Olaylar Ve Görüşler

Faizler ve Döviz Kurları - Dr. Ali Nail KUBALI

08 Haziran 2021 Salı

Son günlerde faiz ve kurlar üzerine yapılan tartışmaları gülümseyerek izliyorum! Bazı “ekonomist”, baş ekonomist” titri taşıyan meslektaşlarımın yorumları beni şaşırtıyor. Döviz fiyatlarını yani kurları sadece sıcak para ve faizin sıcak paraya etkisi üzerinden yorumluyorlar! Hiçbiri bu ülkenin gerçek döviz kaynağının mal ve hizmet ihracatı olduğunu söylemiyor! Adeta bu değişmez kesin gerçeğin farkında değiller!

Cevapları şu olacak sanırım: Farkındayız ama ihracatı artırmak için üretimi artırmak, verimliliği artırmak, yatırım yapmak, yapısal reformlar gerçekleştirmek lazım! Bunlar da seneler alacak uzun vadeli işler! Beklemeye zamanımız yok, batıyoruz!”

Bunu söyleyenler şu gerçekleri göz ardı ediyorlar:

1. Türkiye bugün mevcut teknolojisine, mevcut ürün kalitesine ve çeşitlerine, mevcut yapısal sorunlarına rağmen milyarlarca dolarlık ihracat yapıyor. Sorun ihracattan fazla ithalat yapılıyor olmasında! Döviz açığı veriyoruz ve bunu da sıcak parayla, borçla, ülke varlıklarını satarak ve Merkez Bankası’ndaki döviz rezervlerini eriterek kapatıyoruz. Ama bu da bir kısır döngü, çıkmaz bir yol!

Sonunda sıcak para bir gün panikleyip kaçıyor, düşük tutmaya çalıştığınız döviz iki üç misline çıkıyor, talep duruyor, üretim duruyor, öncelikle dövizle borçlanmış olanlar sonra da faiz, kira gibi sabit giderlerini karşılayamayanlar batıyor. Milli gelir TL ile ölçüldüğünde azalıyor. Dövizle hesap edildiğinde çok daha fazla azalıyor. Kişi başına gelir yıllık 10.000 dolar mertebesinde, bir iniyor bir çıkıyor. Değerli ekonomistler” buna orta/düşük gelir tuzağı diyorlar. Biz bu kısır döngüyü son 25 yıl içinde defalarca yaşamadık mı?

2. Peki ihracatı hemen arttırmak mümkün mü? Evet! İlk önce bir gerçeği hatırlamalıyız: Türkiye ekonomisinde yüzde 30 mertebesinde atıl duran üretim kapasitesi var. Bir o kadar da açık-gizli işsizlik var. İhracat talebi ve ihracata girdi veren sektörlere olan iç talep canlanırsa bu kapasite bugün ihraç ettiğimiz malları üretmek için hiçbir yatırıma, teknoloji reformuna ihtiyaç olmadan canlanır. Yani hemen ihracat artar, girdi ithalatı azalır.

3. Bunu gerçekleştirmenin yolu Türk ürünlerinin dövizle ifade edilen fiyatlarını ucuzlatmaktır! Fiyata hassas üretimler yapıyoruz ve ihraç ediyoruz. İthalatımız da öyle!

4. Bir kalemde ithal mallarını pahalandırıp ihraç mallarını ucuzlatmanın yöntemi dövizi pahalandırıp TL’yi ucuzlatmak ve bunu da Türkiye’nin yeni dış ticaret politikası olarak açıklamaktır!

5. O değerli ekonomistlerimiz, Peki dövizi nasıl pahalandırıp TL’yi ucuzlatacağız” diye sorarlarsa ayıp olur! Daha dün Cumhurbaşkanı faizleri indireceğiz dedi döviz bir gecede yüzde 3.5 arttı” diye yazıp çizmedik mi?

Yani kısa zamanda ithal girdilerden daha ucuza mal olacak yerli girdiler onların yerini alır, ihraç fiyatları döviz bazında düşer TL bazında artar! Sonuçta üretim artar, istihdam artar, milli gelir artar, düşük gelir tuzağı geçmişin sorunu olur, döviz darboğazları tarihte kalır, döviz rezervleri artar. Sıra eğitim, teknoloji, üretim ve yönetim verimliliği, reform konularına gelir!

Yeter ki biz, bize dayatılıp ezberletilen klişeleri bırakıp mantıklı düşünelim, muhakeme edelim.

Dr. Ali Nail KUBALI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları