basamak 4: Cevaplar üzerinde şüpheye düşülür ve bir konuda herkesin kendi düşüncesine sahip olma hakkı tanınır.

Basamak 5: Tüm cevaplar değerlendirmeye alınır, aralarındaki bağlar analiz edilir.

Basamak 6: Doğrunun ve yanlışın, bakış açısına göre değiştiği görülür, tüm seküler amaçların varlığı kabul edilir ve güçlü bir bakış açısına ihtiyaç duyulur.

Basamak 7: İlk tecrübe olarak, kişisel deneyimler ve tercihlere dayanan bir bakış açısı gelişir.

Basamak 8: Bu bakış açısı her yönden incelenir, test edilir ve sorumluluk anlayışı gelişir.

Basamak 9: Bakış açısının tükenmesi durumunda yeni kavramlar ile sürekli gelişimi sağlanır yani artık bilim yapabilme yetisine sahip olunmuştur.

GERİ KALMIŞ ÜLKELERİN DURUMU

Milli eğitimin sisteminin amacı, toplumun medeniyet yolunda ilerlemesi için bireyin mantık basamaklarında dokuza yükselmesi ise Perry’ye göre bunun koşullarından biri altıncı basamakta seküler amaçları incelemek, yani ancak laik eğitim sistemi ile olabilir. Perry’nin şemasına göre laik eğitim sistemi olmadan sorgulayan ve mantıklı bireyler yetiştirmek yani beşinci basamağın üstüne çıkmak imkânsızdır. Perry’nin tezinin doğruluğunu günümüzde de görebiliriz.

Laik eğitim sistemine sahip olmayan gelişememiş ve geri kalmış ülkeler, Amerika ve Fransa gibi din derslerini yasal düzeyde yasaklamış laik ülkelere karşı başarı gösterememekte ve milli menfaatleri söz konusu olduğunda koruyamamaktadırlar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları