Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İstanbul Sözleşmesi 10 Yaşında - Aylin NAZLIAKA
11 Mayıs 2011 tarihinde yapılan Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılan ve Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne, 10. yıldönümü olan bugün çok daha sıkı sarılma zamanı…
Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi, başta kadınlar olmak üzere tüm dezavantajlı grupların şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmalarını önleme, onları şiddete karşı koruma ve şiddetin cezasız kalmasını engelleme amacını taşıyor. Bu konuda yazılan en kapsamlı ve bağlayıcı uluslararası sözleşme olması nedeniyle, sadece Avrupa’da değil dünya genelinde “altın standart” olarak kabul ediliyor.
TALİMAT NİTELİĞİNDE KARAR
İstanbul Sözleşmesi, 1 Ağustos 2014 tarihinde TBMM’de onaylandıktan sonra yürürlüğe girmiştir. Ben, hem sözleşme imzalandığında hem de Meclis’ten oybirliğiyle geçtiğinde milletvekiliydim. Bu nedenle iktidar partisi temsilcilerinin sözleşmeye dair yaptıkları övgü dolu konuşmaları dün gibi hatırlıyorum, “tarihi gurur” demişti Erdoğan…
Pekiyi, ne oldu da o gurur kaynağı sözleşme bugün “tu kaka” oldu? Hangi siyasi hesap, kadınların hayatından daha değerli hale geldi? İktidar, hangi cemaatler ve tarikatlar nedeniyle kadınları karşısına almayı göze aldı? Önceden İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkan, yönetim kurulu başkan yardımcılığını Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın yaptığı KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) neden yön değiştirdi? KADEM üyesi olan yeni Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, bu yön değişikliğinin bir ödülü olarak mı atandı?
“Şahsım hükümeti”
hukuksuz uygulamalarına her gün bir yenisini ekliyor. Erdoğan’ın, bir gece
yarısı keyfi bir biçimde sözleşmeden çıkma kararını aldığı 20
Mart günü, bu kararı tanımadığımızı
derhal kamuoyuna duyurduk. Yürürlüğe giren uluslararası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu, kanun
kaldırma yetkisinin sadece Meclis’te olduğunu, fesih işlemi için Meclis onayının şart olduğunu defalarca anlattık. Yürütmenin
kendisini yasamanın yerine koyamayacağını, Cumhurbaşkanı’nın insan haklarıyla
ilgili konularda kararname yetkisinin olmadığını, bu kararın açıkça anayasamıza aykırı olduğunu ifade ettik.
Kadınların, kadın derneklerinin dahi görüşü alınmaksızın, apar topar ilan edilen fesih kararının iptali için Danıştay’a başvurduk. Partimizin kadın kollarının ve Meclis
grubunun yanı sıra, İYİ Parti, DEVA Partisi ve çok sayıda sivil toplum kuruluşunun da dava açtığı, bilinen bir gerçektir. Bizler, Danıştay’dan yanıt
beklerken, 30 Nisan tarihinde, Resmi Gazete’de ikinci bir karar yayımlandı ve
fesih tarihinin 1 Temmuz olduğu belirtildi.
Bu son karar, hukuken yok hükmünde
olan cumhurbaşkanı kararını, yok hükmündeki bir başka kararla yasal hale
getirme çabasıydı. Hem
Danıştay’a açılmış davalar açısından hem de Venedik Komisyonu’nun çekilme kararına ilişkin yürüttüğü
çalışma bakımından, yargıya ve konseye talimat verme niteliği taşıyordu.
SKANDAL PAYLAŞIM
Bu sözde fesih
sürecinden herkes kendine göre
mesaj çıkardı. Katiller rahatladı; kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı gün,
ilk 12 saatte 6 kadın katledildi. O günden sonra karakola başvuran birçok şiddet mağduru kadın,
Emniyet görevlileri
tarafından evine geri yollandı. İktidar, her zamanki gibi kadın ya da çocuk şiddet görse bile önceliği
ailenin korunmasına verdi.
“Kol
kırılır, yen içinde kalır”
mantığıyla, kadınları korumasız bıraktı. Şiddet can almaya devam ederken
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaptığı bir sosyal medya paylaşımında 34 günde,
fesih öncesinde 34, fesih
sonrasında ise 25 kadının öldürülmesini
adeta bir başarı gibi yansıttı. Bu paylaşımı retweet eden Emniyet Genel Müdürlüğü, sosyal medya hesabına gelen
tepkiler üzerine tweet’i
silmek zorunda kaldı.
KADINLAR KAZANACAK, ZORBALAR GİDECEK
AKP iktidarları döneminde, çocuk istismarı vakasına “Bir defadan bir şey çıkmaz” diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı gördük. Çocuklara güvenli bir toplum yaratmak yerine, sorumluluğu ailelere yükleyip “Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin” diyen bir başka bakan tanıdık. “Aile Bakanlığı”nı kendi ailesinin bakanlığı sanıp kardeşlerine parlak iş imkânları yaratana tanıklık ettik. “Her kadın cinayeti bizim kadına yönelik şiddetteki kadın cinayeti değildir” diyecek kadar şuursuz Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız bile oldu.
Son 19 yılda, en az 7 bin 500 kız kardeşimizi erkek cinayetine kurban verdik. Oysaki iktidarın manasız siyaset hesapları, tek bir kadının hayatından daha önemli değildir. İnsan haklarına ait bir sözleşmeden, üç kez “Boş ol” diyerek çıkılamaz. Bu sefer atı alan Üsküdar’ı o kadar kolay geçemeyecek.
Buradan şahsım hükümetine sesleniyorum:
Feshedilen sözleşme değil, yaşam hakkımızdır. Sözleşme yürürlükteyken kadınları yeterince koruyamadı; çünkü uygulamadınız. Ama İstanbul Sözleşmesi’nin yokluğu şiddeti garantileyecek. Feshederseniz kadına, çocuğa yönelik işlenen her suçun azmettiricisi sizler olacaksınız.
Bu yanlış kararda ısrar etmeyin. Kadınların ahını almayın. Zaten ilk seçimlerde gideceksiniz. Yaşam hakkını, demokrasiyi ve eşitliği savunan herkes adına haykırıyoruz:
İstanbul Sözleşmesi
kalacak, zorbalar gidecek!
AYLİN NAZLIAKA
CHP KADIN KOLLARI
GENEL BAŞKANI
24, 25, 26. DÖNEM
ANKARA MİLLETVEKİLİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Ölüm nedeni belli oldu
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- 'İsrail'e petrol sevkıyatı' gerilimi!