Olaylar Ve Görüşler

Liberal hegemonyanın yaşam savaşı - Dr. A. Murat ŞENER

09 Haziran 2022 Perşembe

Coğrafya kaderdir. Jeopolitik parametreleri haklı ve adil olan değil, gücünü ve ikna yeteneğini en akıllıca kullanan belirler. Bugün Batı diplomasisi, CNN International gibi medya kuruluşları, yazık ki tarihsel ve jeopolitik gerçeklere sırtını dönmüş durumda. Rusya lideri Putin’in “Saddamlaştırılması” için çabalıyor, Rusya’yı, Avrupa’yı istilaya hazırlanan günümüzün Nazi Almanyası olarak resmediyorlar. Rusya’yı sanat, spor, edebiyat, medya gibi hayatın her alanında ötekileştirmeye, yok saymaya çalışıyorlar. 

ABD APARATI

Diğer taraftan, Zelenski ve Kasparov gibi figürlere Eurovision şarkı yarışmasından Fransız Parlamentosu’na, Oscar Töreni’nden ABD Senatosu’na, uluslararası kamuoyunu etkileyebilmeleri için platform sunuyorlar. Amaç, baskı ve korku unsuruyla Batı’yı yeniden Rusya’ya karşı pozisyon almaya itmek ve daha düne kadar “beyin ölümü gerçekleşti” denen ve ABD dış siyasetinin belirleyici bir unsuru olan NATO’yu tekrardan hayata döndürmek. 

SSCB’nin dağılmasıyla güç-dengeleme politikalarına artık gereksinim kalmamış, tek kutuplu yeni düzende ABD, dünyayı kendince yeniden şekillendirmek için fırsat yakalamıştı. Askeri gücünü Amerikan milliyetçiliği ve liberal hegemonya fikirleriyle birleştirerek dış siyasette diğer ülkelerin içişlerine karışmayı kendinde meşru bir hak olarak görmüştü. 1990’ların sonunda, Dışişleri Bakanı Madeleine Albright bu durumu “ABD’nin haklı istisnailiği” olarak nitelemiş, ABD’nin herkesten daha dik durmasının, daha ileriyi görebilmesinin doğal sonucu olduğunu söylemişti. Bu radikal ve ideolojik yaklaşım ekonomide korumacı politika izleyen, NATO’yu işlevsiz olarak niteleyen Trump’ın başkanlığıyla son bulmuştu. 

UKRAYNA’NIN FEDA EDİLMESİ

2017’den itibaren Avrupa, daha bağımsız hareket etmeye başlamış, bu gelişmeler Rusya ve Çin’le geliştirilen ticari ilişkilere de yansımıştı. Rusya’nın toparlanması, Çin’in hızlı yükselişi güçler dengesinin yeniden öne çıktığı çok kutuplu yeni bir dünya düzenine geçişi ve liberal hegemonyanın sonunu işaret ediyordu. Bu süreç, Joe Biden’ın başkan seçilmesiyle sekteye uğradı.  

Savaşla farklı bir dünya düzenine geçilmez. Fakat mevcut konjonktürü değiştirmek için savaş körüklenip, bahane olarak kullanılabilir. Ukrayna’da yaşanan budur. Biden, 10 Haziran 2021’de Boris Johnson’la, NATO’nun oluşumunda tarihsel önemi olan Atlantik Bildirisi’ni güncelledi, “ABD geri döndü” mesajı verdi. 80 yıl sonra ihtiyaç duyulan bu güncelleme tesadüf değildi. Tek kutuplu dünya düzenine geri dönmek isteyen ABD için ilk adım, Soğuk Savaş’ın doğurduğu ideolojik kamplaşma ortamını tekrar yaratmaktı.

BÜYÜK RESİM

Fakat Avrupa, Rusya ve Çin’i artık tehdit olarak görmüyordu. “Demokratik” ve “otoriter” rejimler arasındaki ideolojik çatışma fikri, ne Avrupa’da ne Pasifik’te taraftar buluyordu, ta ki 24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasına kadar.  

Sadece son resme bakarak durum tahlil edenler, Rusya’nın tahrik edilmediğini, haksız olduğunu söylüyorlar. Oysa 1999’dan itibaren NATO’nun ısrarla izlediği genişleme politikası, özellikle Nisan 2008’de Bükreş’te dillendirilen kaygılar ve jeopolitik gerçekler düşünülürse, büyük resim bize farklı bir görsel sunuyor.

DR. A. MURAT ŞENER

SİYASET BİLİMCİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları