Olaylar Ve Görüşler

Dilara Yıldız cinayeti ve yetersiz önlemler - Av. Filiz SARAÇ

14 Ocak 2022 Cuma

Kadınların yaşam hakkının korunması en büyük görevdir. Kadına yönelik şiddete ve cinayetlere dur demek için yasalar bir bütün olarak uygulanmalı, önleyici ve koruyucu tedbirler alınmalıdır. Genç meslektaşımız Dilara Yıldız gibi, meslektaşımız Müzeyyen Boylu da 2019'da, Diyarbakır’da, defalarca uzaklaştırma kararı almasına rağmen boşanmakta olduğu eşi tarafından katledilmişti. Dilara Yıldız, Müzeyyen Boylu ve diğer pek çok kadın, sanıklar hakkında uzaklaştırma kararı alınmasına rağmen katledilmiştir. Bu durum, ülkemizdeki uzaklaştırma kararları gibi önleyici tedbirlerin uygulanmasındaki yetersizlikleri bir kez daha göstermiştir. Hukuki bilgi sahibi olmalarına ve gerekli başvuruları yapmalarına rağmen kadınlarımız, uzaklaştırma kararı alınsa da işleyişteki yetersizlikler nedeniyle korunamamaktadır. Şiddetin saldırganı da mağduru da her tür eğitim seviyesinde kişiler olabilmektedir.

ÖNEMLİ KARAR

Şiddet konusunda kadın avukatlarımızın yaptığı tüm başvurulara rağmen etkin koruma sağlanmamıştır. Etkin koruma sağlanmamasında sorumluluk ise ilgili kurum ve kuruluşlarındır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) ülkemizde yaşanan kadın cinayeti davasına ilişkin verdiği 9 Haziran 2009 tarihli “Opuz X Türkiye” kararı, “Opuz davalar grubu” olarak bilinen bir dizi karara da temel oluşturur. Bu karar, ülkemizdeki kadın cinayetlerinin önlenememesinde, şiddet mağdurunun korunamamasında, yargının ve kurumların işleyişindeki hak ihlalindeki etkisini irdelemiş ve eksiklikleri tespit etmiş olması açısından önemlidir.

SİYASİ İRADEYLE MÜMKÜN

Ülkemiz, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde çok önemli bir yol haritası olan, 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan ve kısa adıyla “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni imzalamıştır. 2014'te yürürlüğe giren sözleşmeden 2021'de çekilmiştir. Oysa çözüm, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak yükümlülüklerden ve sözleşmenin denetim mekanizmalarından kurtulmak değildir. Kamuoyunda, kadın cinayetlerinin ülkemizde çok olmadığına, diğer ülkeler kadar olduğuna dair algılar oluşturma çabası hiç değildir. Çözüm, tek bir kadının bile ölmesine izin vermeyecek siyasi iradedir. Bunun için de samimiyet ve özeleştiriyle eksik yönleri gidermek için somut ve hızlı adımlar atılmalıdır.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi), 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve Yönetmeliği’nin ve diğer ilgili mevzuatın etkin uygulanması önem taşımaktadır.

YASAL DÜZENLEME GEREKLİ

Uzaklaştırma kararlarının etkin uygulanmasını sağlayacak mekanizmaların hayata geçirilmesinde geç kalınmıştır. Her gün katledilen kadınlarımızın sayılarının az mı çok mu olduğu şeklindeki yorumlar yerine, feda edilecek tek bir kadınımızın bile olmadığı bilinmeli, bu yönde bir tavır alınmalıdır. Bu sorunu bir an önce çözüme kavuşturacak siyasi irade gösterilmelidir. Söylemler değiştirilmeli, öldürülen kadınlarımızdan sayılar olarak bahsetmek, başka ülkelerle az mı çok mu diye kıyaslamalara girmek yerine hızlı bir biçimde gerçekçi ve somut önlemler alınmasına geçilmelidir. Kaybedecek bir dakikamız bile yoktur! 

Öte yandan, Avukatlık Yasası’na göre insan haklarını savunmakla görevle olan Baroların, kadın cinayeti davalarında müdahil olabilmeleri yasal düzenlemeyle sağlanmalıdır.

Ayrılmayı hazmedemeyen, kadından itaat bekleyen, ayrılmayı kadına hak görmeyen anlayışla mücadele etmek gerektiği gibi kadın erkek eşitliğine inanan, eğitim müfredatlarında kadına yardımcı roller yüklemeyen bir eğitim sistemine de ihtiyaç olduğu açıktır.

AV. FİLİZ SARAÇ

İSTANBUL BAROSU ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları