Olaylar Ve Görüşler

Kaleminin sapını gülle donattı - Işıl NEBİOĞLU

04 Eylül 2021 Cumartesi

Dev bir sanatçıyı, gerçek bir aydını, bir devrimciyi uğurluyor Cumhuriyet Türkiyesi. Giden eli boş gidiyor da kalan ellere bir şeyler bırakmak değil midir değerli yaşamışlık? Namuslu, onurlu, dik ve üretken bir yaşam değil mi bütün mesele? Nâzımca söylersek “Yaşadım diyebilmek için”...

“Yaşadın” diyor milyonlar ardından. Günlerdir oyunları, kitapları, röportajları, yazıları, şarkıları, sözleri dolaşıyor halkının dilinde, gözünde, gönlünde... Şüphesiz eşsiz bir sanatçı Ferhan Şensoy. Belki onun sanatını değerlendirecek mertebede bir avuç sanatçı kaldı ülkesinde. Politik duruşuyla eleştirenlerin bile, sanatına dil uzatmaya yürekleri yetmedi hiçbir zaman. Öyle esaslı bir sanatçıdan bahsediyoruz. Tek başına bir kültür mirası, tiyatro ekolü ve literatür. Ama daha derinde, gösterilen sevgi ve teveccüh, hissedilen derin keder; halkın kendinden olana, kendini anlatana, derdiyle dertlenip sesine ses olana dair. Dertli bir coğrafyanın aydınıdır uğurlanan. Her gün kaybetmeye devam ettiği değerlerin bir neferi ve sembolüdür “kaybedilen”.

ESKİ USUL BİR DEVRİMCİ

Aydın yalnızlığını da layıkıyla yaşamıştır elbette. Sartre “Yalnızdır, çünkü onu kimse görevlendirmemiştir” der, “kendisini ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokan kişi” olarak tariflediği aydın için. Eylemcidir aydın, sorgulayıcı, reddedici, yıkıcı olduğu kadar. Uzun sanat hayatının tamamında, halk ve emek düşmanlarıyla, gericilikle, Cumhuriyet düşmanlarıyla, emperyalizm ve kapitalizmle kavga etti. Onun başlıca eylemi eserleridir. Lakin bununla yetinmedi, tüm bu başlıklarda gündemin tam kalbine tavrını koydu usta. Ortalarda olmayı sevmezdi fakat köşesine de çekilmezdi. Son güne kadar sözünü sakınmadı kimseden. “Eğilip bükülme devri değil” diyecekti son söyleşisinde, sanki öyle bir devir görmüş ve kendini mesul hissetmemiş gibi...

Hiç eğilip bükülmedi, popüler rüzgârlara kapılmadı. Ne Kemalist Devrimin kazanımlarından vazgeçti ne komünist olduğunu söylemekten. “Eski usul” bir devrimciydi o, aydınlanmacı, halkçı, yurtsever, bağımsızlıkçı. Birini diğerinden geride yaşamadı. Gidişiyle, o özlediğimiz devrimcilikten kendine biçtiği aslan payını da götürüyor. Yürek sızımızın hatırı sayılır payı da bunadır.

KENDİ DİLİNİ YARATTI

Ezberci olmadı hiç. Hep anladı gideni de gelmekte olanı da. Ne Özal kaçabildi meddahın ağır şakalarından ne Demirel ne Evren ne diğerleri. Sonra 2000’lere gelindi. Zor ülkenin en zor süreci.

En görünür olanla yetinmedi. FETÖ daha “cemaatken” başlamıştı kavgasına, Cumhuriyeti hedefe alan kumpaslara da en ön saflardan karşı durdu. PKK terörünü mahkûm etti. Mahcup eleştiriler ona göre değildi. Diyarbakır turnesinde de çekinmedi bundan. Tepki alınca şaşıracaktı. Diyarbakır sevdiği bir il, seyircisi çok sevdiği bir seyirciydi. Ülkenin yeni sürüm aydını, 1915’i soykırım yalanıyla pazarlarken Şensoy bu iddiaları, “safsata” diye tanımladı. 

Muhalefetten de esirgemedi eleştirisini. Ferhanca öyle bir dildi, hem nalına hem mıhına vuran. Göz kamaştıran bir zekâdan süzülen, tek kişinin konuştuğu bir dil.

MEDDAHIMIZ GİDİYOR, BİR DAHA GELMEYECEK

“Güldürdüm gidiyorum, düşünün, geleceğim” diyor usta. Mizah düşündürürse mizahtır klişesine göz kırparak. Ütopyalar gibi, bazı klişeler de güzeldir. Hatta değişmeyen bazı şeyler de güzeldir ona göre. “Tutucu değilim ve fakat değişim, çağın gereği olarak peşinden koşturduğumuz bir serüven oldu artık; sanki her şey değişmek zorundaymış gibi bir telaşın içindeyiz gibime geliyor. 

Değişime uğramayıp yüzyıllarca duragelen şeylerin de büyük değerler olduğunu unutmamalı, her şey değişmek zorunda değil” der bir denemesinde. Cumhuriyet tarihinin en büyük aydınlarından birinin, değişim hakkında bu alt çizişi “yeni” entelijansiyaya göre bir çelişki belki de. Öyle ya, “değişime direnmek” gerici bir tını veriyor. Peki öyle mi? Elbette hayır! O pasajın sonunda, İstanbul’unun değişimine hayıflanıyor misal. Nelerimiz değişmedi ki! İnatla korumak zorunda olduğumuz.

Biz, bazı şeyler değişmesin, yüzyıllarca duragelsinciler, Ferhan Şensoy’lar dünyaya kazık çaksın istiyoruz. Yeterince düşünürsek bir gün döner mi sahi?

Kızı Müjgan Ferhan’dan ödünç alarak “İnadına sağlık usta”.

IŞIL NEBİOĞLU

UYGULAYICI YAPIMCI / SİNEMACI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları