Olaylar Ve Görüşler

Emperyal algı ve olgular - Ahmet GÜREL

24 Nisan 2022 Pazar

Türklerle 800 yıl beraber yaşayan ve “Sadık Millet” unvanı alan Ermeniler, 1839 Gülhane Hattı Hümayunu ve 1856 Islahat Fermanı’ndan sonra Ermenilere Osmanlı İmparatorluğu devlet kademesinde daha fazla rol verilmeye başlanmıştır.  

1878 yılında kurulan Karahaç Cemiyeti, bir gazetede “kan dökmeden hürriyet elde edilemeyeceğini” yazmıştır. Taşnak Komitesi’nin yayımladığı ilk emir ise “Türk’ü, Kürt’ü her yerde, her türlü şartlarda vur. Gericileri, hainleri, sözünden dönenleri, hafiyeleri öldür, intikam al” olmuştur. 

Osmanlı ordusu I. Dünya Savaşı’na girdiği an, Taşnaklar tarafından yönetilen Ermeni Milli Bürosu, hemen II. Nicola’ya bağlılık bildirisinde şunlar yazılmıştır: 

“...Rus bayrağı, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında özgürce dalgalanacaktır. Sizin emirlerinizle ve yüce devletiniz, Türkiye boyunduruğu altındaki halklara özgürlük verecektir.”

Türk ordusu, Ruslar önünde Sarıkamış bozgununu yaşarken Ermeniler, Ruslara yardımcı olmak için Bitlis’te ve Van içinde kanlı ayaklanmalar düzenlemişlerdir. Van’da Rus himayesinde bir Ermeni devleti kurulmuştur. 

GERÇEKTE NE OLDU?

Osmanlı Devleti bir ölüm kalım mücadelesi verirken, kendi vatandaşları olan Ermenilerin bu davranışları, savaşın başarılması için engel oluşturuyordu. Osmanlı Devleti yöneticileri onların zararsız duruma getirilmesi gerektiği kanısına varmışlardı. 24 Nisan 1915 tarihinde, yürürlüğe konulan “Geçici Göç Yasası”yla, öncelikle Osmanlı’ya karşı gelen ve düşmanla işbirliği yapan Ermenilerin kimliklerinin saptanmasına başlanmıştır. Bu yasayla, savaş alanından uzaklaştırılması planlanan Ermenilerin, Suriye, Halep, Şam ve Filistin gibi Osmanlı’nın savaş dışı bölgelerinde yerleşimi öngörülmüştür.        

Gerçekten de 24 Nisan 1915 tarihinde ne oldu? O tarihte, Osmanlı Hükümeti’nce 2 bin 345 Ermeni lideri ve ihtilalcisi Anadolu’da olaylara karıştıkları nedeniyle tutuklanmıştır. Aynı gün, iletişim araçları yeterli olmamasına rağmen, Bütün Ermeniler Katalikosu olan Başpiskopos Kevork, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’na Türklerin “Ermeni katliamı” yaptığını duyurmuştur. 

ÇARPICI İTİRAF

Ermenistan’ın 1918-1920 tarihleri arasında ilk başbakanı olan Ovanes Kaçaznuni, Ermeni gerçeğinin yanlışlarını o yıllarda görmüştür. “Büyük Ermenistan” hayalinin gerçekçi olmadığını saptayan bu liderin tehcir konusundaki tespiti çok ilginçtir, okuyalım: 

“1915 yaz ve sonbahar döneminde, Türkiye Ermenileri zorunlu tehcire tabi tutuldu, kitlesel sürgünler ve baskınlar gerçekleştirildi.(...).Avrupa diplomasisinin vaatleri doğrultusunda, bağımsızlığımızın temelini oluşturması gereken bölgeler boşaltıldı; Ermeni illeri, Ermenisiz kaldı. Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir konu bulunmamaktadır. Sonradan da anlaşılacağı üzere, Türkiye’de Ermeni meselesinin temelli çözümü açısından bu yöntem, en keskin ve en uygun bir yöntemdi.”

İngiltere’nin Washington Büyükelçisi Sir A. Gebdes’in, 1 Haziran 1921 tarihli “Foreigne Office”in 371/650 sayısında hazırladığı raporda, “Senatoda, Osmanlı Hükümeti’ni suçlayacak hiçbir belgeye rastlanmamıştır. Ermenilerin sunmuş oldukları belgelerin, hiçbir hukuki değer taşımayan belge olduğu anlaşılmıştır” ve   İngiltere’nin ABD Büyükelçisi R. C. Craige’nin, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderdiği yazıda, ”Bu belgeler içinde; yargılanmak üzere Malta’da tutuklu bulunan Türkler aleyhine kanıt olarak kullanılabilecek hiçbir şeyin bulunmadığını üzülerek arz ederim” denilmektedir.  

Tarihi gerçekleri saptıranlara, yıllardır emperyalist ülkelerin oyununa gelenlerin, nasıl yalnız bırakıldığını bir daha hatırlatırken, Ermenistan’ın ilk başbakanı olan Ovanes Kaçaznuni’nin kitaplarını önermekte fayda var.

AHMET GÜREL

ATATÜRK ARAŞTIRMACISI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları