Olaylar Ve Görüşler

Ermenistan’ın dış politikası - Prof. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu

03 Mayıs 2024 Cuma

Pek farkında olunmasa da Ermenistan açık şekilde Batı ittifakına doğru yol alıyor. AB’li ve ABD’li yetkililerle üst düzey temaslar sürekli hale geldi. AB’nin gözetim misyonu Azerbaycan sınırında etkin. Rus sınır muhafızlarının Erivan’daki üsten ağustos sonuna dek ayrılması noktasında karar alındı. Bu gidişle Erivan ve Gümrü’deki Rus üslerinin tamamen kapatılması gündeme gelecek.

Erivan, yakın zaman içinde Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden çekilecek gibi. Bu durum Avrasya Ekonomik Birliği’nden çıkışı da orta vadede gündeme getirecektir. Muhtemel bir Zengezur Koridoru girişiminde de Rus güçlerinin koridorda istenmediği açıkça dillendirildi. Geriye ise Rusya’ya ekonomik ve enerji bağımlılığı ile Metsamor Nükleer Santralı konuları kalıyor. Muhtemelen Metsamor’un “modernizasyon” adı altında kapatılması ve gaz konusunda ise Rusya dışında alternatifler gündeme getirilecektir. Tabii bu anlamda İran söz konusu edilemeyeceğine göre Azerbaycan denkleme girecektir. Fakat Bakû’nun Rusya ile yakınlığı, Moskova’nın itirazlarına yol açabilir. Bu nedenle, Erivan-Bakû barışı Batılılar adına Erivan’ı kendilerine entegre etme anlamında kritik önemde.

Bu yönde yaşanabilecek olumlu gelişmelere kapıyı aralayabilmek için olsa gerek Ermenistan, Azerbaycan’la süren sınır belirleme müzakereleri ekseninde I. Karabağ Savaşı döneminden bu yana işgal altında tuttuğu dört köyü Azerbaycan’a iade etmeyi kabul etti. Gazakh vilayetine bağlı bu köyler şunlar: Aşağı Eskipara, Heyrimli, Baganis Ayrım ve Kızılhacılı. Bu köylerin dışında yine “enclave” ve “exclave” pozisyonunda olan ve tarafların ellerinde tuttukları köylere ilişkin durum, sınır çizimi müzakereleri çerçevesinde tartışılmaya devam edilecek. Temmuz 2024’e dek bu noktada da bir çözüme varılması planlanıyor. Bu arada, bahsettiğimiz dört köyün Azerbaycan’a dönmesinin tam da “Rus Barış Gücü”nün Karabağ’dan çekildiği döneme denk gelmesi de Ermenistan ile Rusya arasındaki güvenlik ilişkisinin büyük oranda sarsıldığını gösteren önemli bir noktadır.

Paşinyan, bir yandan ülkesini Rusya’dan uzaklaştırıp Batı’ya entegre etmek gibi zor bir çabanın içerisine girmişken, diğer yandan da hem Karabağ klanı hem de aşırı milliyetçileri karşısına alacak şekilde “sözde soykırım” odaklı anlayışın ikinci plana itilerek ve revizyonist bakış açısının terk edilmesi gerektiğine vurgu yaparak Erivan’ı “gerçeklere” ve geleceğe odaklanmaya çağırıyor. Rusya’dan uzaklaşırken Türkiye ve Azerbaycan’la işbirliği içinde olunması gerektiğinin de farkında oldukları açık. Erivan’ın bağımsızlığından bu yana, Ter Petrosyan dışında pek dillendirilmeyen bu yaklaşım (bu nedenle istifaya zorlanmış ve siyaseten etkisizleştirilmiştir), Paşinyan’ın zor ve kendisi adına maliyetli olabilecek bir yolu tercih ettiğini gösteriyor. Batı ne kadar yanında olursa o denli başarılı olacaktır. Yine de Türkiye’nin tutumu, bölgesel anlamda Erivan adına kritik önemde olacaktır.

Prof. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu

Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları