Bugünkü dünya düzeninde ülkelerin güç değerlendirilmesi yapılırken savunma yetkinliği en önemli unsurlardan biri olarak dikkate alınır. Bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde ve ülkemiz çevresinde bölgesel çatışmalar halen sürmekte, küresel ölçekte terörist hareketler gittikçe artmaktadır.

Atatürk’ün başlattığı ve kendisinden sonraki birkaç dönemde Türkiye’nin sürdürmüş olduğu dış politikanın bugün de sürdürülebilmesi ve uluslararası ilişkilerde sağlıklı dengenin tekrar sağlanabilmesi ancak ve ancak Türkiye’nin güçlü ve disiplinli bir orduya sahip olması koşuluyla  mümkün olabilir.

Yerel çatışmalar ve yoğun terörist faaliyetlerin devam ettiği bölgelere sınır komşusu olan ülkemiz, kendi yurttaşlarının güvenliğini sağlayabilmek için çok güçlü bir orduyu olası tehditlere karşı her zaman hazır tutmak zorundadır. 

Güçlü bir savunma önce güçlü bir ekonomi ve ayrıca da güçlü manevi duygular temeli üzerinde kurulabilir. Türk ordusunu değerlendirirken ekonomik unsurların yanı sıra Türklerin genlerinden kaynaklanan yüksek moral gücünü ve ordu mensuplarına ezelden beri duyulan saygı, sevgi ve minnet duygularını da unutmamak gerekir.

MESLEĞİN GEREĞİ

Ordumuzda yıllarca ülke çıkarları için sayısız zorlu görevde bulunmuş kişilere karşı takınılan olumsuz tavır ordumuza güvenen ve asırlardır ordumuza minnet duyan yurttaşlarımızı derinden üzmektedir.

En son olarak tutuklu bulunan ve son derece ciddi bir kalp rahatsızlığı bulunan yaşlı ve rütbeli bir askerimiz için “Hasta cezaevi şartlarında daha disiplinli takip edilebilir” şeklinde bir değerlendirme yapılması beni ve birçok meslektaşımı şaşırtmakta ve üzmektedir.

Bu vesile ile halen tutuklu bulunan ileri yaşlardaki yüksek rütbeli ordu mensuplarının tıbbi durumlarını değerlendirmekte olan meslektaşlarıma icra etmekte oldukları mesleklerinin etik kurallarını tekrar hatırlatmak isterim. 

PROF. DR. CENGİZ KUDAY