Olaylar Ve Görüşler

Gıda terörü ve AKP - Mustafa ADIGÜZEL

28 Kasım 2022 Pazartesi

Türkiye’de gıda terörü neslimizi tehdit ediyor. GDO’lu ürünler ağız tadımızı da genetik yapımızı da bozuyor. Sahte içkiden ölümler kanıksanır oldu. Hükümetin “alkollü içki” politikası toplumu ve bir kısım medyayı bu toplu katliamı görmezden gelmeye itiyor. Balda sahtecilik, hem sağlığımızı hem de dünyada ikinci sırada olduğumuz bal üretimini tehdit ediyor.

AKP hükümetleri, güvenli olup olmadığına bakmadan, gıda ve ilaç sektöründeki global firmalara açarak, ülkemizi uluslararası bir deney laboratuvarına çevirdi. Bu aç gözlü lobiler şimdilerde yapay et konusunu gündeme aldılar. Buradan da payımıza ne düşecek hep beraber göreceğiz.

SAHTE BAL

Geçen günlerde Meclis’te sahte balı konuştuk. Piyasaya sahtecilik egemen olunca, hakiki bal üreticilerinin ve işletmelerinin zora girdiği ve çoğunun bal üretimini bıraktığını söyledik. Geniş çaplı bir araştırmayı da Meclis kürsüsünden dile getirdik. 

Balda sahteciliği iki gruba ayırmak lazım. Tağşiş ve taklit. Tağşiş katkılı, karışım bal. Taklit ise yapay, bal benzeri ürünleri ifade ediyor. Türkiye’nin birçok ilinden, market raflarındaki her firmanın birçok ürününden 124 adet numune, akredite bir laboratuvarda incelendi. Sadece 13 adedi sağlıklıydı. 111 adet ise sorunluydu. Sağlıksız olanlar hem tağşiş hem taklit olarak, marka-kalem bazında yüzde 89.5’i, tüketilen balın miktar olarak ise yaklaşık yüzde 70’ine denk geliyor. Çünkü her markanın farklı miktar tüketicisi var.

Balda sahteciler boş durmuyor. Sürekli yeni teknikler ile analizden kaçabilen yeni yöntemler buluyorlar. Kamu güvenliği de kendi teknik kapasitesini buna göre geliştirmek, bir adım önde olmak zorundadır. Fakat maalesef Türkiye’de kamu analiz merkezleri sahtecilerin teknik olarak gerisinde kalmaktadır.

GLİKOZ ŞURUBU

Balda sahtecilik AKP’li bazı siyasiler tarafından özel olarak destek görüyor. Tarım bakanı bal kongresinde diyor ki “Bir sektörü sektörün içindekiler kirletir, temizlemek de onlara düşer”. Ancak her sahtecinin bakanlıkta ve AKP’de bir kollayanı var. Bir ilden ihbar geliyor. 10 TIR sahte bal piyasaya girecek. Haber veriyoruz, yerel yetkililer şüpheli balı kontrol altına alıyor. Ardından AKP’nin bir üst düzey yetkilisi ile bölge milletvekili araya giriyor. Sorunlu balın piyasaya sürülmesine aracılık ediyor. 

Üç harfli market raflarında 1 kilo bal 39 TL’ye satılıyor. Yayladaki kovandan, üreticiden toptan fiyata en az 70 TL’ye alabileceğiniz hakiki bal, üzerine kavanozlama, nakliye, vergiler, analiz, kâr marjı koysanız kaç TL eder? Peki nasıl oluyor bu? Çünkü bu satılan bal değil. Arı görmemiş bir glikoz şurubu. 

“Gıda güvencesi” ile “gıda güvenliği” ayrı konular, karıştırılmasın. Gıda güvencesi yeterli gıdaya ulaşabilmeyi, gıda güvenliği ise sağlıklı gıdayı tanımlıyor. 

Bal konusunda eninde sonunda haklı çıkacağız. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Atatürk’ün ortaya koyduğu milli tarım politikası üzerine, gıda güvencesi ve gıda güvenliğini ekleyerek dünyaya örnek olacağız.

MUSTAFA ADIGÜZEL

CHP ORDU MİLLETVEKİLİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları