Olaylar Ve Görüşler

Kriz Yönetilebiliyor mu? Dr. Cihangir DUMANLI

28 Eylül 2020 Pazartesi

Son zamanlarda arkasına AB’yi alan Yunanistan ve GKRY’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de ulusal çıkarlarımızı tehdit eden girişimleri yeni bir krizin doğmasına neden oldu. Türkiye ile Yunanistan ve GKRY arasındaki bir sorun; bir yanda Türkiye ve KKTC; diğer yanda Yunanistan ile birlikte AB, ABD Fransa ve diğer kıyıdaş ülkelerin olduğu çok aktörlü bir krize döndü.

Bu tabloya bakıldığında sorunun hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı boyutunu aştığı, Türkiye ile Batı bloku arasında bir hesaplaşmaya döndüğü, bunun da kökeninin daha gerilerde olduğu görülmektedir. Bu ani bir kriz değil, AKP iktidarının düşman yaratan ve düşman cepheyi birleştiren dış politikasının sonucu olarak gelişen bir krizdir.

İçeriye bakıldığında ise bu kriz 2017 anayasa değişikliğinden sonra tek adam hükümet sisteminin karşılaştığı ilk büyük uluslararası krizdir. Krizin yönetimi yeni sistem için de bir test olmaktadır.

KRİZ YÖNETİMİ NEDİR?

Başarılı bir kriz yönetimi; krizi savaşa tırmandırmadan ve ulusal çıkarlarımızdan ödün vermeden kriz öncesi duruma (status-quo ante) dönmektir. İktidar bu sonucu elde ederse başarılı olacaktır. 

Oysa bu krizde inisiyatifin karşı tarafta olduğu; proaktif değil, reaktif bir yöntem uygulandığı; devletin yerleşik kriz yönetim sistemlerinin çalıştırılmadığı; Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve Dışişleri Bakanlığı (DİB)  ve Genelkurmay Başkanlığının birikimlerinin dışlandığı; her ağızdan bir ses çıktığı; devletler arasındaki ilişkilerin devlet başkanları arasındaki kişisel ilişkilere indirgendiği görülmektedir.

Krizle ilgili söylemler genellikle iç politikaya yönelik ve diplomasi dilinden uzak olmaktadır. Yapılan çıkışlar karşı tarafın tutumunu değiştirmekte etkili olamamaktadır. Oruç Reis gemisinin Antalya’ya çekilmesinde olduğu gibi Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı çelişkili açıklamalar yapabilmektedir. Bütün bunlar tek adam rejiminin krizi yönetmede başarılı olamadığını göstermektedir.

Oysa Türkiye köklü devlet geleneği, tarihi deneyimleri ve entelektüel birikimi ile krizi başarı ile yönetebilecek vasıtalara ve güce sahiptir. Mevcut hükümet sistemi bu vasıtaların kullanılmasını engellemekte, yönetimi tek adamın kararlarına bırakmaktadır. Etkili bir kriz yönetimi bilgili ve deneyimli uzmanların görüşlerinin karar süreçlerinde etkili olduğu devlet aklının kullanıldığı bir yapıyı gerektirmektedir. Tek adamın verdiği hızlı fakat yanlış kararlar yerine uzman görüşlerine dayalı zamanında ve doğru kararların verilmesi esas olmalıdır.

NE YAPMALI?

   Devletimizin yerleşmiş kriz yönetim sistemi işletilmeli, ilgili kurumlar (MGK, DİB,  Genelkurmay) etkin olarak çalıştırılmalıdır.

   Siyasi görüşlerine bakılmaksızın deneyimli ve liyakatli diplomatlar, askerler, istihbaratçılar, uluslararası ilişkiler uzmanlarının fikirlerinden yararlanılmalı, bu kişilerden oluşan kurullar (kriz masaları) oluşturulmalıdır.

   Atılacak adımlar tek adam kararına değil, uzman görüşlerine dayandırılmalıdır.

   Etkin bir halkla ilişkiler (PR) sistemi kurulmalı, dünya ve ulusal kamuoyu zamanında ve gerçek bilgilerle bilgilendirilmelidir. Her kafadan bir ses çıkması önlenmelidir.

   Söylemlerde iç politikaya yönelik diplomatik olmayan üslup bırakılmalıdır.

   Dış politikada ideolojik ve kişisel yaklaşımlardan vazgeçip ulusal çıkarları esas alan realist politikaya dönülmeli, yalnızlıktan kurtulunmalıdır.

SONUÇ:

Tek adam yönetimi diğer alanlarda olduğu gibi kriz yönetiminde de yeterli olamamaktadır. AKP iktidarından önceki devletin yerleşik kurumlarına ve sistemlerine dönülmesi ulusal güvenliğimiz açısından zorunludur.

DR. CİHANGİR DUMANLI
E. TUĞGENERAL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları