Olaylar Ve Görüşler

Marmara Denizi komadan nasıl çıkar? - Dursun Yıldız

19 Eylül 2024 Perşembe

Marmara Denizi’nin kirlenmesi ve buna karşı önlemler sürecinin yaklaşık 40 yıllık bir geçmişi var. Deniz son olarak 2021 yılında müsilaj (deniz salyası) kirliliği ile gündeme geldi. Yüzeydeki müsilaj kaldırıldı, stratejik plan hazırlandı. Bilim kurulu ve eylem planı koordinasyon kurulu oluşturuldu. 

Aradan üç yıl geçti. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün “Bilim 2” gemisi Marmara Denizi’ni inceleme seferlerinin ilk bölümünü geçtiğimiz günlerde tamamladı. Daha sonra ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yücel, Marmara Denizi’nin ilk 30 metresi hariç ciddi oksijen azlığı içinde ve koma halinde olduğunu açıkladı. 

Yücel, sıcaklık, oksijensizleşme ve kirliliğin denizde birbirini besleyen kısır bir döngü oluşturduğunu söyledi. Yapılan açıklamada son üç yıldaki gidişat sürerse, önümüzdeki 4-5 yıl içerisinde Doğu Marmara’da hidrojen sülfürün artacağı ve bunun da bir felaket anlamına geldiği belirtildi. Marmara Denizi, birbirini besleyen bir kirlilik çevrimi sonucu komaya girdi. 

KİRLİLİK YÜKÜ AĞIRLAŞIYOR

Bilim insanları, Marmara’nın sorununun azot ve fosfor yükü olduğunu hatırlatıyor ve bu yükün önemli bir kısmının tarımsal girdiler ve şehirlerin arıtılmamış, az arıtılmış veya en ileri seviyede arıtılmamış atık sularının Marmara ile buluşmasından kaynaklandığını belirtiyor. Acil olarak harekete geçilmesi gereken konuların başında da bu iki sorunun geldiği tekrar ediliyor. Aslında Marmara Denizi’ndeki acil önlemler için 6 Haziran 2021’de hazırlanan 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planı’ndaki maddelerden 14’ünün kirlilik yükünün azaltılmasıyla ilgili olması da bunun açıkça bilindiğini ortaya koyuyor. 

Son üç yıldır bu konuda alınacak önlemler için Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı hazırlandı. Kirlilik önleyici bilimsel projeler seçildi. Marmara Denizi Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edildi. Bu bölgenin sınırları genişletildi. Eylem planı koordinasyon kurulu oluşturuldu. Kurul bölgedeki farklı kentlerde dört toplantı yaptı. Çalışmalar sürüyor ancak Marmara’nın kirliliği de sürüyor. 

Marmara Denizi uzun süredir artarak devam eden yaygın bir kirlenme süreci yaşamış ve sorun kronikleşmiştir. Bu nedenle Marmara’ya kirli atıksu girişinin önlenmesi hususu Marmara Denizi çevresindeki havzalar bütünlüğü kapsamında ele alınmalıdır. 

Bu anlamda çevre koruma planı kapsamında yapılan Marmara Denizi Havzası Çevre Master Planı ve Yatırım Stratejisi çalışmaları, Marmara ve Susurluk Havza Yönetim Planları gibi mevcut çalışmalardan da yararlanılarak hızla Marmara Denizi Havza Bölgesi Su Yönetimi planı hazırlanabilir. 

Ancak bu planın hazırlanmasından daha önemli olanı plandaki önlemleri sürekli ve en etkili şekilde hangi ölçekte ve hangi kurumsal yapının gerçekleştireceğidir. Bu görev halen farklı yetki ve sorumlulukları olan ilgili kurumların arasında koordinasyon sağlayacak bir kurul tarafından gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.

HAVZA YÖNETİMİ GEREKLİ 

Marmara’yı komaya sokan sorun, biyolojik sonuçları nedeniyle bir kirlilik sorunudur. Ancak nedenleri itibarıyla bir atıksu ve çevre yönetimi sorunu olarak görülmelidir. Önleyici önlemler için hızla bölgedeki klasik çok parçalı, yetki karmaşalı, koordinasyonsuz su yönetimi anlayışından uzaklaşılmalıdır. Bu kapsamda önce sorunun yaşandığı Marmara Denizi’ne boşalan akarsuları ve noktasal ve yayılı atıksu kaynaklarını birlikte ele alan bir havza alanı tanımlanmalıdır.

‘SU YASASI TASLAĞI’

Deniz çevresindeki Marmara Havzası ve Susurluk Havzası tek bir havza bütünlüğü içinde Marmara Denizi Havza Bölgesi olarak tanımlanmalıdır. Bu havza bölgesindeki tüm ilgili ölçüm, denetleme ve uygulama kurumları ile tam bir eşgüdüm içinde çalışacak etkin bir havza yönetimi kurumsal yapısı oluşturulmalıdır. Bu yapının yasal çerçevesi “su yasası” taslağında yer almalıdır.

Artan nüfus, kirlilik çeşitleri, kirlilik yükleri ve iklim değişikliği baskıları Marmara Denizi havzası ölçeğinde entegre bir su kalitesi yönetim planının ödünsüz olarak uygulanmasını zorunlu kılıyor.

Özetle: Marmara Denizi gittikçe ağırlaşıyor. Bu denizin çevresinde alınacak önlemlerin başarılı olması geçici kurulların koordinasyon çalışması ile değil, havzanın tümüne hâkim ve yetkilendirilmiş etkili bir kurumun takip, denetim ve uygulamaları ile olanaklıdır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları