Olaylar Ve Görüşler

Kapalı Maraş ve Taşınmaz Mal Komisyonu - Ali ERGENDEDEOĞLU

02 Temmuz 2021 Cuma

Maraş, Gazimağusa ilçesinin sınırları içerisinde yer alan bir yerleşim birimidir. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan önce Kıbrıs’ın en önemli turizm merkezlerinden biri olan yerleşim, Kıbrıs Barış Harekatı’nın ikinci aşamasında, 13 Ağustos 1974 tarihinde Türk kuvvetlerinin eline geçmiş ve böylece Kıbrıs Türklerinin yaşadığı bölgenin egemenlik alanına girmiştir.

Daha sonra 1975te ilan edilen Kıbrıs Türk Federe Devleti ve 1983te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin sınırları içerisinde yer almıştır. Ancak Türkiyenin Kıbrısa meşru müdahalesini işgal hareketi” olarak nitelendiren Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu (BMGK), 11 Mayıs 1984 tarihinde aldığı 550 sayılı kararda, Maraş’ın BM yönetimine devredilmesi çağrısında bulunmuş, 541 sayılı karara da (Türkiyenin Kıbrıs’ı işgal ettiği” iddiasıyla hazırlanan BMGK kararı) atıfta bulunarak KKTCnin varlığının tanınmaması gerektiği görüşünü tekrar etmiştir. Ancak BMGKnin bu kararına karşın, tıpkı 541 sayılı kararda olduğu gibi 550 sayılı kararda da hukuki sorunlar mevcuttur.

TAZMİNATIN ÖNÜNÜ AÇTI

Kıbrıs Vakıflar İdaresi, Maraş bölgesinin Osmanlı döneminde üç adet vakfa ait olduğunu ve bu vakıf arazilerinin, İngiliz idaresi döneminde İngilizler tarafından yasadışı şekilde Rumlara dağıtıldığını belirten bir çalışma yayımlamıştır. Bu çalışmaya göre bölgedeki, Abdullah Paşa Vakfı, Lala Mustafa Paşa Vakfı ve Bilal Ağa Vakfı’na ait arazilerin 3362 dönümü Kıbrıs Rumlarına, 33 dönümü Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesine, 125 dönümü Rumlara ait şirketlere, 21 dönümü Rumlara ait belediye teşkilatına, 39 dönümü Rum Okul Komisyonuna, 3 dönümü ise yabancı uyruklu şahıslara bırakılmıştır. Yani İngiliz döneminde Rumlara intikal ettirilen vakıf emlakı oranı yüzde 99.9dur. (1)

Bu açıdan Maraş’taki mülklerin, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan önceki halinin de hukuki anlamda tartışmalı olduğu görülmektedir. Ancak, 1974ten sonra Kıbrıs’ın güneyine yerleşen birçok Rum, kuzeyde kalan eski mülkleri” için hak iddia etmeye devam etmektedir. Öte yandan şu an KKTCde yaşayan birçok Kıbrıs Türkü’nün de Güney Kıbrısta eski mülkleri mevcuttur. Ancak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bu mallara vasilik yasasını gerekçe göstererek el koymuş ve bu malları vakıf denetimine almıştır.

KKTCde eski Rum taşınmaz mallarına yönelik düzenleme, KKTC Anayasası’nın 159. maddesinde belirtilen hükümlere göre uygulanmıştır. Bu maddeye göre 1974te Rumlar tarafından terk edilen mülkler, KKTC devletinin mülkiyeti altındadır.(2)

Ancak AİHMde görülen ve Kıbrıs Rumlarının eski mülkleri için açtıkları tazminat davalarında AİHMnin, KKTCnin varlığını kabul etmeyerek Türkiyeyi Kıbrıstaki Rum taşınmaz mallarını gasp etmekle suçlaması ve tazminata mahkûm etmesi üzerine ve özellikle de Kıbrısta BM eliyle federasyon kurulması çalışmalarının yapıldığı bir dönemde, 2005te KKTC bünyesinde Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) kurulmuştur.

Bu komisyon, Kıbrıs Rumlarının mülkiyet hakkı iddia ettikleri taşınmaz mallara ilişkin tazminat alabilmesinin önünü açmıştır.

YAKICI ÇELİŞKİ

Fakat buradaki temel hukuki sorunlardan biri, söz konusu kurumun hukuki statüsüne ilişkindir. Zira AİHM kararlarında KKTCnin yasal varlığı tanınmamakta, KKTC, Türkiyenin bir alt birimi kabul edilmekte, Kuzey Kıbrıstaki bölgeler gal bölgesi” olarak nitelendirilmektedir. Yine aynı mahkemenin, TMKnin kuruluşundan sonra aldığı kararda TMKyi bir gal bölgesi kurumu” olarak nitelendirmesine karşın, Rumların bu kuruma tazminat almak için başvurabileceklerini ifade etmesi yani KKTCyi tanımıyorum ancak KKTCnin bünyesindeki TMKye başvurarak KKTCden tazminat almanızın yolunu açıyorum” demesi çelişki yaratmıştır.

Bu durumun da KKTCnin hukuki varlığına zarar verip vermeyeceği tartışmalıdır. Zira hukuki varlığını savunduğumuz KKTCnin bünyesindeki bir kurumun kararları tanınırken, KKTCnin varlığının tanınmaması burada hukuki anlamda açıklanamaz bir durum yaratmaktadır. Her ne kadar mahkeme söz konusu kararlarda bu uygulamayı “mülkiyet vb. meselelerle” sınırlı tuttuğunu söylese de (3) bu savunma mevcut karmaşık durumu açıklamaya yetmemektedir.

GEREKLİLİĞİ ORTAYA ÇIKTI

Sonuçta, her ne kadar TMK kendi faaliyetlerini, adada iki kesimlilik ve iki toplumluluk ilkelerinin gözetilmesi çerçevesinde yürüttüğünü” ifade etse de (4) GKRYnin TMKyi yasal olarak tanımaması ve yine GKRYnin kendi kurumlarını, Kıbrıs’ın tek yasal kurumları olarak nitelendirerek iki toplum arasındaki hukuki anlamda bir mütakabiliyetin oluşmasına izin vermemesi, komisyonun varlığının KKTCnin hukuki varlığıyla çelişebileceği endişesi ve komisyonun oldukça yüksek tazminatlara hükmetmesi, sorunun daha da karmaşık bir hal almasına neden olmaktadır. Bu sebeple de Maraş’taki mülkiyet sorununun ve TMKnin hukuki yapısının tartışılmasının gerekliliği açıkça ortaya çıkmaktadır.

ALİ ERGENDEDEOĞLU
ODTÜ KIBRIS KAMPÜSÜ

(1)   Maraş Hakkında Bilgiler ve Belgeler”, Kıbrıs Vakıflar İdaresi,  http://www.evkaf.org/site/sayfa.aspx?pkey=891

(2)   Fazlıoğlu, Ö., AİHMnin Xenides-Arestis Kararı ve Kıbrısta Mülkiyet Sorunu.

(3)   Özersay, K., AİHMnin Xenides-Arestis Kararı”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, C.61, Sayı 1, 2006, s.323-332.

(4)   Taşınmaz Mal Komisyonu Resmi İnternet Sitesi.




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları