Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İktidarın devletleştirilmesi
Türkiye, son dönemlerde okyanusta rotasını kaybeden, tecrübe ve bilgi birikimini kullanamayarak, dalgaların insafına terk edilmiş bir gemi görüntüsü vermektedir.
Cumhuriyetin kuruluşuyla başlayan aydınlanma, çağdaşlaşma, gelişme süreçlerini etkileyen siyaset/toplum paradoksu sarmalından çıkılamayışı, giderek, ülkeye/topluma ağır bedeller ödeten/ödetebilecek şartları yaratmaktadır.
Cumhuriyetin zamanın, şartların, siyasetin etkileri ve dayatmalarıyla şekillenen laik, Atatürk ilkeleri vurgulu sistemin şekillenişi karşısında, Kürt sorununun yanı sıra, Müslüman/muhafazakâr kesimin, bazı farklı yaklaşımlara rağmen oluşturabildiği blokun, günümüzde konsolide edilebilen hallerinin ortaya çıkardığı, süreklilik kazanan siyasi, ideolojik, sosyal, kültürel, ekonomik çıkar çatışmalarının yaratmakta olduğu sonuçlar, demokrat ortak akılda endişe ve kaygıları derinleştirmektedir.
Gençlerin protestoları
Mensubu olmaktan, havasını teneffüs etmekten gurur duyduğum İstanbul (Erkek) Lisesi’nde başlayan ve çok sayıda orta öğretim kurumunu da kapsayan protesto hareketlerinin niteliği, siyasetin saptırıcı yaklaşımları dışında, düşündürücü olduğu kadar, siyasi kimlik ayırımı yapmadan, tüm demokratların, yurtseverlerin, hakhukuk- özgürlük mücadelesi verenlerin sorumluluklarının önemine de işaret etmektedir. Cumhuriyetin kuruluşuyla başlayan paradokstan çıkışın, demokrat siyasi aktörlerin, kurucu- yapıcı-yeniden inşa edici adımları ve ittifaklarıyla mümkün olabileceğini tespit etmek zorundayız.
Muhalefet zorlanıyor
Ancak iktidar oluşu, mutlak hâkim parti haline gelişi, parlamentoyu kontrol edebilmesi ve anayasal sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı’nın otoritesine biat etmiş görüntüsüne devamlılık kazandıran Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP), siyaset üretme yaklaşımları, nitelik olarak değerlendirildiğinde, iktidarın devletleştirilmek istendiği gibi, sonuçları çok vahim olabilecek gelişmelerle karşılaşmakta olduğumuz bir gerçekliktir. Bu durum karşısında, muhalefetin de, farklılık gösteren niteliklerine rağmen, bugün için ve kısa vadede, demokratik alternatif yaratıcı, kurucu bir aktör olabilme gücünü ortaya çıkarmakta zorlanmakta olduğunu görüyoruz.
Çözülemeyen paradoksun yaratmakta olduğu kaotik siyaset ortamında, toplumun cemaatleşmiş hali, milli, ulusal, sosyal, ekonomik, insan öncelikli çıkarlarımızın yanı sıra, ulus üstü ve uluslararası çıkarlarımızın korunması/elde edilmesinde engelleyici şartlar yaratmakta olduğu hususu da, önemli bir tespittir. Sadece Kürt/PKK sorununun geldiği nokta, silahlı mücadele şartlarının yaratmakta olduğu sonuçları, mevcut ve muhtemel risklerinin yanı sıra, bölgesel ve küresel çıkar çatışmalarının bağlantıları ve hedefleri çerçevesinde siyaset aktörlerinin sorumluluklarının, kararlılık ve hassasiyetle değerlendirilmesini /eleştirilmesini gerektirmektedir.
Otoriteleşen yapı
‘İktidar’, ‘dava’, ‘başkanlık’ adına, sorumluluğu açıklanamayan ‘üst akıl’a yükleyerek, farklı düşünce üretiminin, eleştirinin ve muhalefetin engellenmesi gayretleri, otoriterleşen bir yapının da işaretleridir. Tarihsel derinliği olan, medeniyetler beşiği, mazlum halkların kurtuluş mücadelelerinde, demokratikleşme adımlarında örnek aldığı tek İslam ülkesi olan Türkiye’nin temel sorunlarının alternatifsiz çözüm yolunun; nitelikli demokratikleşme, en geniş demokratik uzlaşma ve ittifaklar kurulması, kuvvetler ayrılığı, demokratik laiklik, hukukun üstünlüğü, insan öncelikli, hesap verilebilirlik, denetlenebilirlik, etik ve ahlak gibi evrensel değerlerin içselleştirildiği zihniyetle şekillenen sistem, yönetim, kurumsallaşma hamlelerine devamlılık kazandırabilen siyaset üretimi ve pratiğinden geçmektedir.
Bu çerçevede; çok geniş ve nitelikli bir yol temizliği yapılmadan, demokratik uzlaşma ve ittifaklar, laik sistem ekseninde gerçekleştirilmeden, yeni anayasa inşası ve sorunlar, sistem-yönetim şekli tartışmaları nasıl yapılacaktır? Süreklilik kazandırılan yıkıcı iktidar mücadelelerinin sosyopolitik, psikolojik toplumsal etkileri, hangi negatif sonuçları ortaya çıkarabilecektir? Sorumluluk duyan her aktör, tüm demokratlar ve yurtseverler tartışmak, araştırmak zorundayız.
CEVAT ÖNEŞ Emekli MİT Müsteşar Yardımcısı
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 'Ben o gün tecavüze uğramadım diye...'
- MSB'den açıklama geldi
- İki jandarmanın davası görüldü
- Teğmenleri değil yargıçları konuşalım
- İmamoğlu'ndan Bakan Tekin'e sert tepki
- Saat verildi, sayı istendi
- CHP'li isimden Cevizoğlu'nun sözlerine tepki
- TCMB ve TBB'den açıklama
- İstanbul'da sahilde 2 ceset bulundu
- Sürecin şifreleri!