Olaylar Ve Görüşler

Değişim, neoliberalizm ve sosyal demokrasi

01 Ağustos 2023 Salı

Günlerdir CHP’nin içindeki tartışmaları izliyoruz. Parti ikiye bölünmüş durumda. Bir grup, Kemal Kılıçdaroğlu ile yola devam edilmesini istiyor; diğer grup ise “değişim” vurgusu yapıyor, genel başkanın görevinden ayrılması gerektiğini söylüyor. Ancak yapılan bu tartışmalarda partinin ideolojisi pek gündeme gelmiyor.

CHP’nin parti programında bu partinin sosyal demokrasinin evrensel kurallarını benimsediği yazıyor. Yazıyor ama ne yazık ki CHP uzun zamandır sol, sosyal demokrat bir anlayıştan uzak bir politika izliyor.

Sosyal demokrasinin üç dönemi

Sosyal demokrasinin esas olarak üç döneminden bahsetmek mümkün. Birinci döneminde sosyal demokrasi sınıfsız, sömürüsüz bir toplumu amaçlıyor, kapitalizmin aşılması gerektiğine vurgu yapıyor. Ama sosyalist bir topluma devrim yoluyla değil, evrim yoluyla ulaşılacağı söyleniyor. Yani işçi sınıfının çıkarlarını savunan bir parti seçimlere girecek, çoğunluğun oyunu alıp iktidar olacak, ardından yapacağı reformlarla mevcut düzeni değiştirecek.

Özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın ardından sosyal demokrasi “kapitalizmi aşma” amacından vazgeçiyor. Mevcut kapitalist sistemin daha adil, daha sosyal, daha eşitlikçi bir yapıya ulaşması için mücadele ediliyor. Bu, sosyal demokrasinin ikinci dönemi. Bu dönem 1980’lere kadar sürüyor.

1980 sonrası ise refah devletini ortadan kaldıran, özelleştirmeleri gündeme getiren, devletin küçültülmesini savunan neoliberal politikaların hegemonyası başlıyor. Bu dönemde sosyal demokrasi hâlâ içinden çıkamadığı bir krize giriyor. Bu, sosyal demokrasinin üçüncü dönemi. Bu dönemde sosyal demokratların neoliberal, serbest piyasacı politikaları büyük ölçüde benimsediğini görüyoruz.

CHP’nin de uzun zamandır neoliberal politikaları benimsediğini söylemek mümkün. CHP’nin bundan vazgeçmesi gerekiyor. Gelir dağılımındaki adaletin bozulduğu, eşitsizliklerin arttığı, insanların en temel ihtiyaçlarına bile ulaşamadığı bir dönemde bu parti derhal sosyal adaletten, sosyal devletten ve emekten yana bir programı öne çıkarmalı, Türkiye’nin gündemine getirmelidir. Hem belki o zaman, ulaşmak istediği muhafazakârlara, en azından muhafazakârların yoksul kesimlerine ulaşması mümkün olabilir.

Sürekli “değişim”den bahsedenler bu tür konular hakkında da bir şeyler söylerse aydınlanırız, memnun oluruz.

DOĞAN ERGENÇ - SOSYOLOG



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları