Olaylar Ve Görüşler

Her Yerden Görülmek Çelişkisi - A. Celal BİNZET

03 Temmuz 2021 Cumartesi

İstanbul’un her yerinden görülebilir olması niyetiyle Çamlıca Tepesi’ne yapılan cami iki yıl önce açılmıştı. Harcamaları ve üzerinde dolaşan söylentileriyle işlevinden çok ideolojik niyetler barındıran bir yapı olma özelliği taşıdığı açık. Politik kaygı içerdiği şuradan belli ki büyüklük ve kentin her yerinden görülebilir” oluşu özellikle vurgulanıyor. Bu konudaki en dikkat çekici oluşum son yıllarda sayıları yanında dinsel yapılardaki büyüklüğün yaygınlaşması. Doğal ki kullanım alanlarının genişlemesiyle daha süslü oluşları da dikkat çekici.

Hepimizin çok iyi bildiği gibi mimarlık işlevsel bir sanattır. Her yapı bir kullanım amacına hizmet eder. Bir anlamda toplumla yüzleşmek zorundadır. O toplum ki içinde bulunduğumuz süreçte en büyük çelişkilerin yatağında boğuluyor. Küçük bir azınlığın sahip olduğu ölçüsüz değerler yanında toplumun geniş kesimi açlık sınırında. Yoksulluğa inat büyüyen ve çoğalan dinsel yapılar ortamındayız.

Bu özellik, ister istemez Avrupa anakarasının 12-15. yüzyıllar arasındaki durumunu anıştırıyor. Değinilen dönem kilisenin en baskıcı olduğu yıllar. Gotik sanatın öne çıkan en büyük özelliği dinsel yapıların olağanüstü büyüklüğe ulaştırılmasıdır.

ANLATILAN ANLAŞILAN KADAR

Toplumun geniş kesimlerindeki yoksullaşmaya karşın din kurumunu ellerinde bulunduranların aşırı zenginleşmesi dikkatlerden kaçmıyor. Ağır vergiler ve zorlu çalışma koşullarının her gün ağırlaştığı süreçte halka gösterilen tek çıkış yolu ise ölümden sonra cennete gitme masalı. Yaşarken bu dünyada kurtuluşunun olanaksızlığına inandırılan yoksullar için ölümü beklemekten başka çare görünmüyor. Din adamları da doymak bilmez açgözlülük içinde hep daha diyerek insanların ellerindeki değerli olan ne varsa onları istemekte.

Tutkuların sınırsızlığı, bilgisiz insanlara cennete giriş belgesi satmaya değin varır. Parayla alınan endüljans” adlı kâğıtları ölümü sonrasında karşılaştığı görevliye (!) veren kişi günahlarından kurtulmuş sayılacaktır. Cehennem korkusuyla güdülenenler ellerinde avuçlarında kalan paralarını kiliseye aktararak söz konusu belgeyi satın alma kuyruğuna girmekte gecikmezler.

Böylece varsıllaşan kilise, egemenliğini pekiştirme anlamında devasa ölçekte yapılarla toplum üzerindeki etkisini kuvvetlendirme yoluna gider. Araç olarak kullanılan kutsal kitabı okuyup anlamak olanaksız zaten. Halkın bilmediği Latince yazılar din adamlarının anlayıp aktardığı kadardır.

BOŞ BÜYÜKLÜK GÖSTERİSİ

Çokça gündemde tutulan günah olgusu en çok da kadınlar üzerinden uygulamaya konulacaktır. Engizisyonun kararıyla kurulan çadır mahkemelerinde yargılanan binlerce kadın en ağır sorgu ve işkencelerden geçirilir. Sokak ortasında yakılır. Korku ve baskıyla baskılananların gözünde dinsel yapıların büyüklüğü ile Tanrı’nın büyüklüğü arasında doğrusal bir ilişki kurulmak istendiği dikkatlerden kaçmaz.

Bir gün Martin Luther adlı bir papaz 1517 yılında bu çelişkili duruma karşı çıkarak ünlü “Doksan Beş Tez”ini yayımlar. Sorduğu sorulardan biri tam da can yakıcı sorunların başında geliyor: Niçin serveti, zengin Crassus’un servetinden daha büyük olan papa, biricik Aziz Petrus Bazılikası’nı kendi parasıyla değil de inançlı fakirlerin parasıyla inşa ediyor?”

Tarih, ortaçağın bitimini 1517 yılına bağlar. Bugün Avrupa’nın belli başlı kentlerinde olağanüstü boyutları ve aşırı süslemeleriyle dikkatleri çeken dinsel yapıların gerisinde milyonlarca yoksulun umutlarını barındıran çelişkiler yatar. Yaşananların birinci elden tanığı Martin Luther bunu özlü şekilde anlatmış zaten. Gerçeklerin bize gösterdiği, insanların sömürülmesi ile dinsel bağnazlığın artması arasındaki ilişki. Anlatılan durumun ortaçağda kaldığı sanılırken 20. yüzyılda da benzeri bir uygulama karşımıza çıkmasın mı! Hitler iktidara geldiğinde mimarı Albert Speer’den her yerden görülecek ölçekte bir yapı istemişti. Gökyüzüne yöneltilmiş büyük ışık kaynaklarıyla oluşturulan 1934 tarihli Işık Katedrali” Hitler’in güç gösterisinden başka bir şeye yaramayacaktı. Boş büyüklük gösterisi tarihe yüz karası olarak geçti.

A. CELAL BİNZET



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları