Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Filistin sorunu nasıl çözülür? - İlker Başbuğ
Dünü anlamadan,
bugünü ve yarını pek
anlayamazsınız. Bu
nedenle, çözüm önerilerine
geçmeden önce, Filistin’de
yaşanan dört kırılma
noktasını değerlendirmek
uygun olacaktır.
BİRİNCİ KIRILMA NOKTASI
2 Kasım 1917’de Birleşik
Krallık Dışişleri Bakanı
Balfour’un “Krallık hükümeti,
Filistin’de Yahudi halkı için
bir milli yurt kurulmasını
desteklemektedir”
açıklamasıyla İsrail
Devleti’nin kurulması için ilk
adım atıldı. 8 Aralık 1917’de
İngiliz ordusu Kudüs’e
girdi. 5 Mayıs 1920’de de
Milletler Cemiyeti Filistin’i
İngiltere’nin mandasına
bıraktı. Filistin’de 1919’da
başlayan çatışmalar devam
edince, İngiltere sorunu
Birleşmiş Milletler’e taşıdı.
BM Genel Kurulu, 29 Kasım
1947’de aldığı kararla;
Filistin’in; Filistin ve Yahudi
toprakları olarak ikiye
ayrılmasını ve Kudüs’ün
uluslararası bölge olmasını
kabul etti. O anda Filistin’de
1 milyon 269 bin Filistinli ve
678 bin Yahudi yaşıyordu.
Arap tarafı bu kararı
Uluslararası Adalet Divanı’na
taşıdı. Ancak bu görüş
reddedildi.
14 Mayıs 1948’de İngiltere
Filistin’deki manda rejimine
son verildiğini açıkladı.
Yahudiler, hemen İsrail
Devleti’nin kurulduğunu
ilan etti. Bu ilana karşı çıkan
Arap Ligi Filistin’e müdahale
etme kararı aldı. 40 milyona
yakın nüfusu olan Arap
ülkelerinin müdahale gücü
20 bin civarındaydı. Buna
karşı Yahudilerin silahlı
gücü 60 bine yakındı.
Çatışmalar Ocak 1949’da
sona erdi. Arapların elinde
Filistin’in yüzde 21’i
kalmıştı. Asıl önemli olan
nokta ise Filistin’den göç
eden Arapların sayısının 700
bin kadar oluşu, neredeyse
Filistinli ile Yahudi nüfusunu
eşitlemişti.
Arap ülkelerinin
oluşturduğu müdahale
gücü; emir-komuta, irtibat
ve koordinasyon ve ortak
bir hedef çerçevesinde
birleşilemediği için başarısız
olmuştu. Bu onların
Filistin’deki ilk yenilgileri
oldu.
İKİNCİ KIRILMA NOKTASI
1967 yılı mayıs ayı
başlarında Mısır, İsrail’in
Suriye’ye karşı bir askeri
harekât hazırlığı içinde
olduğu haberini aldı. Mısır
ordusunun büyük kısmı
o anda Yemen’deydi.
Mısır Devleti Başkanı
Nasır, kendisini çok güçlü
hissediyordu. Duruma
müdahale etme kararı aldı.
Sina’daki BM Güçleri’nin
geri çekilmesini istedi. İsteği
hemen kabul edildi. Nasır
Şarm-el Şeyh’teki mevzileri
işgal etti. İsrail gemilerine
abluka uygulayacağı
açıklandı. Bu İsrail için bir
tehditti.
5 Haziran sabahı İsrail
Hava Kuvvetleri Mısır Hava
Kuvvetleri’ne saldırdı.
Uçakların neredeyse tamamı
havalanmadan imha edildi.
Sina’da da taarruza başlayan
İsrail ordusu Süveyş
Kanalı’nın doğu kıyısına
ulaştı. Kudüs bölgesinde
yenik duruma düşen Ürdün
ordusu, Doğu Kudüs ve Batı
Şeria’dan çekildi. İsrail aynı
zamanda 11 Haziran’da
Golan Tepeleri’ni de ele
geçirdi.
BMGK; 22 Kasım 1967’de
meşhur 242 sayılı kararını
aldı: “Savaşla toprak elde
edilmesi kabul edilemez.
İsrail işgal ettiği bölgelerden
çekilmeli. Adil ve kalıcı
bir barış aranmalı. Mülteci
sorunu çözülmeli.”
Mısır, İsrail ve Ürdün
kararı kabul ederken Suriye
ve Filistin örgütleri reddetti.
Nasır, onu alkışlayan
kalabalıkların etkisinde
kalmış ve adeta özgüven
patlaması yaşamıştı. Hesabı,
ABD ve Sovyetler’in duruma
hemen müdahale edeceğine
dayanıyordu. Hesapları
yanlış çıkmıştı. İsrail’in bu
şekilde saldırabileceğini
öngörememişlerdi. Sonuç
Nasır ve Mısır için büyük
bir travma yaşanmasına ve
siyasi değişimlere neden
oldu. Arap milliyetçiliği
yerini Filistin milliyetçiliğine
bırakıyordu. Ayrıca, bölgede
siyasal İslam da daha güçlü
bir pozisyon kazanıyordu.
Bu savaş Arapların, İsrail
karşısındaki ikinci yenilgisi
oldu.
6 Ekim 1973’te Mısır Devlet
Başkanı E. Sedat’ın Süveyş
Kanalı’nı doğuya geçerek
başlattığı savaş da yine
İsrail tarafının kazanması
ile sonuçlandı. Bu savaş da
Arapların İsrail karşısındaki
üçüncü yenilgisi oldu.
ÜÇÜNCÜ KIRILMA NOKTASI
Filistin ile İsrail arasında
Oslo’da başlayan görüşmeler
1993 yazında, barış için
gerekli olan prensiplerin
üzerinde anlaşılmasıyla
sonuçlandı. Kabul edilen
prensipler şöyleydi: Filistin
Kurtuluş Örgütü’nün
temsilciliği İsrail tarafından
kabul edilirken Arafat
da İsrail’in varlığını ve
güvenliğini kabul edecekti.
Devamında İsrail Batı Şeria
ve Gazze’den çekilecek ve
yönetim Filistin Kurtuluş
Örgütü’ne devredilecekti.
Kudüs’ün durumu ile
mültecilerin geri dönüşü ve
Filistin’in alacağı siyasal
şekil ise görüşmeler yoluyla
çözülecekti.
ABD Başkanı Clinton, Arafat ve İsrail Başbakanı İzak Rabin’i antlaşmayı imzalamak üzere Washington’a davet etti. Antlaşma imzalandı.
Filistin’de barış için çok ciddi bir ümit doğmuştu. Ancak, İsrail parlamentosu bu antlaşmayı “Büyük İsrail’e” karşı atılan bir adım olarak gördü. Kasım ortalarında karşıt gösteriler başladı. 4 Kasım’da da Rabin bir suikast sonucunda yaşamını yitirdi. Clinton’ın barış çabaları boşa gitmişti.
1999’da Clinton ikinci bir denemeye girişti. Ehud Barak ile Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad ile Arafat’ı bir araya getirmeye çalıştı. Barak çözüme yakın duruyordu. Hafız Esad da görüşmeye hazırdı. Adım adım ilerlenebilirdi. Ancak, Arafat’ın çözümlere pek yakın durmaması ve görüşmelerin Irak ve İran sorunlarının bölgesinde kalmasıyla, ikinci defa büyük bir şans kaçırılmış oldu.
DÖRDÜNCÜ KIRILMA NOKTASI
Netenyahu’nun yeniden
iktidara gelmesiyle; Batı
Şeria’daki yerleşim yerleri
projesine büyük hız vererek;
buradaki Filistinlileri
evlerinden kovarak, bu
bölgede bir etnik temizliği
hedef alması; Kudüs’ün
BMGK’nin 242 sayılı kararı
çiğnenerek İsrail’in başkenti
olması; İsrail’in mültecilerin
geri dönmesini söz konusu
bile etmemesi; Ortadoğu’daki
Arap ülkelerinin İsrail’in
bu davranışları karşısında
etkisiz ve sessiz kalması;
İsrail’de durumu gergin
bir noktaya taşıdı. Toplum
patlamaya hazırdı. Patlama;
7 Ekim 2023 günü Hamas’ın
saldırısıyla gerçeğe dönüştü.
İsrail hükümeti, bir devlet
politikası olarak, adeta
intikama odaklandı. Devlet
terörü estirdi. Gazze’deki
Filistinlilere karşı soykırım
suçu işledi ve bu suçları
da işlemeye devam ediyor.
Ancak, İsrail için durum
artık 7 Ekim 2023 öncesine
dönmek için çok geç. İsrail
Gazze’ye yaptığı müdahale
şekli ile uluslararası itibarını
yerle bir etti. Hamas’ı
silahsızlandırmada da
başarılı olma şansı oldukça
düşük.
FİLİSTİN SORUNUNA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Netenyahu hükümeti
neredeyse bütün Filistinlileri
bir şekilde İsrail’den
göndermek istiyor. Bu
hedefe ulaşmak için etnik
temizlik, soykırım suçlarını
işlemekten bile kaçınmıyor.
ABD ile Rusya’nın konuya
farklı yaklaşımları olsa da
bu iki devletin ortak amacı
Filistin-İsrail ihtilafının
küresel seviyede büyümesini
engellemektir. Bu nedenle,
ABD ve Rusya’nın birlikte
hareket ederek yaşananlara
karşı çıkması zorunludur.
Bu ikiliyi Çin ile AB de
desteklemelidir.
Ortadoğu’daki petrol ve
doğalgaz kaynaklarına sahip
olan Arap ülkeleri, 1973
Arap-İsrail Savaşı’nda olduğu
gibi, bütün tarafları barış
masasına getirecek önlemleri
uygulamayı artık gündemine
almalıdır.
İsrail; Mısır ve Ürdün
ile anlaşmıştır. Irak ve
Suriye bugün için İsrail’e
tehdit oluşturmamaktadır.
Golan tepelerini geri alacak
Suriye’nin tavrı tamamen
farklı olacaktır. Suudi
Arabistan’ın gayretleri ile
İran bile İsrail sorununda
yumuşama içine girmiştir.
Bu durumda, İsrail’in
halen neden büyük çapta
kaynaklarını savunma
harcamalarına ayırdığı ve
buna karşılık olarak da
terör eylemlerine daha fazla
hassas duruma geldiği, İsrail
halkına artık açıklanmalı,
anlatılmalıdır.
İspanya, İrlanda ve bazı
AB ülkelerinin, Filistin’i
devlet olarak tanımaya
yakın olması, Filistin
sorununa kalıcı bir çözüm
bulunabileceğine ilişkin
ümitleri artırmaktadır.
Filistin sorununa çözümün
anahtarı, BMGK’nin 22
Kasım 1967’de aldığı 242
sayılı karardır.
ABD Başkanı Clinton,
Filistin sorununa kalıcı
bir çözüm bulabilmek için
gayret etmiştir. Bugünün
siyasetçilerinden aynı gayreti
göstermeleri beklenmektedir.
Aksi takdirde, tarih ileride
onları da hiç çekinmeden
suçlu sandalyelerine
oturtacaktır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü markanın adı bir kez daha listede!