Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
DP’nin Siyasi Mirası Kimde? - Prof. Dr. Rıdvan AKIN
14 Mayıs 1950’de iktidara gelen DP’nin 1884’te Taif’te katledilen Mithat Paşa’nın naaşını Türkiye’ye getirme kararı son derece anlamlıdır. DP iktidarının erken dönemine tekabül eden bu karar, partinin kendini tanımlaması açısından da önemlidir.
Bu kararı veren 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dır. Kimdir Bayar? Celal Bayar İttihat ve Terakki içinden yetişmiş bir siyaset adamıdır. Birinci Meclis’ten itibaren milletvekilliği, iktisat vekilliği yapmıştır. Bayar, Atatürk’ün son başbakanıdır.
Bilindiği üzere, siyaset büyük ölçüde semboller üzerinden yürütülür. Mithat Paşa, DP’nin manevi mirasına sahip çıktığı “hürriyet” düşüncesinin öncüsü idi. Bu nedenle DP’liler kendi davalarıyla Mithat Paşa’nın üç çeyrek asır önce başlattığı davayı özdeşleştiriyorlardı. Demokratlara göre Mithat Paşa, saltanat ve istibdada karşı yürütülen millet iradesi davasının savunucusu idi.
CUMHURİYETİN VERDİĞİ ÖNEM
Mithat Paşa’nın naaşının Türkiye’ye getirilme kararı alındığında, paşanın mezarı Taif İbni Abbas Mescidi haziresinde bulunuyordu. “Hürriyet Şehidi” Mithat Paşa’nın defnedildiği yer de önemlidir: Hürriyet-i Ebediye Tepesi. İlginçtir ki, Kanunu Esasi’yi kutsallaştıran İttihat ve Terakki yönetimi, Mithat Paşa’yı -oğlu Ali Haydar Mithat Meclisi Mebusan üyesi olmasına rağmen- Taif’ten getirmek için ciddi bir teşebbüste bulunmamıştı. Cumhurbaşkanı Bayar’ın talebi ve Suudi Arabistan hükümetinin onayı üzerine mezar Cidde büyükelçimizin nezaretinde 6 Haziran 1951’de açıldı. Mithat Paşa’nın naaşı, Aksu Vapuru ile Cidde, Beyrut, Antalya, İzmir limanlarına uğrayarak İstanbul’a getirildi.
Mithat Paşa’nın naaşının Türkiye’ye getirilmesi duygulu sahnelere neden oldu. Paşanın Naaşı, Galata Limanı’nda Cumhurbaşkanı Bayar, TBMM heyeti, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gökay, siyasi partilerin İstanbul il temsilcilerinin bulunduğu geniş bir topluluk tarafından karşılandı. Mithat Paşa’nın yargılandığı yer olan Yıldız Çadır Köşkü’nde hazırlanan katafalk iki gün süreyle halkın ziyaretine açıldı. 26 Haziran 1951 günü buradan alınarak Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ne götürülerek defnedildi. Cumhurbaşkanı Bayar konuşmasında Abdülhamit dönemini “zulüm ve istibdat” devri, paşanın katlini de “ferdi saltanat idaresi ve hanedan menfaatlarının korunması pahasına irtikâp olunan bir cinayet” olarak nitelemiştir. Törene bütün siyasi partilerin eksiksiz katılmaları genç Cumhuriyetin, Kanunu Esasi’nin fikir babasına gösterdiği öneme işaret ediyordu.
AKP, DP’NİN SİYASİ MİRASÇISI OLABİLİR Mİ?
Demokratlar “46 ruhunu” Mithat Paşa’nın “saltanat-ı şahsiyeye” karşı yürüttüğü davaya bağlıyorlardı. DP önderleri, Kanunu Esasi, İkinci Meşrutiyet, Anadolu İhtilali, Birinci Meclis ve Cumhuriyet devrimlerini demokrasi ile taçlanan sürecin merhaleleri olarak yorumluyorlardı. Her ne kadar DP kurucuları tek parti yönetimi içinden çıkmış olsa da kendilerini Cumhuriyete demokratik içerik kazandıran bir siyasi hareket olarak görüyorlardı. Partinin adı da bunun belirtisi idi. Mithat Paşa’nın Türkiye’ye getirilmesinin nedeni de buydu.
Günümüz Türkiye’sine gelince iktidar partisi AKP, DP ile kendi kimliği arasında ideolojik bir özdeşlik ilişkisi kurmaktadır. Hatta kendisini bu partinin devamı saymaktadır. Oysaki bu tahayyül siyasi gerçeklikle örtüşmemektedir. Öyle sanıyorum ki AKP’nin milli irade söyleminin DP ile örtüşen tek yönü çoğunlukçu meşruiyet anlayışıdır. Her ikisinin epistemolojisi farklıdır. DP’nin çoğunlukçu milli iradeciliği -eksik bir demokrasi anlayışı olmasına rağmen- kendi kuruluş ilkeleri ile çelişmez. Çünkü DP’liler Mithat Paşa’dan başlayarak Meşrutiyet ve Cumhuriyet kurumlarını demokrasiye giden yolun köşe taşları olarak görüyorlardı. AKP ideologları ise Cumhuriyetin kuruluş ideolojisini reddederek Sultan Hamit monarşisine özlem duymaktadırlar.
Unutulmamalıdır ki Abdülhamit, Meşrutiyet anayasasını askıya alarak temsili kurumları
lağvetmiş, atası Sultan Mahmut’un yoluna döneceğini
beyan etmişti. Demokratlar, Jön
Türk hareketine ve Mithat Paşa’ya sahip çıkarak Meşrutiyet ve Atatürk
Cumhuriyeti’ne giden birikimi sahiplendiler. AKP’nin bağlı olduğu İslamcılık
düşüncesi ise Mithat Paşa’nın tam karşısındaki Abdülhamit idaresini model
olarak benimsemektedir. Bu nedenle DP’nin mirasçısı belki Süleyman Demirel’in AP’si olabilir ama asla AKP
olamaz.
PROF. DR. RIDVAN AKIN
GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli ile görüşmesini anlattı
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- Ölüm nedeni belli oldu
- İşte Enes Güran'ın kolundaki ısırık izinin fotoğrafı
- 'Bundan 25 gün önce de...'
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- AKP'li başkandan 'torpil' savunması
- AKP ve CHP döneminin harcama raporu!
- Biberonla tiner içirilen bebek öldü