Olaylar Ve Görüşler

Erdoğan’ın adaylığı ve YSK - Haydar Aksoy

05 Nisan 2023 Çarşamba

İSTANBUL BAROSU Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3. kez aday olabileceğine ilişkin kararı, anayasaya aykırıdır. YSK, kararının gerekçesini ayrıntılı olarak açıklamamıştır. Bu karar, iktidar yanlısı hukukçuların ileri sürdüğü gerekçelere dayanmaktadır.

Anayasanın 101. maddesindeki “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü tartışılamaz. İktidara yakın hukukçuların ilk argümanı, 2017’deki anayasa değişikliğiyle, yeni bir hukuki statünün kabul edildiği, dolayısıyla 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminin dikkate alınmaması gerektiğidir!

Kaos yaratır

Bu argümanın kabulü, mevcut ve bundan sonraki cumhurbaşkanlarının, 2017’deki anayasa değişikliğinden önceki cumhurbaşkanlığıyla ilgili anayasa hükümleriyle de bağlı olmayacağı argümanına kapı aralar. Öyle ya 2017’den önceki bir anayasa hükmü, bu cumhurbaşkanlarına uygulanmayacaksa, 2017’den önceki anayasanın ilgili diğer hükümleri niçin uygulansın? Aynı anayasanın veya yasanın farklı zamanlarda yürürlüğe giren iki hükmünün birlikte yorumlanıp uygulanmayacağını ileri sürmek, hukuk düzeninde kaos yaratır. Ayrıca 2017’deki anayasa değişiklikleriyle devletin şekli, rejimi değişmemiştir. Sadece cumhurbaşkanının yetkileri artırılmıştır.

Bu durumla birebir örtüşmemekle beraber, 5953 sayılı yasaya eklenen 212 sayılı yasa bu duruma ilginç bir örnektir. 212 sayılı yasayla getirilen düzenlemeler, bırakın eklendiği 5953 sayılı yasa hükümlerini, tüm hukuk düzenimize tamamen yabancı düzenlemelerdir. 212 sayılı yasa, gazetecilere olağanüstü haklar tanımaktadır. Dolayısıyla 212 sayılı yasanın da yeni bir hukuki statü yarattığı iddia edilebilir ve eklendiği 5953 sayılı yasanın düzenlemeleriyle beraber yorumlanamayacağı ileri sürülebilir. Ancak bugüne kadar bu tür bir argüman ileri sürülmemiştir.

Karar siyasi

İktidara yakın hukukçuların ikinci argümanı, anayasanın 101. maddesinin, eski hükmün bir kimsenin iki kereden fazla cumhurbaşkanı seçilemeyeceği düzenlemesini de içeren yeni bir hüküm olduğudur. Yeni hüküm geriye doğru uygulanamayacağından 2017’den önceki seçimler dikkate alınmaz!

Aslında 2017’de 101. maddeye bazı eklemeler yapılmıştır. Dolayısıyla bu hüküm, 2017’de yasalaşan yeni bir hüküm değildir. Mevcut hükme eklemeler yapılması, sık görülen bir durumdur. Bu durum, ekleme yapılan hükümlerin, ekleme yapıldığı tarihte yürürlüğe girdiği şeklinde bir tartışmayı bugüne kadar tetiklememiştir. Zaten aksinin kabulü hukuk düzeninde kaos yaratır. Örneğin bu yaklaşım ceza kanunlarına uygulanırsa, eski düzenleme yürürlükteyken, suça bulaşmış insanlar yargılanamaz. Çünkü hem eski düzenleme yürürlükten kalktığı için hem de eski düzenlemeyi de içeren yeni düzenleme geriye yürümeyeceği için bu suçluları kapsamaz.

Yandaş hukukçuların iki argümanı da hukuki dayanaktan yoksundur. Hukuk literatüründe bu argümanları destekleyecek emare bulmak çok zordur. YSK, bu kararıyla hukukun üstünlüğü ve hukuki güvenlik ilkesini zedelemiştir. Bu karar siyasidir. İktidarın yargı üstündeki gölgesinin teyit edilmesidir. Dolayısıyla hukukun üstünlüğü adına, YSK’nin bu kararı, bireysel başvuru kapsamında, Anayasa Mahkemesi’ne taşınmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları