Anayasaya göre, bir kimse, iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir. İstisnası seçimlerin yenilenme halidir. Bu yüzden olacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim tarihini açıklarken “Seçimi 14 Mayıs olarak yeniliyoruz” dedi.

Yenileme sözünü kullanmak, yenilemenin ne olduğunu bilmemek değilse, kandırmacadır. Anayasa Mahkemesi üyeleri yenilemenin ne olduğunu bilirler herhalde. Yenilenmiş seçimi Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olurken gördük. Bir seçim yapıldı. İmamoğlu seçimi kazandı. Ama iktidar seçim sonucuna itiraz etti. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), itirazları kabul ederek, yapılmış seçimi yok saydı. Seçimin yeniden yapılmasına (seçimin yenilenmesine) karar verdi. Yapılan yeni seçimi İmamoğlu, daha büyük oy farkıyla kazandı. İmamoğlu ilk seçimi kazandığı halde, kazanmadı dendi ve o seçim yapılmamış/yok sayıldı.

14 Mayıs’ta yapılacak seçime kadar ülkemizi kim yönetecek? Yapılacak bu seçimi yenileme sayarsak, 2018’de yapılan seçimi yapılmamış, en azından usulüne uygun yapılmamış, saymış oluruz. Çünkü yenileme odur. O zaman da o tarihten bu yana yapılmış bütün atamalar, atılmış bütün imzalar, kararnameler geçersiz olur. Yaşayacağımız kargaşayı hayal edebiliyor musunuz?

İşin bir yanı daha var: Eğer böyle, ülkemizi üç dört yıl yönettikten sonra yapılacak seçimler “yenilenmiş” sayılacak olursa, cumhurbaşkanları, iki kez değil, ölene kadar seçilebilirler. Bu ise anayasanın ruhuna da lafzına da aykırıdır.

Eğer ulusumuz, Fransız ulusu kadar demokrasisine sahip çıksa, ne kimse böyle kandırmacalara başvurabilir ne anayasal makamlar anayasaya aykırı kararlar verebilirdi.

GÜNEL ALTINTAŞ